Latin Amerika tarihi bir seçim arifesinde

Brezilya’da bugün 156 milyon seçmen sandıklara gidecek. Bolsonaro seçimleri kaybedecek olursa yolsuzluklar nedeni ile gerçekten kendini hapiste bulabilecektir. O nedenle kaybetmeyi kesinlikle göze alamayacak ve ne olursa olsun iktidarda kalmayı isteyecektir.

Toplum ilk kez bu kadar çok kutuplaşmış durumda ve taraftarlar karşı taraftarlara saldırıyorlar, ölümler ve yaralanmalar yaşanıyor.

Latin Amerika kıtasında bu Pazar hem Brezilya hem de tüm kıta açısından son yılların en önemli olaylarından biri yaşanacaktır. Brezilya’da 156 milyon seçmen sandıklara gidecek ve 11 aday arasından devlet başkanı ve yardımcılarını, 27 federasyonda valileri ve temsilciler meclisinin tamamı ile senatörlerin 1/3/ünü seçecekler. Yapılan kamuoyu yoklamaları halkın %80’inin oyunu kullanacağını gösteriyor ama %61’i kime vereceğini söylemiyor. Toplum ilk kez bu kadar çok kutuplaşmış durumda ve taraftarlar karşı taraftarlara saldırıyorlar, ölümler ve yaralanmalar yaşanıyor.

Başkanlık seçimlerinde öne çıkan iki aday ülkemizde de yakından tanınıyor. Bir tanesi çeşitli nedenlerle iktidar biçimi açısından bizim devlet başkanına benzeyen Jail Bolsonaro diğeri ise 2000’li yıllarda kıtada “pembe dalga” denen ilericiliği ve halktan yana politikaları ile tanınan eski başkan, sendikacı Silva Lula’dır. Yapılan çeşitli kamuoyu yoklamaları Lula’nın birinci turda 11 aday arasından %50 alarak başkan olmasını olası gösteriyor. 2016 yılında yolsuzluk suçlamaları ile görevden alındığında da halkın %90’ı ondan yana idi. O nedenle aslında birinci turda olmasa bile ikincide tekrar seçilmesi büyük bir olasılıktır.

Seçim açısından diğer önemli bir konu da bu seçimlerde ilk kez rekor sayıda yerli ve siyahi aday yanında LGBT+ ve kadın adayın olmasıdır. Halkın aslında %55’i kendini Afrika kökenli olarak görse bile seçimlerde çoğunluk olamamışlar. Her bir partinin yerli, siyahi halka ayırması gereken kotalar var ama buna var olan 32 partiden ancak 14 tanesi uymuş. Bolsonaro ve Lula’nın partileri de bu kota gerekliliğine uymamışlar. Şimdiye kadar etnik gruplardan ancak 2 kişi kongreye girebilmiş. Şimdi ise kongreye 183 adayları var. Yani eskisine göre epey artış var. O açıdan da seçimler bir ilk olacaktır.

Brezilya, Güney Amerika kıtasının en büyük ve en gelişkin ülkesi olduğundan orada kimin başkan olacağı çok önemlidir. Bir zamanlar Lula döneminde ülke o kadar gelişti ki dünyanın 6. büyük ekonomileri arasına girdi. Yer altı ve yer üstü zenginlikleri tüm dünya kadar ABD açısından da büyük bir yatırım alanıdır. Bu özellikler onu ABD’nin çok önemli bir ortağı yapmaktadır. Ekonomik olduğu kadar politik olarak da ABD’nin kaybetmeyi istemeyeceği bir ittifak ülkesidir.

Ama bilindiği gibi şimdi kıtada hemen hemen tüm ülkelerde, 2000’li yıllarda olduğu gibi bir ilerici iktidarlar dönemine girilmiştir. Bu dönem kuzeyde Meksika’dan güneyde Arjantin’e uzandı. En son olarak da ABD’nin bölgedeki temel ittifak gücü olan Kolombiya’da sol lider Gustava Petro başkan oldu. Şimdi ABD’nin tek tutunduğu kale kıtanın en büyük ülkesi Brezilya’dır. Tüm kıtayı onun boyunduruğundan kurtarıp bağımsız bir Latin Amerika yaratmak isteyen Lula’nın kazanmasını hiç istememektedir. Seçimlerden 3 gün önce Çarşamba akşamı, ABD senatosu toplandı ve oy birliği ile Brezilya’da “demokrasiyi koruma” kararı aldılar. Alınan kararın anlamı açıktır. Lula tarafından seçimlerin kazanılmasına karşı ABD elinden geleni yapmaya kararlıdır. Muhalifi Bolsonaro’nun yapması olası tüm hilelerini savunmaya çalışacaktır. Büyük bir olasılıkla Lula’nın kazanmasını demokrasiye darbe olarak değerlendirip karşı durmanın yasal yolu açılmaktadır. Bu gerici Bolsonaro’nun provokasyonlarına gerekirse askeri olarak da destek vermek olabilir.

