Günümüzün ihtiyacı olan eylem hattı

Aynı yöntemde ısrar eden, yeniyi kavramaktan uzak bir devrimci örgüt veya örgütçü çıkmaz sokakta yolunu bulamaz.

Bu yazımızda pratiğimize dair bir tartışma yürütmeye çalışacağız. Eylem, etkinlik, basın açıklamaları…

Yürütülen her çalışma bin bir emekle gerçekleştirildiğinden ötürü harcanan emeğin karşılığını almak ve eylem-etkinlikleri kalıcı kazanımlara dönüştürmek, devrimci örgütün kendisini geleceğe taşıması ve toplumda moral değerin yaratılması açısından bir politik hareket için büyük önem taşıyor.

Aynı yöntemde ısrar eden, yeniyi kavramaktan uzak bir devrimci örgüt veya örgütçü çıkmaz sokakta yolunu bulamaz. Bu gerçekliğin ne kadar kavrandığı açıkçası soru işareti olarak duruyor. Gelişen politik gündemlere dair yapılan eylemsellikler elbette çok önemlidir. Fakat hangi dönüştürücü rolü oynadığı konusunu sorgulayacak şekilde yapılan pratik faaliyetlerin masaya yatırılarak yeni bir politik aklın yaratılmasına hizmet etmesini sağlamak gerekiyor.

Albert Einstein’ın dediği gibi “Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir.”

Devrimci mücadelede, bir dönemin pos bıyıklı devrimci abileri bir duruş sergilemekteydi. Sert bakışlı, güçlü görünmeye çalışan, düşmana karşı cesurca davranışlar sergileyen… Koşulların yaratmış olduğu zorunluluklar sonucu; isimler, renkler, tarz ve üslup buna göre şekillendi. Dünden bugüne kadar gelişen süreci ele alırken, olumlu örneklerden yararlanıp, olumsuz örneklerle hesaplaşmak yeni dönemi kavrama açısından ön açıcı olacaktır. Bu dönemin özgünlüklerini, tekniğini, toplumsal gelişim sürecini, örgütlenme biçimlerini ve demokratik eylemselliklerinin dünün koşullarına göre çok çok farklı bir ortamda gerçekleştiğinin altını çizmek gerekir. Devrimci örgütler içerisinde pos bıyıklı şef abiler düşmana karşı göstermiş oldukları devrimci duruşun yanı sıra bulundukları siyasi ortamda oluşturdukları eril kişilik ve ben merkezci karakterle 2000 öncesi kuşak üzerinde ciddi bir etki yaratarak, bugüne kadar gelişen sürece ve kuşağa sirayet etti. Bu anlayışın kendisi yeniyi kavramakta fazlasıyla zorlandığı, fakat aşılması zorunluluk haline gelen, bulaşıcı hastalık gibi sürekli taşınan izlerdir.

Doğal olarak tekrara düşen yöntemler, başarısızlıkla sonuçlanan eylemler gerçekleşiyor. Bugün artık hesaplaşılan gerçek şudur; tek tipleştirme, toplantı işleyiş biçimi, eylemlerde ben bilirim havasıyla öne çıkmaya çalışma, kolektif çalışmadan uzaklaşma, aynı ses tonuyla atılan sloganlar, tekdüze renkler…

