25 yaş altı ile 50 yaş üstü çalışarak yaşamak zorunda kalan emekçileri bekleyen büyük tehlike Meclis’te
Getirilmek istenen sistem 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışarak, emeğiyle geçinip onuruyla yaşamak isteyenler için bir felakettir.
Sermaye sınıfı adına, covid-19 pandemi sürecini fırsata çevirmek isteyen AKP ve MHP hükümetinin gençlere güvencesizlik cehennemini kader olarak sunma yerine, gençlere ve tüm insanlığa güvenceli yaşam, güvenceli çalışma isteğimizi haykırıyoruz.
AKP ve MHP tarafından işsizlik fonunda yapılmak istenen değişiklik, istihdam sağlamak için değil, işsizlik fonunda biriken ve bundan sonra da birikecek olan parayı sermaye sınıfına peşkeş çekmek içindir.
İŞKUR’da biriken paranın bitmesiyle birlikte kısmi çalışma ve ücretsiz izinlere verecek parayı bulamayacağını düşünen iktidar, gençler için 25 yaşına kadar esnek çalışma biçimleriyle, emeklilik ve sağlık sigortası primlerini işveren sınıfına hibe ederek sermaye sınıfına aylık 1.325 TL civarında destek vereceklerini söylüyor. Bunu da istihdam yaratma söylemiyle sanki işçi sınıfı ve yoksullardan yana bir şey yapıyormuş gibi göstermeye çalışıyor.
Bu uygulamanın yürürlüğe girmesi, MEB’e bağlı okullarda yaklaşık 19 milyon, YÖK’e bağlı üniversitelerde yaklaşık 6 milyon olmak üzere toplamda 25 milyon gencin geleceğini şimdiden cehenneme çevirmek demektir.
Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren, yeni işe başlayacak olan 25 yaşın altındaki her gencin göreceği zarar:
- Belirli süreli hizmet akdiyle işe başlatılması
- 25 yaşına kadar emeklilik primi yatırılmaması
- Her yıl dinlenme hakkı olan yıllık izinlerinin kaldırılması
- Kıdem tazminatının kaldırılması
- İhbar tazminatının kaldırılması
- Fazla mesai ücretinin kaldırılması
- Hafta tatili hakkının kaldırılması
- Ulusal bayram ve genel tatil hakkının kaldırılması
- İş kazası ve meslek hastalığının dışında sağlık hakkının kaldırılması
- Doğum, düğün, ölüm gibi tüm izin haklarının kaldırılması
- Ve gençlerin geleceğe umutla bakmasının engellenmesi
Yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren, yeni işe başlayacak olan 50 yaşın üzerindeki her emekçinin göreceği zarar:
- Belirli süreli hizmet akdiyle işe başlatılması
- Belirli yaşa geldiğinde zor iş bulan yaşlının iş bulmasının zorlaştırılması ve böylece emekli olmak için 50 yaşından sonra prim yatırma şansının ortadan kaldırılması
- Daha düşük emekli maaşına razı edilmesi
- 50 yaşından sonra kıdem ve ihbar tazminatının kaldırılması
- Her yıl dinlenme hakkı olan yıllık izinlerinin kaldırılması
- Fazla mesai ücretinin kaldırılması
- Hafta tatili hakkının kaldırılması
- Ulusal bayram ve genel tatil hakkının kaldırılması
- İş kazası ve meslek hastalığının dışında sağlık hakkının kaldırılması
- Doğum, düğün, ölüm gibi tüm izin haklarının kaldırılması
Sözde istihdam yaratma adı altında İşsizlik Sigortası Kanunu’nda değişiklik yaparak asıl getirilmek istenen esnek çalışma sistemi işsizliği kaldırmaz, işsizlik yaratır. Getirilmek istenen sistem 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışarak, emeğiyle geçinip onuruyla yaşamak isteyenler için bir felakettir. Yasa yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 25 yaş altı ve 50 yaş üstündeki insanların yaşamını cehenneme dönüştürecektir. Bu kapitalist düzenin zirvesi, vahşi uygulama biçimidir. Kıdem tazminatını açıkça ortadan kaldırma girişimlerine işçi sınıfının gösterdikleri tepki nedeniyle sermaye sınıfı ve temsilcisi iktidar, şimdi de bu hakkı dolaylı yollarla gasp etmek istemektedir.
Kıdem tazminatı işçilerin çalışırken alamadığı emeklerinin karşılığıdır. Çalışırken aldıkları maaş yetmediğinden yaptıkları borçları ödeyebilme umududur. Borçlu işçi işten çıkarıldığında veya işten ayrıldığında kıdem tazminatı alamaz ise borçlu işçinin yaşamının sonu demektir.
Vahşi kapitalist burjuva düzeninde yoksulları ezmek, sömürmek ve zulüm etmek bitmez.
İnsan olarak geldiğimiz bu dünyada, insan gibi yaşayıp, insan olarak gitmek istiyoruz. İhtiyacımız olan, yaşamın olduğu her yerde, yaşadığımız sürece emeğimize, onurumuza ve sağlığımıza sahip çıkmaktır. Sömürüye ve zulme karşı çözüm, işçi sınıfının öncülüğünde sınıf mücadelesidir.
Güvenceli yaşamayı ve güvenceli çalışmayı sağlamak için işyerlerinde ve varoşlarda dayanışmayı ve örgütlenmeyi güçlendirmeliyiz!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
*BATİS/BAMİS İşçi Sendikaları Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Metin Burak