Peru: 200 Yılın Programı
Peru Seçim Kurulu tam bir buçuk ay aradan sonra seçim sonuçlarına noktayı koydu ve Pedro Castillo’yu seçimlerin galibi, yeni devlet başkanı olarak ilan edebildi. Yılların kokuşmuş ülkesinde, sol kanattan tertemiz birinin seçimi kazanması büyük bir olay. Seçim Kurulu’nun sağın bütün gücüyle bu sonucu değiştirmek için bin bir komplosuna karşı kazanana hakkını vermesi ise ikinci büyük olay.
Cayır cayır yanıyor ülkemiz. Hiçbir şey olması gerektiği gibi değil. Doğru haber yalan haber birbirine karışmış. Ekonomiden, eğitimden, sağlıktan, geçmişten geleceğe doğru dürüst bir şey kalmadı. Geleceğimizi göremiyoruz. Gönlümüzü ısıtacak bir şey göremiyoruz. Daha doğrusu serinletici bir şey yok. Her şeyimiz yanıyor. Bu ortamda Peru nereden çıktı? Şimdi oralar kışı ve donları yaşıyor. Ve o soğuk ortamda sıcacık, insanın içini ısıtan bir yer haline geliverme umudu doğuverdi. Belki biz de bu yanan ülke ortamımızda Peru soğuğunun içindeki sıcaklıktan serinleriz.
28 Temmuz günü, Peru Seçim Kurulu tam bir buçuk ay aradan sonra seçim sonuçlarına noktayı koydu ve Pedro Castillo’yu seçimlerin galibi, yeni devlet başkanı olarak ilan edebildi. Yılların kokuşmuş ülkesinde, sol kanattan tertemiz birinin seçimi kazanması büyük bir olay. Seçim Kurulu’nun sağın bütün gücüyle bu sonucu değiştirmek için bin bir komplosuna karşı kazanana hakkını vermesi ise ikinci büyük olay.
Başlarken, Pedro Castillo’nun içimize su serpen bir iki özelliğini yazalım. Castillo, ülkenin deniz kıyısında konumlanmış, sömürgeci beyaz ırkın yıllardır oluşturduğu yolsuz, kokuşmuş finans kapital kast düzeninden gelmiyor. Ülkenin asıl sahibi yerli halkların yaşadığı kırsal kesimden geliyor. Şimdiki iktidar güçleriyle hiç mi hiç alakası yok. Okuma yazma bilmeyen köylü bir ana babadan doğmuş, 1980 yıllarında Maoist Işıldayan Yol örgütüne karşı daha ilkokul yıllarında dövüşerek militan bir özellik kazanmış. Sonra köy öğretmeni olmuş. Daha iyi ücretler talebiyle yapılan öğretmen grevinde gösterdiği mücadeleyle yerli halklara adını duyurmuş ve sendikacılık deneyimi edinmiş. Daha sonraysa partili olarak çalışmaya başlayıp siyasi deneyim kazanmış.
Militanlığı, sendikacılığı ve partili özelliğini taçlandırdığını düşündüğümüz bir özelliğini daha yazmadan geçmeyelim. 2017 yılında da küresel en iyi teknik eğitim veren öğretmen ödülünü almış. Yani çok başarılı bir eğitmen.
Tarihinin en yakıcı günlerinden birini yaşayan ülkesine, bence Castillo serin bir umut rüzgârıdır. Bizim de cayır cayır yanan ülkemize elbette yakında bir serinlik gelecektir.
Ama karşısında 200 yıldır ülkesine kök salmış olan; kokuşmamış, yolsuzluğa karışmamış tek bir temiz siyasetçinin kalmadığı bir düzen var. Onların arkasında da ABD, Kolombiya, Brezilya gibi kıtanın en gerici rejimleri kaya gibi duruyor.
Seçimlerde rakibi Keiko Fujimori daha ilk günden Castillo’yu devlet başkanlığından alacaklarını açıkladı. Castillo kişisel olarak güçlü ama 130 sandalyeli parlamentoda sadece 37 tanesi onun. Destek olabilecek sol güçleri de hesap edersek muhalefetin oy çokluğu için yalnızca 8 sandalyeye ihtiyacı var. Catilloyu da sanki bizim yangın söndürme teknik olanaklarımızla ormanlarımızı koruma uğraşı gibi bir mücadele bekliyor.