Bir eylemin başarılı veya başarısız olmasının tesadüfe bağlı olmadığı, politik ve ideolojik aklın pratiğe yansıması sonucu olduğunu kavramak gerekir. Özellikle Kadıköy Süreyya Operası ve İskele Meydanı başta olmak üzere bu tür alanlar ve meydanlarda sıkça yapılan eylemler yarattığı sonuçlar açısından bakıldığında gittikçe ruh kaybetmektedir. Yapılan eylemlere dışarıdan bir gözle bakıldığında, bayrak ve slogan yarışı nedeniyle hangi gündemle yapıldığını anlamak mümkün değil. Çok ciddi zihin bulanıklığının yaşandığını, yapılacak eylemsellikler açısından içerik sorununun olduğunu, eylem yapmak için yapmış olunduğu duygusu verdiğini söylemek abartı olmaz sanırım. Yeni gelişen toplumsal dinamiklerin hesaplaştığı şey bu gerçekliğin ta kendisidir. Bu tür yaratıcılıktan uzaklaşan, tekrara düşen eylemselliklerin toplumsallaşma şansı olmadığı gibi, var olan enerjiyi de tükettiği görülmektedir. Kadınların ve gençlerin olmadığı, gittikçe coşkusunu yitiren eylemlerin politik hareketler açısından değerlendirmeye açık hale gelmesi gerekmektedir. Gençlerin günümüzde en çok hesaplaştığı gerçeklik, düzenin oluşturmuş olduğu hegemonyanın yanı sıra düne kadar devrimci mücadeleyle kurmuş olduğu ilişki biçimi ve kendisini irade olarak ortaya koyma kararlılığıdır. Geleceğe dair stratejisi olan politik bir hareketin bu gerçekliği kavraması, gençlerin bulunduğu mecralara dair özgün taktiklerin atılmasına hizmet etmesi, yukarıdan belirlenen taktiklerin değil, gençlerin inisiyatifi doğrultusunda kendi taktiklerini oluşturması ön açıcı olacaktır. 

Eylem ve etkinlikler ne için yapılıyor?

Herhangi bir etkinlik veya eylem soyut olarak ele alınamaz. Maddi gerçeklik üzerinden çözümlemelere tabi tutularak derinleştirilmesi gerekir. Bir eylem gerçekleştirilecekse inceliğe sahip olmalıdır. Başarı odaklı hareket ederek öncü rol oynaması sağlanmalıdır. Gündemini ve hedefini belirgin kılarak toplumun sahiplenmesi sağlanmalıdır. Eyleme katılacak kadro veya sempatizanların eylem pratiği ve bilinç olarak sıçramasını sağlamak, öncelikler arasında yerini almalıdır. Tersi oluyorsa kolektif akılla derinleşerek dersler çıkarılmalıdır. Başarılı veya başarısız eylemsellikler politik hareketin sorumluluğudur.

Özellikle toplumsal kesimler içerisinde öğretici dinamikler olan; kadınlar ve LGBTİ+’ ların düzene karşı göstermiş oldukları direnişin devrimci mücadele açısından örnek alınarak, “bizim için bitmedi, alışın buradayız ve İstanbul sözleşmesi bizimdir” talebi etrafında muazzam bir enerji ve bilinç açığa çıkararak, farklılıkları bir kenara bırakarak, talep ettiği şeyi somut olarak ifade ederek görünür kılıp, “kadınlar birlikte güçlü” gibi başarılı örgütlenmeler gerçekleştirerek, faşizmin barikatlarını ayaklar altına alarak, ön açıcı rol oynadıklarını vurgulamak önemli olacaktır. Bugün politik hareketlerin yaşlanmış, ruhsuz, taktik ve eylemselliklerini gözden geçirmesi, egoları ile hesaplaşarak bu gerçekliği örnek alması zorunluluktur.

Bu toplumsal dinamikler başka bir yaşamı arzulamakla kalmamakta, pratikte kazanım elde etmek açısından çok önemli bir mücadele vermektedir. ‘#Oymoyyok’ diyerek, dislike atarak, plastik mermiye karşı dans ederek, homofobik yaklaşımlara inat “neredesin aşkım?” diye bağırarak ve “mafya düzeninizi yıkacağız” diyerek gerçekleştirilen öncü eylemler, dönemin özgünlüklerine göre örgütlenme taktiklerini geliştirmektedir. Bu pratikler, eskinin tekrarı değil ezber bozan, kendi tarzı ve rengi ile bugüne kadar alışılanın dışındadır.

Çok ciddi bir değişim sürecinin içerisinde olduğumuzun farkında olarak bizleri geleceğe taşıyacak örgütlenmeleri inşa etmek, bildiğimiz ezberlerden kopuş ile olacaktır. Bu açıdan alışık olduğumuzun dışında, gelişen toplumsal hareketlerin karakterini, taleplerini, renklerin enerjisini kavrayabilmek, yeniye açık olmak umudun yeşermesini kaçınılmaz kılar. Bu gerçekliği kavrayan politik bir hareket, faşizmin boğulmasına, toplumsal kesimlerin nefes almasına yelken açacaktır.