Marmara Denizi’nde müsilaj, İznik Gölü’nde siyanobakteri

Benzer bir tehlike ülkemiz göllerinde 10-15 yıldır görülen siyanobakteri artışı. Sebebi de aynı: küresel ısınma ve göllerdeki kirlilik (nitrat, fosfor vd).

Fotoğraf: Yasin Akgül / AFP

Ulusal basında günlerdir deniz salyası haberlerini izliyoruz. Denizlerin aşırı kirlenmesi ve tükenişinin göstergesidir. Dr. Kesici, “Denizlerde, göllerde yıllardır dış ortamdan gelen, besi elementleri adı verilen azot, karbon, fosfor yüklerini taşıyan tarımsal, sanayi ve evsel atıkların oluşturduğu biyokimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan kirliliktir. Deniz ekosistemini ve deniz canlı yaşamı yok eden bir olay.

Benzer bir tehlike ülkemiz göllerinde 10-15 yıldır görülen siyanobakteri artışı. Sebebi de aynı: küresel ısınma ve göllerdeki kirlilik (nitrat, fosfor vd). İznik Gölü’nde de balık ölümlerine sebep olan, belli dönemlerde su yüzeyinde deniz salyasına benzer yeşil-mavi tabaka oluşturan siyanobakterilerin artışı ve bunların toksinleri (zehir). Üstelik bu toksinler sulama suyuyla bitkilere de geçebiliyor.

Bu konuyla hiç kimse ilgilenmezken, yine küresel ısınma (kuraklık) ve aşırı su çekimine bağlı olarak gölün çekilmesi kamuoyunun ilgisini çekti. Oysa siyanobakteri tehlikesi ve gölün kirlenmesi, su çekilmesinden çok daha tehlikeli.

Göl çevresindeki bahçe ve tarlalarda kullanılan gübre ve zirai ilaç miktarını azaltmak, en azından ilk 300 metrelik kuşakta tamamen yasaklamak gerek. Dereler ve yüzey akışlarıyla göle ulaşan diğer kirlilik etmenlerini önlemek için de çok ciddi tedbirler gerekiyor. Bunlar yapılmadığı gibi, tam aksine kirlilik yükünü artıracak, zeytin tesisleri, yağhanelere ve diğer tesislere göz yumuluyor.

Yakında üç beş yıla kadar, belki de göle girilemeyecek, balıklar ve kerevit iyice azalacak ve en kötü senaryoda göl suyu tarımsal sulamada bile kullanılamayacak hale gelecek. İşte, o zaman geri dönüş mümkün olmayacak veya çok pahalıya ve uzun yıllara mal olacak.