Brezilya’da halk sokaklarda: Bolsonaro azledilsin mi edilmesin mi?
Brezilya pandemi ve iklim sorunları sonrası politik güçler dengesine iyi bir örnek oluyor.

Neoliberalizm can çekişiyor, finans kapital güçleri de yerine faşizmden başka bir düzen bulamadıkları için göz yaşartıcı trajikomik olaylar yaşar olduk.
ABD Başkanı Trump, demokrasinin beşiği olduğunu yıllardır savunan ülkesinde elektronik yapılan seçimlere hile karıştırıldığını iddia ediyor ve Kongre binasına örgütlediği faşist güçlerle saldırıp darbe girişiminde bulunuyor. Gerçekten çok trajikomiktir. Ama neoliberalizmin çaresizliği içinde yaşayan birçok ülke bu Trump taktiklerini ülkesine ithal edebilir.
Brezilya Başkanı Bolsonaro da bu tür liderlerden biri. Trump’ın Latin Amerika’daki sağ kolu idi. Trump’ın seçim sonuçlarına hile karıştırıldığı açıklamasından sonra Bolsonaro da kendi ülke seçimlerinde bunun yapıldığını iddia ederek bundan sonra elektronik seçim sistemini değiştireceğini açıkladı. Bu da bir çaresizlik örneği olarak çıkıyor karşımıza. İstanbul belediye seçimleri de bir örnek.
Muhalefetin elinde de “azletme silahı” duruyor. O da çok tartışmalı bir konu haline geldi. Trump ABD tarihinde iki kez azil soruşturması yapılacak ilk lider olacak. Bolsonaro için ise Temsilciler Meclisi’ne 60 üstünde “azil” talebi verilmiş. Ama onun da bir takım demokratik süreci var. Üst mahkemenin gerekçeleri yeterli bulup kabul etmesi gerekiyor. Son açıklamalarına göre de azil soruşturması kabul edildi. Ülke yeni bir sürece girdi.
“Fora Bolsonaro!”
Faşist güçler Kongreleri basıyor ama halk güçleri de sokaklarda direniyor. Geçtiğimiz hafta sonundan başlayarak ülke, protestolar ve “Fora Bolsonaro” (Defol Bolsonaro) eylemlerine sahne olmaya başladı. Ancak pandemi kısıtlamaları olduğu için protestolar arabalar, bisiklet ve motorsikletlerle yapılıyor. 15 eyalet başkenti ve onlarca il merkezlerinde buluşma yerleri ve saatleri belirlendi. Tüm ülkede aynı anda bu araba, bisiklet, motorsiklet konvoyları protestoya başladılar. Konvoylar halinde sürekli kornalar çalıp gürültüler yaparak “Defol Bolsonaro” sloganları ata ata kentlerde dolaşıldı. Bu tür protestoların her hafta sonu yapılması kararı alındı.
Bolsonaro partisiz, ordudan gelme bir başkan. Bir takım kabine üyeleri de eski asker. Ordu ile arası çok iyi. Ülkesini neoliberal politikalar ile yönetir. Seçimleri çeşitli uluslararası tarım tekellerinin maddi desteğiyle kazandığı bilinir. O nedenle de yalnız Brezilya değil tüm dünyanın oksijen kaynağı olarak bilinen Amazon ormanlarının yakılıp tarım arazisi olarak kullanılmasına göz yumdu. Günlerce Amozonlar yandı; hiç sesini çıkarmadı, suçluları aramadı.
Bolsonaro aynı zamanda bir iklim canavarıdır. Ayrıca finans kapital dostu olarak da büyük şirketlere büyük kolaylıklar sağlamış, yığınla yolsuzluklar yapmış, yapılanlara göz yummuştur. Kirli paraların aklanması, yurt dışına para transferlerine izinler, hatta bizzat oğlunun bu işlere karıştığı söylenir. Bunlara hiç yabancı değiliz zaten biz. Neoliberal düzende yapıldığını biliyoruz.
Ekonomik açıdan da ülke pandemiden epey etkilenmiş ve Bolsonaro bu konuda bir şey yapmamıştır. Örneğin pandeminin tüm dünyada doğurduğu yoksulluk ve ekonomik zorluklar nedeniyle Ford araba şirketi Brezilya’daki fabrikalarını kapatma kararı aldı. 50 bin üzerinde işçi tazminatsız işten çıkarıldı, Bolsonaro kılını kıpırdatmadı. Fabrikaların ulusallaştırılması çağrıları bir işe yaramadı. Şimdi işçiler çeşitli protestolar düşünüyorlar. Sol güçler işçilerin fabrikaları işgal edip işçi denetimine alınmasını öneriyorlar.
