Yeşil Sol Parti’nin seçimdeki söylemi üzerine notlar
“Terörist” suçlamasına önemli bir ses çıkartılamadığını söylemek hiç yanlış olmaz. Bu suçlama AKP tarafından öyle çok dile getirildi ki, AKP kampanyasının temellerinden biriydi. Tayyip Erdoğan’ı siyasi düelloya davet etmek ve terörist suçlamasını tersine çevirmek denenebilirdi.

1. AKP’nin ‘Büyük Türkiye’ Fantezisi
Seçim sonuçları analiz edilirken iktisadi etmenler oldukça çok tartışıldı. AKP’nin sosyal yardım politikaları, ciddi oranda azalan ücretlere rağmen artan istihdam, Covid sonrası dünyada geri gelen ertelenmiş talebin Türkiye’de ihracat ve istihdama yansıması, hane halkı harcamalarının kredi ile bile olsa artışı ve EYT’nin oylara etkisi gündeme geldi. Öte yandan AKP’nin 2015’ten beri oluşturmaya çalıştığı hegemonyayı anlamak açısından, seçimlerde çok sayıda etkinlikler ve büyük planlamalar ile desteklenen “Büyük Türkiye” hamasetini ve fantezisini değerlendirmek kanımca önemli. AKP’nin büyük başarısızlıklarını örten bu söylemi deşifre etmek gerekiyor.
Seçimlerde AKP’nin söylemi, hamaset yapmak ve fantezi satmak üzerine kuruluydu. “Dünya lideri”, “ikinci Çanakkale Savaşı”, “Büyük Türkiye Zaferi” söylemi, “Ayasofya’da fetih namazı” hamaseti sürekli gündemde tutuldu. Bir yanda Ayasofya’nın cami yapılışı, bir yanda Diyarbakır’da Nisan 2023’te açılan Selahattin Eyyubi Camisi seçimde kullanılan söylemin sembolizmini oluştururken AKP’nin satmaya çalıştığı fantezi dünyasını ele veriyordu.
Kullanılan söylem çok çeşitli araçlarla desteklendi. Mesela TGC-Anadolu savaş gemisi Karaköy’de ziyarete açıldı. Teknofest festivali RTE’nin damadı Selçuk Bayraktar önderliğinde gençlere yönelik büyük bir tekno-militarist şov idi. Üsküdar’da savaş araçlarının sergilendiği, simülasyonların gösterildiği çok büyük bir sergi, Milli Savunma Bakanlığı tarafından seçim öncesi açıldı ve seçime kadar devam etti. Aileler çoluk çocuk ziyaret ettiler bu yerleri. Gençler Teknofest’te milliyetçi hamaset bombardımanına tutuldu.
Hezimetler
Aslında AKP’nin Filistin, Suriye, Mısır politikaları hepsi ciddi geri adımlar ve hezimetlerdir. AKP Mavi Marmara davasını da, her meydanda Rabia işareti ile simgelenen Sisi’ye karşı duruşunu da “satmıştır”. Suriye’de “Şam’da namaz” macerası çok büyük bir yıkım ve ölümler, göçler ile sonuçlanmıştır. AKP’nin Libya’da da Suriye’deki gibi sorumluluğu açıktır. Göstermelik “One Minute” unutulmuştur; Kudüs 2017’den beri fiilen İsrail’in başkentidir. AKP, Yemen konusunda ABD ve Suudi Arabistan çizgisinden dışarı çıkamamaktadır. Dolayısıyla bu konuda aslında hayal ve fantezi satmıştır.
Muhalefet olarak bu hayal satışını engellemek gerekiyordu. Kofluğunu anlatmak gerekiyordu ve hala anlatabiliriz.
2. Yeşil Sol açısından bakıldığında, faşizmin aktörlerine “faşist” demek yerine “biraz demokrat olur musun?” denildi, görüldüğü kadarıyla. Soyut ve genel bir dil kullanıldı. Yeşil Sol merkezi olarak AKP’nin faşizan politikalarını yeterince deşifre edemedi. Bir örnek olarak, 61 belediyeye el konulmasının ve siyasi tutsakların hesabı seçimlerde söylemsel olarak ısrarla ve defalarca tekrar edilerek dile getirilebilirdi.
Kim terörist?
