Mavi Kalem’de bir başka hak savunuculuğu: 14 kadın işten atıldı

Çalışma günüm olmasa bile bir eğitime katılmak istersem bildirmem değil izin almam gerektiği söylendi. Kişisel alanım ihlal edildi. Part time değil full time ulaşılabilir olan bir “Mavi Kalem robotu” olmam gerekiyordu! Sendikal süreç biraz da bu uğradığımız insanlık dışı muamelenin cevabıydı. Sonuçta işsiz kaldık ama daha da güçlendik.

Mavi Kalem, geçtiğimiz yıl kötü çalışma koşulları ve sendikaya üye olan işçilerin işten çıkarılmasıyla gündeme geldi.

Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği web sitesinde, 2015 yılına kadar gönüllülerle çalıştığını, etki alanını artırmak ve bünyesindeki kişilerin devamlılığını sağlayabilmek için kurumsallaştığını’ ifade ediyor.

İşten çıkarılan bir grup Mavi Kalem işçisiyle yaşadıkları süreci konuştuk. İşçiler, aynı sektörde çalışma olanaklarının önüne geçmemesi için isim yazdırmamayı tercih etti.

Yaklaşık yetmiş kişinin çalıştığı Mavi Kalem’de işçiler, geçen yıl mart ayında sendikanın yetki alması için salt çoğunluğu sağlayarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yetki başvurusunda bulunmuş. Fakat bakanlığın toplu sözleşmeleri koronavirüs sebebiyle durdurmasından kaynaklı 29 Hazirana kadar yetki tespiti de yapılamamış. Ayrıca işveren de toplu iş sözleşmesine itiraz ederek süreci durdurmuş.

Sendika temsilcilerinin görüştüğü Mavi Kalem yöneticileri ‘kimsenin sendika üyeliğinden kaynaklı çıkarılmayacağını’ belirtmiş. Yaklaşık 1 hafta sonra ise, isimler tespit edilerek, kısa süreli çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin bir kısmı işten çıkarılırken, uzun süreli çalışan sendikalı işçiler ise ücretsiz izne çıkarılmış. İşveren sonraki süreçte sendika ile kurulan bütün iletişim kanallarını kapatmış.

Kimler sendikalı?

İşçiler, sendikaya üye olduklarını öğrenen Mavi Kalem yöneticilerinin yaklaşımlarının da değiştiğini belirtiyor.

Proje koordinatörü olarak çalışan bir işçi: Derneğin yönetim kurulu başkanı doğrudan beni aradı. Öncesinde bir Skype toplantısı yaptı, önce haberimiz olup olmadığını sordu ve daha sonra dernekte kimin sendikalı olup olmadığına dair bilgi istedi. Bu bilgiyi vermemem üzerine sistematik mobbing süreci sendikalı arkadaşlarla birlikte beni de içine katarak devam etti.

25 Ağustos’ta dernek yönetimi çalışanlarla tek tek görüşerek fon sağlayıcı kurum UNCHR’nin (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) bütçede kesintiye gittiğinden çalışanların bir kısmını işten çıkaracaklarını, fakat işten çıkarma yasaklarından dolayı da ücretsiz izne göndereceklerini iletiyor. Bu “dayanakla” birçok sendika üyesi “ cezalandırılıyor”. İşten çıkartmaların ardından yeni eleman ilanları yayınlanıyor.

Fazla çalışmanın ücreti ödenmiyor

Günlük mesai dışında yapılan fazla çalışmaların ücretlerinin ödenmediğini belirten işçiler, gönüllülük esasına dayalı çalışma tarzının işverenler tarafından sürekli vurgulandığını kaydederken aynı zamanda 23 Nisan, 1 Mayıs gibi resmi tatillerde dahi çalışıldığını söylüyor.

BİLGİSAYARI YANINDA TAŞIMAK ZORUNLU: İşyerinin bize verdiği bilgisayarları her gün eve götürüp getirmek zorundaydık. Çünkü bizim acil iş yapmamız gerekebilir. Gece 12’de bize mailler atabilirler. Hafta sonu iş isteyebilirler. Dönemsel yoğunluklardan kaynaklı değil sürekli olarak bu isteniyor. ‘Bilgisayar yanımda değil’ denildiğinde problem oluyor.

Yöneticilere tatilde il dışına çıkmak serbest işçiye yasak!