Bir ulusal banka da binlerce işçi çıkaracağını açıkladı. Onlar da tazminatsız sokakta kaldılar. Bu kapatmaların ve işten çıkarmaların finans kapital güçleri tarafından ülke ekonomisinin iyiye gitmediğinin anlaşılması sonucu kararlaştırıldığı söylentileri yaygın. Brezilya ekonomisinin pandemiden çok etkileneceği ve ekonomisinin kötüleşeceği, Bolsonaro’nun da bunu umursamadığı eleştirileri vardır.
Fakat bardağı taşıran damla Bolsonaro’nun Covid-19 pandemisini yönetme biçimidir. O baştan beri tıpkı Trump gibi Covid-19’un özel bir virüs olduğunu kabul etmedi ve özel önlemler almadı. Hatta son açıklamalarında “Covid-19 hayatımızın bir parçasıdır, bir gerçektir, onunla yaşamayı öğrenmeliyiz.” dedi. Sağlık Bakanı dahil birçok bakanı da istifa etti. Sonuçta ülkesi ABD, ardından hasta ve ölümler açısından dünya ikinciliğini ele geçirdi. Her gün binlerce insan ölüyor. Ve şimdi İngiliz ve Güney Afrika, arkasından bir de Brezilya virüs mutasyonundan söz ediliyor. ABD ve İngiltere gibi bazı ülkeler sınırlarını Brezilya’dan gelişlere kapattılar.
Bolsonaro aşılanma işini bile gereksiz gördü. Oysa Brezilya aşı açısından ilginç bir ülke. Ülkenin büyük bir aşı üretme kapasitesi var. Ülke ilaç sanayisi bu konuda ileri. Hatta eski başkanlardan Lula ve Dilma döneminde Çin ile bu konuda anlaşmalar yapıldı. Çin’in Covid-19 aşısının bazı fazları bu ülke insanları üzerinde test edildi. Çin aşısı burada da üretilecekti. ABD ve İngiliz aşılarının üretimine de izin verildi. Ülke aşı üretimi için uygun bir alt yapıya sahip. Kendi aşısını da geliştirme çalışmaları yapılmıştır. Ancak Bolsonaro halka aşı yapılması konusunda hiçbir önlem almadı. Aşı gereksiz görüldü ve halk sağlığı açısından başka bir şey yapılmadı.
Alınmadığı gibi başka büyük sahtekarlıklar yapılmış. Bolsonaro’nun desteklediği yerli ilaç firmasının ürettiği, Chloroquine hiçbir bilimsel dayanağı olmadan Covid-19’ a iyi geliyor diye hastalarda kullanılmaya başlandı. Aşıya gerek yok, bu chloroquine iyi gelir diye hastanelerde kullanılmaya zorlandı. Birçok uzman doktorun ve araştırmacının uyarılarına, protestolarına rağmen kullanıma sürüldü. Bir de birçok hastane şırınga sıkıntısı çekmeye başladı ve Bolsonaro iktidarı buna da el atmadı. Hastalara iğne yapmada sıkıntılar başladı.
Bütün bu olumsuzlukları patlatan da dünyanın oksijen kaynağı olarak bilinen Amazon bölgesinde bir kent hastanesinde Covid-19 hastalarının oksijensizlikten ölmesi oldu. Hastane ve bölge yetkililerinin bir hafta öncesinden uyarmalarına rağmen hiçbir önlem alınmadı ve onlarca hasta oksijensizlikten öldü. İktidarın duymazlıktan geldiği çığlıkları, çok uzaklardan Venezuela duydu ve hemen oksijen tüpleri yolladı. Arkasından da her hafta düzenli yollayacağı açıklamalarını yaptı. Evet, Venezuela. Bolsonaro’nun Trump ile birlikte karşısına aldığı ülke Venezuela yardıma koştu. Bu halklar arasında büyük bir olay oldu. Bolsonaro’nun azledilmesi soruşturmaları birbiri ardından geldi.
