G7’nin Başarısızlığı -Ayşe Tansever

Macron zirvenin ilk gününde “dünyanın ciğerleri yanıyor.” diyerek tüm dikkatleri G7 toplantısından Amazon yangınına çevirmeyi başarmıştı. İklim sorununun baş sorumlusu bu kapitalist ülke liderleri, birden kendilerini çevreci gibi gösteriverdiler.

Dünyanın önde gelen 7 ülke lideri geçtiğimiz hafta sonu 3 gün kafa kafaya verdiler ve dünya sorunlarını tartışıp kararlar aldılar. Toplantı öncesi dünya gelir dağılımındaki bozukluk,  küresel ticari  ilişkilerle ilgili sürtüşmeler gündem olarak belirlenmişti.  Ancak toplantı sonrası 5 maddelik kısa, bir çözüm üretmeyen açıklama ile yetinildi. Toplantı  önemli olması gerekirken, Macron ve Trump’ın eşleri ve öpüşmeleri gibi magazin haberleri ile bir showa dönüştürülüp başarısızlık ve çözümsüzlük gözlerden saklanmaya çalışıldı.

Ev sahipliği yapan Fransız devlet başkanı Macron toplantı sonrası diplomatlara yaptığı konuşmada “Batı hegemonyasının sonunu yaşıyoruz.”  diyerek sanki toplantının başarısızlığını gerekçelendiriyordu. Batı  artık dünyaya çıkarını dayatamıyor. Her ülke kendi çıkarları doğrultusunda çözümler arıyor ve aralarındaki farklı çözüm modelleri onları birbirlerinden ayırıyor. Zirveye bu farklı bakışları uzlaştırma çabası hakimdi. 

Trump çözümleri ne kendi tekellerinin çoğuna ne de diğer ülkelerinkine yaramıyor. Dünyaya hakim askeri tekeller hoşnut oluyor ama diğerlerinin çıkarları zedeleniyor. Trump bir yaptırım koyuyor sonra geri adım atıyor. Diğer G7 ülkeleri yumuşatıcı önerilere zorluyorlar.  Bu anlamda G7 zirvesi ABD’nin hegemonya kaybına  karşı baskı ve yaptırım politikalarının diğer G6 ülkeleri tarafından eleştirilip, yeni çözümlerin aranıp bulunamadığı bir toplantı olmuştur denebilir.

AB’nin de kendi içi karışıktır. Eskiden topluluğu çekip çevirmeye çalışan Merkel artık gücünü kaybetti. İtalya kendi iktidarını kuramıyor. İngiltere topluluktan çıkma karmaşası içinde ve kala kala Fransa topluluk liderliğine soyunmuş durumda. Trump’ın saldırgan politikalarına karşı Macron G7 öncesi çözümler üretmeye çalıştı. Toplantı öncesi İran ziyareti ile iki ülkenin arasını bulma girişimine soyundu. G7 toplantısı sırasında İran dış işleri bakanı Zarif’in gelmesi çok dikkat çekti. Trump G7 zirvesi sonunda İran ile masaya oturabilirim diye bir çıkış yaptı ama balistik füze sisteminin bırakılması koşulunu da ekleyince zirveden eski tas eski hamam çıkmış oldu.  İran lideri Ruhani hemen “İran üzerindeki tüm yaptırımlar” kaldırılmadan  masaya oturulmayacağı açıklaması ile Macron girişimi boşa çıkmış oldu. Yani G7 toplantısı AB açısından çok önemli olan İran sorununa bir çözüm üretmedi.

AB açısından ABD’nin Çin’e  koyduğu tarifler ve özellikle Çin Huaewi ve G5 teknolojisine   yaptırımlar  çok can acıtıcıdır. AB bu konuda da ABD’yi başka çözümlere zorluyor. Trump zirve sonrası bu konuda da geri adım atmış göründü. Bir hafta önce “düşman” ilan ettiği Çin lideri Xi yi “büyük lider” sıfatına laik gördü. Gene bir hafta önce ABD şirketlerinin Çin’den çıkıp başka yatırım alanları bulmalarını istemişti. G7 zirvesi sonrası da Çin’le tekrar masaya oturulacağı ve ilerlemeler kaydedileceğine güveninin tam olduğunu söyledi. Çin’in bunu çok istediğini ekledi. Ama tariflerin kaldırılması için ön koşul gene yenir yutulur gibi değildi. Çin yıllardır sırtımızdan kazandı. Bunları geri almadan olmaz yollu söylemler ekledi. Gene bildik Trump gitgelleri ile karşı karşıyayız. Yeni birşey yoktur. Çin açısından kılıçlar kılıfına geri konulmuş değildi.