Bolsonaro aylardır seçimleri kaybetmesi durumunda her türlü hileye başvurmanın ön hazırlığını yapmaktaydı. Aylardır halkını böyle bir darbeye çeşitli yollarla hazırlamaktaydı. Son İngiltere Kraliçesinin toprağa veriliş töreni için Londra’ya gittiğinde konsolosluğun balkonundan yaptığı konuşmada eğer birinci turda %60 oy almazsa bunun anlamının Yüksek Seçim Kurulunun seçimlere hile karıştırmış olacağını açıkladı. Öncelikle devlet parası ile gittiği Londra’da seçim propagandası yapması yasaktı, ona rağmen yasa dışı bir şey yapmış oldu. Diğer yandan aylardır seçimlerin elektronik olarak yapılmasının hile karıştırmaya kapı açtığını o nedenle oy pusulaları ile yapılmasını savunuyordu. Ve bu doğrultuda hiçbir kanıt da sunmamıştı. Seçim kurulu sürekli bu iddialarının doğru olmadığını belirtmişti. Başka bir zaman da seçimleri kazanmama durumunda Ordu’nun aynı Trump’ın yaptığı gibi bir darbe yapmasının provalarını yaptırdı. Sonra bu bir şekilde ordu içinde huzursuzluk yaratınca yalanlandı. Son olarak da Bolsonaro Ordu güçlerinin sandıkları herhangi bir yolsuzluğa karşı denetleyeceğini açıkladı. Ordu da sandıkların başında olacak. Öte yandan çeşitli uluslardan seçimleri izleme komisyonları geldi. Bolsonaro bunlara da inanılmayacağı, yetkilerinin olmadığı gibi yalan haberler yaymayı sürdürdü.

Bolsonaro seçimleri kaybedecek olursa yolsuzluklar nedeni ile gerçekten kendini hapiste bulabilecektir. O nedenle kaybetmeyi kesinlikle göze alamayacak ve ne olursa olsun iktidarda kalmayı isteyecektir. Ordu olmasa bile bir şekilde darbe yapma ya da karışıklık yaratarak seçimleri iptal etme mücadelesine başlayacaktır. Yorumcular aylardır onun her türlü yalanları, fake haberleri ve aldığı kararları gözeterek bu değerlendirmeyi yapıyorlar.

Covid pandemisi konusunda Bolsonaro halkını hiç düşünmedi. Pandemiyi bir soğuk algınlığı olarak gördü ve ülkesindeki gelişkin aşı şirketlerine rağmen halkını aşılatmadı. Bu da ölümlerde dünya ikincisi olmasına yol açtı. 100 bin can kurtulabilirdi ve bu yapılmadı. Ülkede halk tarafından kurulan Halk Mahkemesi Bolsonaro’yu pandemide insanlık suçu işlemekle suçlu buldu. Sonra da kararını İtalya’daki Inter Amerikan İnsan Hakları mahkemesine götürerek resmileştirme ve Bolsonaro’nun mahkum edilmesi kararını da aldı. Ayrıca yanlış haberler yayma konusunda hem yüce mahkeme hem de başka kurumlar onu suçlu buldular. Hakkında birçok dava var.

En sonunda ülke ölümlerde dünya rekoru kırınca aşı alma kararı verdi ve buna da bir çok yolsuzluk karıştırdı. Aşı fiyatlarını çok yüksek göstererek birilerinin cebini doldurdu. Onun yolsuzlukları saymakla bitmez. İktidarı döneminde 107 arsa ve ev almış. Ailesi üzerinden hepsini kaçırmış. Ödediği paralar ile mülklerini beyan etmediği kanıtlanmış durumda. Bunların değerinin 6 milyon dolardan fazla olduğu söyleniyor. Bankalardan dışarı paralar yollamış. Para kaynaklarını yasal olarak göstermesi gerekirken bunu yapmamış. İstediği kişilere ayda 6 bin dolar ek maaşlar bağlamış. Bize hiç yabancı gelmiyor bunlar değil mi?

Şimdi seçimleri kaybederse tüm bunları anlatmak zorunda. Böyle bir riski göze alıp seçimleri kaybedemez. Bu nedenle Bolsonaro iktidarı bırakmamak için kanının son damlasına kadar savaşma niyetindedir. Silah bulundurma yasasını gevşeterek herkesi silah almaya teşvik etti. Seçim döneminde halkın silahlanması 3 kat artarak milyona ulaştı. Oğlu da babası gibi taraftarlarını seçim sırasında silahları ile durumu kontrole çağırdı.

Bolsonaro kadın haklarına, kürtaja karşıdır. Dini motifler ile halkı bu konuda aileyi, ülkeyi korumaya çağırıyor. Ülkede milyonlarca hektarlık ormanı yakarak tarıma açtı. Yerli halkları topraklarından etti. Onları aşağılayan onlarca söylemlerde bulundu. Bu nedenle de en başta tarım büyük şirketleri onun en temel destekçisidir.

Brezilya halkı 2 Ekim Pazar günü böyle bir ortamda seçimlere gitmektedir. Onların vereceği karar yalnız Brezilya değil tüm kıta halkları açısından çok önemlidir. Lula’nın seçimleri kazanması yalnız ülke değil tüm kıtanın ABD boyunduruğundan yavaş yavaş kurtulması, ekonomik ve politik olarak daha kendi ayakları üstünde duracağı bir yola girmenin kapısını aralaması olacaktır. 2 Ekim seçimleri bu anlamda tüm dikkatleri üstüne çekmektedir.