Hafta Sonu Ne Oldu Şimdi? – M. Sinan Mert
Demokratik cumhuriyet bloğunun alt sınıfların ve demokratik bir çıkış umut edenlerin beklentilerini karşılayacak, güven veren bir çıkış örgütleyememesi Saray tepişmelerinin, egemen sınıf içi fraksiyon çatışmalarının ana gündemi belirleyebilmesini mümkün kılıyor.
Olaylı sokağa çıkma yasağı ve pazar gecesi Soylu’nun istifası içinden geçilen kriz süreci ve iktidar içi dengeler açısından yeni bir duruma işaret ediyor mu?
Yerel seçimler sonrasında yaşanan irtifa kaybının Erdoğan’ın kendi iktidar bloğu içerisindeki ilişkileri büyük bir rahatlıkla yönetebilme lüksünü ortadan kaldırdığının ifşası olarak da okunabilir Soylu’nun istifası ve sonrasında yaşananlar. Soylu, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında Erdoğan ile eski rejimin uzantıları arasında kurulan ittifakın bağlantı noktası olarak hükümet içerisindeki yerini şimdiye kadar sürekli olarak güçlendirmişti. Bu güçlenmenin Siyasal İslam’ın bir çıkar şebekesine dönüşmüş, AKP iktidarının kendi yarattığı zenginler sınıfının uzantısı Albayrak-Pelikan ekibinde rahatsızlığa yol açtığı ve dolayısıyla kimi sürtüşmelerinin yaşandığı biliniyordu. Soylu ile Albayrak arasındaki geçimsizliğin kimi noktalarda bürokrasiyi kıpırdayamaz hale geldiği de kulislerde konuşuluyordu. Ancak Erdoğan’ın hegemonyası parti içinde bu fraksiyonların kendisine rağmen hareketini düzenleyebilecek ve kontrol edebilecek bir seviyedeydi. Adalet Bakanı Gül ile Albayrak-Pelikan ekibi arasında yaşanan, sosyal medyada kasırgalara yol açan ve kimin kimi harcayabileceğinin ilgiyle takip edildiği tartışmalar işin sadece Soylu-Albayrak saflaşması dışında veçheleri olduğunu da ortaya koymuştu.
Soylu’nun istifa hamlesiyle Erdoğan’ı Pelikan’a karşı tutum almak zorunda bırakmaya çalıştığı anlaşılıyor. Albayrak grubuna bağlı gazetelerin ve son olarak Kalın’ın sokağa çıkma meselesini Soylu’ya yıkma çabalarına karşı bir hamle olarak okunabilir. Gece yarısı istifanın kabul edilmeyeceğinin açıklanması Soylu’nun hanesine büyük bir kazanım olarak yazıldı şimdiden. Arkasındaki gücü sergileme imkânı yaratması açısından bu fırsatı kendisi için iyi değerlendirdi. Tabii Soylu’yı iktidar bloğu içerisinde ancient regime (eski rejim) kalıntılarının bir temsilcisi olarak okursak bu yaşananları 7 Haziran 2015’te başlayan ve bugüne kadar devam eden bir güç kaymasının ulaştığı yeni konak olarak da değerlendirebiliriz. Erdoğan’ın yaşadığı belediye seçimi yenilgisinin, dış maceralar konusunda duvara dayanmanın ve iktisadi krizin yıkıcı etkilerinin genel olarak iktidar bloğu açısından özel olarak da bloğun birleştirici gücü Erdoğan’ın kerameti açısından ne derece yıpratıcı etkiler yarattığı böylece daha da görünürlük kazandı. Virüs ve salgın bu yıpranmışlığı giderek daha da büyük bir panik, telaş ve kontrol yitimine doğru dönüştürme eğiliminde. Her konuşmanın Maliye Bakanı’na defaten teşekkür ile dolu olduğu bir momentten, aile içinden bir veliaht tayinine kısmi bir veto görüntüsünün ortaya çıktığı ana geçişin ne anlama geldiği ve hangi seviyelerde yeni çatışmalara yol açacağını göreceğiz.
Yani sonuç olarak cuma geceki izdihamın Soylu’ya fatura edilmesine dönük Pelikan girişimi, İçişleri Bakanı’nın arkasındaki fraksiyonun gücünü sergilemeye dönük bir istifa hamlesiyle başarısızlığa uğratıldı. Ancak bu tablo topyekün iktidar bloğunun güçsüzleşmesi ve irtifa kaybı ile ilgili görüntüyü daha da güçlendirdi. İktidar son dönemde yaptığı yanlışları ancak daha büyük yanlışlarla telafi etmeye çalışabiliyor.
Restorasyon güçleri açısından eldeki belediyeler canlılığı ve umudu ayakta tutmak için işlevli. İktidar bloğunun belediyelere karşı hamleleri birçoklarının nezdinde onları bir ikili iktidar sembolü haline dönüştürüyor. Bu kısa vadede iktidar bloğu açısından pek hayırlı bir gelişme değil.
Demokratik cumhuriyet bloğunun alt sınıfların ve demokratik bir çıkış umut edenlerin beklentilerini karşılayacak, güven veren bir çıkış örgütleyememesi Saray tepişmelerinin, egemen sınıf içi fraksiyon çatışmalarının ana gündemi belirleyebilmesini mümkün kılıyor. Ezilenlerin güvencesizlikten duyduğu kaygılara yanıt verecek ve kentli orta sınıfların demokratikleşme ve insanca yaşam beklentilerinin CHP tarafından istismarına alternatif yaratabilecek bir programa ve ortak mücadeleye ihtiyacımız var. Yargı paketi ile ilgili sosyalistlerin ortak bir bildirisi bile kısmi bir iyimserliğe yol açmışsa bu hatta daha da görünürlük kazandırmak anlamlı olacaktır.