Zirvede Trump’ın AB ülkelerine yönelik ticari tehditleri de ele alındı. Alman arabaları ABD’ye sokulmayacak, Fransız şaraplarına vergi getirilecekti.  Fransa ile ABD digital şirketlerinin ödeyeceği vergide gelecek günlerde bir anlaşmaya varılacağı ve Fransanın vergileri kaldıracağı açıklandı. Böylece  Fransız şarapları da vergiden kurtulacaktır.  Bakalım… Ama anlaşma imzalansa bile topluluk genelini kapsamadığından yarım yamalak bir çözüm olacaktır.  Alman arabalarının akibeti belli değil. Öte yandan Almanya’nın askeri harcamaları GSMH’nın %2’sine çıkartması yoksa ABD’nin ülkeden askerlerini çekeceği tehdidi belirsizliğini koruyor. Muhtemelen anlaşmaya varılmadı. AB’nin en ciddi Brexit yangınına da Trump  sanki körükle gitti. Topluluktan ayrıl dünyanın en güzel ticari anlaşmasını yaparız yollu laflar etti. AB liderleri tırnaklarını yemiş olmalıdırlar.  

Zirve sonrası Trump’ın Macron ile basın önünde zirve değerledirmesi tam bir komedi idi: “G7 liderlerin devasa birlikteliğini gösterdi.” Bu zirve şimdiye kadar yapılanların en iyisi imiş. (basından) Her zamankinden daha sıkı ilişkiler kurulmuş. Trump gene Trumplığını yaptı.  

Tüm bu çözümsüzlükler üstüne “Amazon yangınlarına karşı bir birliktelik” gülü dikilmeye çalışıldı. Ama bu konuda Trump’ın hakkını yememek gerekir çünkü o    G7’nin iklim toplantısına katılmadı. Macron zirvenin ilk gününde “dünyanın ciğerleri yanıyor.” diyerek tüm dikkatleri G7 toplantısından Amazon yangınına çevirmeyi başarmıştı. İklim sorununun baş sorumlusu bu kapitalist ülke liderleri, birden kendilerini çevreci gibi gösteriverdiler. Brezilya lideri Bolsonaro hedef alınarak yangınların söndürülmesi için 22 milyon dolarlık bir yardım kararı alındı. New York Times Dergisi bu anlaşmayı “yeni dünya iklim düzeni” olarak taçlandırmaya çalıştı. Ama Bolsonaro, karşısında oynanmaya çalışılan yardım oyununu Macron’un yüzüne çarparcasına “siz bu parayı AB’yi ağaçlandırmaya harcayın” deyiverdi.

Her ne kadar Bolsonaro’ya karşı olsakta ortadaki halkları aldatma oyununu da görmek gerekir. Rus rt.com sitesi yazarlarında Igor Agorodnev yazısında önce Amozonların dünya oksijeninin %20’sini ürettiği ve dünyanın ciğerleri olduğunu belgelerle yalanlıyor. Ayrıca çoğu görüntünün eski fotoğraflar olduğunu açıklıyor. Şimdiki yangın kötüdür ama 2014 yangınının daha kötü olduğunu söylüyor. Ayrıca şu anda Afrika kıtasının ortalarında daha büyük yangınların olduğunu yazarak Brezilya üzerinde politik bir kapışmaya parmak basıyor. 

Bolsonaro faşist bir liderdir ve Trump ile arası iyidir. Ayrıca iktidara geldiğinde Amazonların bir kısmını tarıma açma politikasını açıklamıştı. Bu da ülkesinde olduğu kadar tüm dünya iklim savunucularının tepkisini üstüne çekmişti. Şimdi Macron öncülüğünde G7 zirvesi Avrupa ve dünyada yükselen çevreci hareketi arkalarına alıp demokrat gözükme çabaları, halk oylarını alma emellerini hayata geçirmiş oluyorlar. Ayrıca G7 başarısızlığını Amazon koruması altında iklim sorunlarına gösterilen ilgi showu ile örtmeye çalışıyorlar. Elbette Amazon yangını önemlidir ama böyle bir politik çıkara alet edilmesine dikkat etmek gerekiyor.

G7 toplantısında Macron’un Trump karşısında bir dünya lideri gibi davranması dikkat çekici oldu. Macron başta yazdığımız “Batı hegomonyasının sonunun yaşandığı”değerlendirmesine kendisinin öncülük ettiği  daha ılımlı bir küreselleşme çözümünü getiriyordu. İran ve Çin ile iyi ilişkiler, çevre sorunlarına daha çok ilgiyi öneriyor. Rusya’yı da izole etmenin onu Çin ile ittifaka zorladığına dikkat çekerek onu da yanlarına almadan yanadır.  Bu nedenle daha önce Putin ile görüşmeler yapmıştır.

Sonuçta tüm bu alınan kararlar ve showlar sonucunda G7 zirvesi kapitalist dünya liderlerinin çaresizliği ve zavallılığının kanıtı olmuştur. Artık başka türlü bir küreselleşme gerekliliği kapitalist merkezler tarafından bile görülüyor ama onların kar çıkarı doğru yola girmelerinin önünde engeldir. Sol güçlerin de bu yola nasıl gireceği belirsizliklerle dolu, bir ortaklık sağlanamıyor. O nedenle zirvenin ana teması olan küreselleşmenin yarattığı gelir dağılım bozukluğuna bir öneri getirilememiştir. O nedenle göçmen sorunu gündem bile yapılmamıştır.  Dünyamızın karşı karşıya olduğu kutuplaşma ve kapitalizmin çözümsüzlüğü  emekçi sınıfların kendi bilek güçleri ile kurulacak bir düzenle gerçekleşecektir. Böyle bir düzenin kurulacağı sancılı günlere doğru kayıyoruz.