Program Hedefleri
Yazının başlığı olan “200 Yılın Programı”nın anlamını açıklayalım. Pedro Castillo’nun başkan ilan edildiği gün Peru’nun sömürgecilikten bağımsızlığını ilan edişinin 200. yılı idi. Yemin töreni özel bağımsızlık kutlamalarıyla birlikte gerçekleşti. Castillo 200 yıldır kıyılarda yerleşik, sömürge artığı beyaz ırkın iç kesimlerdeki yerli halktan çaldığı hakları alıp eşitlikçi, yolsuzluktan arınmış bir ülke kurma vadi veriyor. 200 yıldır yapılmayanı gerçekleştirme programı…
Çevresindeki yangına körükle gitmek mi? Hayır. Sol halkçı görüşleri olsa da ülke güçler dengesine göre davranmasını bildiği kesin. Karşısındaki burjuvaziyi korkutmamak için tıpkı örnek aldığı Bolivya eski lideri Evo Morales gibi özelleştirme yapmayacaklarını, ÇUŞ ile oturup devlet kâr payını arttıracaklarını açıkladı. Buna kanıt olarak da 16 yıllık Merkez Bankası Başkanı’nı kendisine ekonomik danışman yaptı. Sonra da onu Ekonomi ve Finans Bakanı koltuğuna oturttu. İş çevrelerini rahatlattı. Ülke para biriminin değer kaybetmesi ve borsa düşüşleri hemen durdu.
Ama başbakanlık koltuğuna azınlık olan Marksist Parti’den Guido Bellido’yu oturtunca ortalık karıştı. Ekonomi Bakanı, Adalet Bakanı’yla birlikte yemin törenini terk etti. Ama Castillo birkaç saat içinde sorunu çözdü. Bellido da durumu rahatlatıcı açıklamalar yaptı. Geri çekilen Ekonomi Bakanı da geri geldi ve Castillo ile birlikte şu güveni verdi: “Kamu yatırımları arttırılacak, madenler üzerindeki ÇUŞ şirketlerin vergileri arttırılacak, çiftçiler ve orta-küçük işletmelere krediler sağlanacaktır.” (1) Yangın alanına gene serin bir su dökülmüş oldu. Özel mülkiyete dokunulmayacaktı, Anayasa çerçevesinde davranılacaktı.
Castillo, programında anayasayı reforme etme sözünü veriyor. Ülkenin, şu anda hapiste olan Keiko Fujimori’nin babasının 1993’te yürürlüğe koyduğu anayasasına değiştirilemez ancak bazı yeni maddeler ve kararnameler eklenebilir şartı koyduğundan yeni bir anayasa yazmaya pek gücü yetmeyecektir. Ama eğer eklemeleri parlamentodan geçiremezse gene yasalar için de yeni bir anayasa önerisi getirecektir.
200 yılın programı ülkede geçen yıl sokakların covid-19’dan ölen insanlarla dolduğu yürek yakan duruma rahatlatıcı bir serinlik getirecek önlemler taşıyor. Peru, salgın başında aylarca ölümlerde dünya rekorları kırmıştı. Aşılanmaya hız verileceği ve 2021 yılı sonuna kadar herkesin aşılanacağı söyleniyor. Sağlık harcamalarına bütçeden ayrılan payın %10-11 oranında arttırılacağıyla birlikte ülkenin tüm kırsal kesimlerinde özel hastaneler sözü de veriliyor.
Salgın ülkedeki yoksulluk oranını %21’den %31’e çıkarmış durumda. Tıpkı bizdeki gibi burada da rakamlar devlet istatistiklerinde daha düşük gösteriliyor. Yoksulluk oranının esas %40’larda olduğu tahmin ediliyor. Castillo “Zengin ülkede artık yoksul kalmayacak” diyerek programında açlık içindeki herkese 700 Soles (yaklaşık 150 dolar) yardım verileceğini açıkladı. Programa göre kredi kartı ödemelerine vergi indirimi getiriliyor; düşük gelir guruplarına VAT geri ödemesi yapılacak; yoksullara sübvansiyonlarla iç talep arttırılmaya çalışılacak. Zor durumda olan büyük işletmeler için de Dünya Bankası ve Inter-American Kalkınma Bankası ile ekonomik ve politik yardım görüşmeleri yapılacak.
Eğitim Bakanlığı görevini Castillo kendisi üstleniyor ve bize örnek olacak bir “eğitimde acil durum” ilan edileceğini açıklıyor. Amaç “doğuştan var olan eşitsizliğin giderilmesi”. Eğitim bütçesinin de %10-11 oranında arttırılacağı, özellikle okulların çok yetersiz olduğu kırsal kesimlere yeni eğitim alanlarının yapılacağı, internetin bir insanlık hakkı olacağı, eğitim kalitesinin yükseltilerek okulların birbiriyle bağının arttırılması da program kapsamında ifade edilen hedeflerden. Ayrıca eğitimi olmayan genç işsizler askere çağrıldı; böylece ordu artık ülkenin çeşitli eksikliklerinde kullanılacak. (2)
Ekonomik programlardan devam edersek: İthalat yerine yerli mal kullanımı teşvik edilecek. Bolivya ile birlikte ülkedeki zengin lityum ve demir madenlerinin endüstriye katılması hızlandırılacak. Devletin doğal gazdan elektrik çıkarımı arttırılacak. Borç bulunarak 5 hidroelektrik baraj inşa edilecek. Devlet ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerine sanayi yatırımları yaparak bir milyon yeni iş alanları yaratacak. Ülke iş gücünün %70’nin kara ekonomisinde çalıştığı göz önünde tutularak bu kesimin güvenceli hale getirilmesi gözetilecek. İç turizm, tarım ve taşımacılık sektörlerindeki orta ve küçük işletmeler desteklenecek.