Sağ ve Sol Ortaklığı
Politik alanda şimdi hem sağ hem de sol el ele vermiş Bolsonara’ya “defol” diyorlar. Bir zamanlar ilerici başkan Dilma’yı görevden almış, ülkenin “pembe dönemine” son vermeye hizmet etmiş sağ güçler şimdi Bolsonaro’ya karşı sol ile iş birliği içinde gözüküyorlar. Tıpkı Trump’ın azledilmesini bizzat kendi partisinden isteyenler olduğu gibi. Neoliberalizmin çaresizlik döneminde bu türden siyasi durumlarla artık sık sık karşılaşabiliriz.

Azledilmeye pratik açıdan baktığımız zaman Bolsonaro azledildiğinde yasal olarak yerine başkan yardımcısı geçecektir. O da ordudan eski bir generaldir ve Bolsonaro’dan farklı değildir. Ülke yine militer bir başkan yönetimi altında olacaktır. Farklı bir ekonomi politika uygulamasına geçilmeyecek, eski tas eski hamam olacaktır. Belki de bu nedenle sağın Bolsonaro’nun azlinden bir korkusu yoktur. Hatta onun kara lekelerini taşımayan beyaz bir sayfa ile eski politikalara devam edilecektir. Önümüzdeki yıl içinde yeni başkanlık seçimleri vardır ve bu da sağın elini Bolsonaro pisliklerinden temizlemeye hizmet edecektir.
Pandemi başında kısıtlamalar halkı ekonomik zora sokunca parlamento iş yerleri kapananlara ve bazı yoksullara ayda yaklaşık 100 dolar tutarında bir yardım kararı aldı. Bu da halk arasında Bolsonaro’ya oy sağladı. Onun fikri olmamasına, parlamento kararı olmasına rağmen bundan Bolsonaro nemalandı, desteği arttı. Hatta geçtiğimiz aylarda yapılan yerel seçimlerde sağ güçler daha çok oy aldılar. Ve şimdi Bolsonaro azledilse bile sağ güçler daha temizlenmiş olarak oylarını arttırabileceklerdir.
Durum sol güçler açısından farklıdır. Sol bir tedirginlik içindedir. Kendi içinde bir birlik değildir, farklı görüş açıları vardır. Bolsonaro’nun azledilmesini isteyen sol gruplar ve azlini istemeyen sol gruplar vardır. Azledilmesini isteyen sol, “Bolsonaro gitsin gerisi sonra düşünülür” görüşündedir. İlk hedef onun gitmesidir. Halkın bir şey başarmasıdır.
Azledilmesine karşı olan sol ise sağ ile ortak davranmaktan tedirgindir. Bu halklara nasıl anlatılacaktır? Önlerindeki seçimlere böyle bir ortaklık ve böyle bir ortamda girmek sola bir şey getirmeyebilir. Halk henüz Bolsonaro’nun asıl yüzünü görmemiştir. Neoliberal politikaların pislikleri tam anlaşılmamıştır. O nedenle azledilmesin ve Bolsonaro ve sağ güçler ömürlerini doldursunlar diye düşünmektedirler. Bolsonaro’nun iktidarda ömrünü tamamlamasının daha uygun olacağı düşüncesini taşımaktalar.
Araba konvoylu protestolar zaten sanki daha çok orta sınıf ve sağ yanlısı kesimin işi görünümündedir. Yoksul halklar olsa olsa bisikletlerle gelebilirler. Kim bilir belki azledilme sonrası ya da seçimler sonrası çeşitli bahanelerle Bolsonaro da kendi milis güçleri ve ordu desteği ile Kongre binası darbesi planlayabilir. Çünkü Trump’ın Kongre saldırısına karşı çıkmadı ve yandan yandan destekler bile verdi. En son artık Trump Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra Twitter hesabındaki Trump ile fotoğrafını kaldırdı.
Evet, siyasette her şey biraz garip oldu. Sağ güçlerin bir kısmı da neoliberal politikalardan çok sanki o günkü neoliberal politikacılara bireysel olarak karşı oluyorlar. Ya da ABD sol güçleri de hiç de sol olmayan Biden arkasında durmak zorunda kalmadılar mı? Hatta faşist gruplar açık açık Kongre’ye saldırıyı savunmaya devam etmiyorlar mı? Sol güçlerin bir kısmı pandemi koşullarında halkın sağlığını düşünmeden kapatmalara karşı sokaklara dökülmüyorlar mı? Neoliberalizmin son günleri ve şimdi de pandemi ve iklim koşulları değişik siyasal bir güçler dengesi yaratıyor. Bu bilinç ile çok dikkatli olmak gerekiyor. Brezilya bizce pandemi ve iklim sorunları sonrası politik güçler dengesine iyi bir örnek oluyor.