Tekrar ofisten çalışmaya başladığımızda, tatil günlerimizde şehir değişikliği yapmak yasaklandı. Pandemi var diye! Ancak saatlerce tıkış tıkış araçlarda işe giderken bir sorun olmuyordu! Tatil gezisi yöneticilerimize serbestti! Biz işten atılacağız diye tatilimizde il değiştiremezken, yöneticilerimizin tatil fotoğraflarını görüyorduk sosyal medyadan!

PANDEMİ VE ÇALIŞMA: Evden çalışma süreci hepimiz için daha zahmetli bir hal aldı. Her zaman, çalışma günün olsun olmasın, ulaşılabilir olmak ‘zorunluluğu’ ciddi bir zihinsel yük oldu. Evde internetin var mı diye soran yok tabi, olmak zorunda! Kendi kişisel telefonlarımızı kullanarak danışmanlık vermek zorunda kaldık. Bir arkadaşım; ‘bunu yapmak istemiyorum ama işsiz kalmaktan korkuyorum, beni istedikleri zaman danışanlar arayabiliyor, taciz edebiliyor. Ama bunu yöneticiler biliyor, itiraz edersek işsiz kalabiliriz’ demişti. Pandemiden dolayı bazı çalışma biçimlerimiz değişti. Evden çalışıyor olmak ‘zaten evdesiniz ne iş olsa yaparsınız’ mantığına dönüştü sanki. Çok az bilgim olduğu halde excel programında saatlerce çalışırken buluyordum kendimi. Alanım değildi ama işi yapmam söylenmişti! Tekrar ofisten çalışmaya başladığımızda, tatil günlerimizde şehir değişikliği yapmak yasaklandı. Pandemi var diye! Ancak saatlerce tıkış tıkış araçlarda işe giderken bir sorun olmuyordu!  Tatil gezisi yöneticilerimize serbestti! Biz işten atılacağız diye tatilimizde il değiştiremezken, yöneticilerimizin tatil fotoğraflarını görüyorduk sosyal medyadan!

HERHANGİ BİR KURUMA ÜYE OLMAK İÇİN İZİN ŞART: Kişi başka herhangi bir kuruma kuruluşa üye olacaksa Mavi Kalem’den izin almak zorundaydı. Yani örgütlenme hakkının önünde direk bir engel olan bu madde işe giriş sırasında bize imzalatılan belgeler arasında aynen vardı. Hatta ben başka bir dernek üyeliği için tam 1 ay onay bekledim.

EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET İHLAL EDİLDİ: Ücretle ilgili problemler de yaşadık. Yani eşit işe eşit ücretin verilmediği bir durum yaşadık. Aynı işi yapan kadın arkadaşımız erkek çalışandan en az 700 TL daha düşük ücret alıyordu. Benimle birlikte part time (3 gün) çalışan bir arkadaşım daha vardı. Yaklaşık üçer ay arayla part time çalışacak iki arkadaş daha katıldı ekibe benden sonra. Ancak aradan biraz süre geçtikten sonra ücretlerimizin eşit olmadığını öğrendim. Benim ücretim yaklaşık 450 lira eksikti. Üstelik ben bir grubun sorumlusu olarak çalışıyordum. Bu alanda deneyimliydim, yüksek lisans derecesinde diplomam vardı. Diğer arkadaşlarım da tabi nitelikli insanlar ama şeffaf ve eşit bir ücretlendirme sistemi maalesef yoktu.

Anlık toplantılar da çıkabiliyor. Bunaldığını söylüyorsun işte. Derneğin yöneticisi adada oturuyor, bahçeden toplantıya katılıyor ve şey diyor ‘ay niye darlanıyorsunuz, hava çok güzel’

TERFİ ETTİ, MAAŞI DEĞİŞMEDİ: Erkeklere yönelik atölye programının benden önceki sorumlusu bir kadın arkadaşımızdı. 2-3 ay kadar yürüttü görevi sonra ben getirildim o pozisyona, arkadaşımız da terfi etti. Güçlendirme programının sorumlusu oldu, yani benim de sorumlum oldu. Terfi ettiğinde maaşı değişmedi.