Öte yandan bütün bunlar yapılırken çevre sorunlarına gerekli özen gösterilerek sürdürülebilir bir ekonomik büyüme dikkate alınacak. Bilim ve teknoloji bakanlığı kurulup bilimsel araştırmalar arttırılacak. Amazon ormanlarının %13’üne sahip bir ülke olarak ormanların tahribinin engellenmesi ve karbon emisyonunun %30-40 düşürülmesine özen gösterilecek. Sürdürülebilir bir ekonomik büyüme planlanacak.
En önemli konulardan biri de etnik kimliklerin tanınmasıdır. Tıpkı Bolivya’daki gibi iki yerli dil resmi dil olarak kabul edilecek; beyaz ırkla eşit hak ve olanaklara sahip olmaları garanti altına alınacak.
Castillo ülkesini üç ilerici Latin Amerika örgütüne soktu: CELAC, ALBA ve UNASUR. Böylece bölgedeki bu ilerici örgütlenmeler daha güçlü hale geldiler.
Özetlersek;
Görüldüğü gibi muhalefetin iddia ettiği gibi Castillo’nun bir “komünist tehdit” olduğunu destekleyecek bir program öngörülmemiştir. Kendisi özünde sosyalist bir görüşe sahip olsa bile böyle bir program yapmaya mevcut ülke güçler dengesi açısından gücünün yetmeyeceğinin bilincindedir. Özetlersek, pazar ekonomisi çerçevesinde ama genelde kırsal kesimin çıkarlarını koruyarak, özel mülkiyete dokunmayan, ÇUŞ pazarlıklar yaparak kamu gelirlerini arttırmaya çalışacaktır. Yoksuzlukları, adam kayırmaları ortadan kaldırarak “halktan aldığını halka” dağıtıp eşitlikçi, adil bir ülke yapacaktır.
Başkan adayı olduğunda adını çok az kimsenin bildiği hatta ilk turu kazandığında basının yayımlayabilecek fotoğrafını bulamadığı Castillo şimdi kafasında hasır şapkası ve elinde parti sembolü kalemiyle tüm dünyada tanınan bir kişilik oldu. Anca bu programını hayata geçirme başarısını elde ettikten sonra ileride daha sol, Bolivya ile birlikte neo-sosyalist bir hedefe yönelmesi beklenebilir. Castillo ülke yoksul halklarına sıcak salgın koşullarında serin bir esinti getirecek gibi görünüyor.
Bu programı ülkenin kıta içindeki güçler dengesi açısından değerlendirdiğimizde de şu tablo çizilebilir. Peru, Brezilya ve Ekvador gibi iki gerici ülkeyle komşu. Peru’ya da her an Bolivya’yaki gibi, içerideki gericilikle birlikte ABD eliyle bir darbe yapılabilir. Daha birkaç gün önce Haiti’de devlet başkanını katledenler de bunlardı. Venezuela, Küba ve Nikaragua üzerindeki yaptırımları biliyoruz. ABD’nin en güçlü uyduları Kolombiya ve Brezilya da karışık olduğu için güçler dengesinin kendi aleyhine dönmesine karşı panik halinde. Castillo dimyata pirince giderken evdeki bulguru kaybetmemeli.
Castillo tıpkı Ekvador’daki Rafeal Correa ve Bolivya’daki Evo Morales gibi hem ülkesinde büyük ekonomik ve sosyal başarılar sağlayacak hem de neoliberalizmin hiçbir zaman başaramayacağı istikrarı ülkesine getirebilecek potansiyele sahip görülüyor.
Biz Peru’daki gelişmeleri okurken hep yaşadığımız sıcak havada bir serinleme hissettik. Dileriz siz de bir yangın yeri halindeki dünya gündeminde Peru’dan bir esintiyle biraz olsun serinlemişsinizdir.
- Perú: Pedro Castillo superó su primera crisis de gobierno, Por Carlos Noriega, 31.7.2021
- Veriler Michele de Mellon’un Brazil de Facto’daki 29 Temmuz tarihli Um governo “do povo para o povo”: veja o 1º discurso de Pedro Castillo, novo presidente do Peru yazısından alınmıştır.