Daha önemlisi “Terörist” suçlamasına önemli bir ses çıkartılamadığını söylemek hiç yanlış olmaz. Bu suçlama AKP tarafından öyle çok dile getirildi ki, AKP kampanyasının temellerinden biriydi. Bu dönemde, Yeşil Sol’a önemli bir yanıt hakkı doğmuştu. Tayyip Erdoğan’ı siyasi düelloya davet etmek ve terörist suçlamasını tersine çevirmek denenebilirdi. Yeşil Sol “terörist” suçlamasına değil, AKP bir bütün olarak “faşist” suçlamasına yanıt vermeliydi. “Tek adam” denildi, ama bu ifadenin RTE’nin seçmenlerinin ve özellikle gençlerin kendilerini sorgulamalarına yol açması zordu. Seçmenleri de sorumlu tutup AKP tabanına konuşmuş olmak iyi olurdu. “Demokrasi bizimle gelecek” gibi muhatabı tanımsız, kimi zaman soyut söylemler kullanıldı. RTE’nin seçim gecesi galibiyet konuşmasında kullandığı dile bile Yeşil Sol tarafından “kin dolu konuşmaydı; demokrasi ve barış bizle gelecek” denilmesi yetersizdi.
Suruç, Ankara 10 Ekim, Suriye’de yaşananlardaki AKP sorumluluğu dahi; “terörist” suçlamasını yanıtlamanın, cevap zorunluluğunu karşıya göndermenin somut örnekleri olabilirdi ve sürekli gündeme getirilebilirdi.
3. Sosyalistler kendi gündemlerinde, kendi konularında yaratıcı katkı yapabildi mi?
Herkesin gözü seçimlerdeyken, herkes politik aktörlerin söylemine kulak kabartmışken sosyalist politikalar açısından Yeşil Sol’un kendini duyuran siyaset yapmadığını söylemek mümkün. Örneğin işsiz veya işlerinde ucuz emeği, alım gücü düşüklüğünü gören gençler aceleyle yurtdışına kaçarken bu konularda etkili eylem yapmadığını söyleyebiliriz. Belki zordu ama denenebilirdi.
Atanamayanlar, işsizlik gibi konularda söz duyulmuyorsa eylem bulmaya çalışılabilirdi. Bu konularda görünür olmama ve politikasızlık bir sorundu.
4. AKP içindeki büyük sınıfsal çelişkileri açığa çıkarmak önemli bir adım olabilirdi ve bu hala mümkün.
CHP, muhtemelen altılı masadaki farklı partilerin söylemlerini birleştiremeyeceği için RTE karşıtı bir kampanya yapmadı. “Pozitif” kampanya yaptı. Bu TİP ve Yeşil Sol için de önemli alanlar açtı.
AKP seçmenine; “üst düzeyden tutalım, il ilçe başkanlarına kadar AKP yöneticilerinin hepsi, sizin derdinizi anlamayacak parababaları” gibi ifadeler kullanmak denenebilirdi. Hastane zinciri, otel zinciri sahibi bakanlar, gemi zinciri sahibi eski bakanlar, hızla zenginleşen gençlik yönetimleri, yerel yönetim yöneticileri varken; bunu yapmak zor görünmüyor. Depremde devlet hastanesinde ölümler olurken hastane zinciri sahibi bakanın istifa etmemesi önemli bir örnekti. Defalarca söylenirse gündeme girebilirdi.
5. Birinci maddeyle bağlı olarak şunu söylemek mümkün; AKP dış politikayı kullandı seçim boyunca. Uzun süredir olduğu gibi. Yeşil Sol ve bileşenleri ise, yeterli kullanmadı gördüğüm kadarıyla. Sosyalistlerin dünyaya, emperyalizme meydan okumuş gelenekten gelirken bu zeminde sessiz kalmaması gerekir.
Ayaklarını dünya ve Ortadoğu direnişlerine basan, sahici, toplumda ahlaki-kültürel-tarihi yeri olan, güçlü bir ideolojik görüntü veremediler. Emperyalizme görünür bir karşıtlık göstermediler. Bu, AKP’nin “yerli-milli” görüntüsünü besledi muhtemelen. Örneğin İsrail çok kez katliam yaptı seçim sürecinde, görünen o ki Yeşil Sol’un sosyalist bileşenleri görünür hale getirmedi bunu.