İŞ YÜZÜNDEN TAKSİTLE MASA SANDALYE ALDIM, BORCU BİTMEDEN İŞTEN ÇIKARILDIM: Anlık toplantılar da çıkabiliyor. Bunaldığını söylüyorsun işte. Derneğin yöneticisi adada oturuyor, bahçeden toplantıya katılıyor ve şey diyor ‘ay niye darlanıyorsunuz, hava çok güzel’ bilmem ne falan filan. Yani güzel tabi ona da bize değil ki! Benim ilk pandemi başladığında masam ve sandalyem yoktu evimde. Bana verdikleri ücret de öyle aman aman bir ücret değil. Yani ben burada kiramı ödüyorum, faturamı ödüyorum, bir de sandalye ve masa aldım mesela kredi kartımla. Taksiti bitmeden beni işten çıkardılar zaten. Evden çalışmaya geçmesem belki ben o masa ile sandalyeyi almayacaktım. Ya da her gün evde olduğun için yemek tüketiyorsun, su tüketiyorsun, yemek paran, su paran bunların hiçbirisi yok. Bir keresinde ben yemeği yetiştiremedim, dışarıdan yemek söyledim. Ailemle de yaşamıyorum sonuçta ve toplantıdayız. Kapı çaldı kalktım, benim yöneticim dedi ki ‘Ne oldu?’ ‘Yemek siparişi verdim’ dedim. Bana bağırdı ve ‘Nasıl ya, napıyosun pandemideyiz, onun poşetini ne yapıyorsun siparişi verdiğinde’ dedi. Ben de dedim ki ‘Poşetini kedilerin kumunu temizlemek için kullanıyorum.’ Yani ben ekstradan bir de kedinin kumunu temizlemek için poşet alabilecek kadar bir maaş almıyorum açıkçası. Bunu söylediğimde de ‘Sen insanlara hijyenik olmalarıyla ilgili içerik hazırlıyorsun, sen hijyenik değilsin ki içerikleri nasıl hazırlıyorsun’ dedi.

KAPASİTE GELİŞTİRME: Sivil toplum kapasite geliştirmeye ve güçlendirmeye açık bir alandır, öyle olması gerekir. Ben Mavi Kalem ile sözleşme imzalamadan önce Almanya’da bir eğitime kabul almıştım. Derneğe 5 günlük bir program olduğunu, zaten part time çalışacağım için 3 günlük bir izne ihtiyacım olacağını, bu eğitimin çalıştığım alanla da ilgili olduğunu belirtmiştim. 3 günlük izni de telafi edebileceğimi söylemiştim. İnsan kaynakları birimi tarafından bunun mümkün olacağı, eğitime çok önem verdikleri belirtilmişti. Sözleşmeyi imzaladık. Tabi bu durum bana “pahalıya” mal oldu.  Bunun sözünü aldıktan sonra uçak biletini aldım, gitmeye 2 gün kala birim sorumlumuz bunun mümkün olmadığını söyledi azarlar bir şekilde.  Ya gidecektim ya işsiz kalacaktım.  İlk ay aldığım maaşın yarısı uçak biletine gitti, eğitimden oldum. Ama işsiz kalmadım(!) O hafta bana herhangi bir iş de verilmedi ancak! Bundan 4-5 ay sonra çalışma dışı günlerimde bile hangi eğitime katılıp katılamayacağımın kararını Mavi Kalem verdi. Çalışma günüm olmasa bile bir eğitime katılmak istersem bildirmem değil izin almam gerektiği söylendi. Kişisel alanım ihlal edildi. Part time değil full time ulaşılabilir olan bir “Mavi Kalem robotu” olmam gerekiyordu! Sendikal süreç biraz da bu uğradığımız insanlık dışı muamelenin cevabıydı. Sonuçta işsiz kaldık ama daha da güçlendik.

Kadın işsizliğine katkı: 14 kadın işten çıkarıldı

‘Hak odaklı çalışma yürüttüğü’nü belirten Mavi Kalem, 30 Kasım 2020’de yayımladığı bir videoda pandemide en çok kadınların işsiz kaldığını belirtiyor. Aynı kurum 14 kadını işsiz bırakmakta bir beis görmüyor. İşten çıkarılmaları “sözleşmelerin bitmesine” bağlayan Mavi Kalem, Temmuz 2020 tarihinden itibaren farklı pozisyonlar için çok sayıda “ekip arkadaşı arıyoruz” ilanı yayımlamış.

Önce ücretsiz izne çıkarılan sonra da sözleşmeleri yenilenmeyerek 31 Aralık’tan itibaren ilişikleri kesilen işçiler, üçten fazla sözleşme imzaladıklarını ve bu durumun aslında  sözleşmelerinin ‘süresiz çalışmaya dönüştüğü’ anlamını taşıdığını ifade ediyor.

Sivil Toplum Kuruluşları’nda çalışanların benzer sorunlarla sık sık karşılaşıldığını belirten Mavi Kalem işçileri, hukuksal mücadelelerini de sürdürüyor. İşçilerle Mavi Kalem arasında görülecek davanın ilk duruşması 5 Mayıs’ta.