Çaresizliğin Yarattığı Komiklikler – Ayşe Tansever
Aç kalıyor, açık kalıyor ama direniyorlar. Ülkedeki sosyalizmi eleştiren dünya soluna inat direniyorlar. Kendilerine burun kıvıran sola bir örnek oluyorlar.
Koskoca bir dünya devi ve karşısında zengin ama zenginliğini ambargolar altında değerlendiremeyen; toprak ve nüfus olarak küçücük bir ülke yıllardır ayakta duruyor. Bu küresel dev, kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor. Dev çıldırmış gibi, ne yapacağını şaşırmış; çaresizlik içinde kıvranıyor. Yanlış üzerine yanlış yapıyor ve muradına erişmek, ülkeyi esir almak için komik durumlara düşüyor.
Adı sanı duyulmamış Guaido diye bir adamın arkasına geçiyor, ona yemin ettirip devlet başkanı ilan ettiriyor. Yandaşı ülkelere bu adamın başkanlığını kabul ettiriyor. Ama ülkesinde halkın çoğu onun adını bile ilk kez duymuş. Başkan olarak hiç tanınmıyor. Öyle sap gibi duruyor. Arkasında bir avuç Bolivar burjuvazisi olan bir devlet başkanı komik değil mi?
Ve asıl seçilmiş devlet başkanı Maduro böyle bir adamı yok sayıp kendi işine devam ediyor. O koca dev ABD’nin oyununa gelmiyor. Onu tutuklatmıyor. Bırakıyor ne yaparsa, yapabilirse yapsın diyor. Elinde dünyanın en korkunç silahları, maddi olanakları olan ABD de bir şey yapamıyor. “Bütün opsiyonlar masada” deyip askeri müdahale tehdidi yapıp duruyor. Ne biçim dünya jandarması ise! Komik. Zavallı diyelim mi?
Gene bu ABD adındaki dev ülke tüm uluslararası yasaları çiğneyip bu kendi halindeki ülke üzerinde her türden terörü estiriyor. Ambargolar koyuyor. Petrolünü satmasını engelliyor. Gelir musluklarını kesiyor. Hatta daha ileri gidip ülkenin rafinerisini çalıyor. Satın alınıp parası ödenmiş ilaç ve yiyeceklerin ülkeye girmesini engelliyor. Altınlarını verdirtmiyor. Demokrasi savunuculuğu yapan bu dev ülke tüm savunduğu hukukları çiğnemeyi göze alıyor. Liderliğini yapmaya soyunduğu Batı dünyası ses çıkartmıyor. Teröre savaş açtığını söyleyen bu ülke en büyük terörist oluyor. Kendi değerlerini çiğneyen ABD’nin ve Batı demokrasilerinin bir inandırıcılığı kaldı mı?
Oysa dize getirmeye çalıştıkları küçücük ülke halkı ise sosyalizm, 21. yüzyıl sosyalizmi diyerek demokrasi, barış, eşitlik, kardeşlik gibi ilkelere sıkı sıkıya sarılmış duruyor. Komik değil mi? Traji komedi içinde yüzüyor dünyamız.
Dev ülke dayatmasında inat ediyor. Guaido adındaki bu adamın yanına 2014 yılında iktidar devirmek için terör planlayıp 43 kişinin ölümüne yol açmaktan 14 yıl hüküm giymiş bir parti lideri Lopez’i takıyor ve darbe girişimi yaptırıyor. Ama ne darbe! Komedilerin komedisi. Darbe dediğin ya ordu gider o ülkenin devlet başkanını, hükümetini devirir ya da halklar ayaklanır ve başkanı kuşatır istifaya zorlar. Yok, öyle bir şey yapamıyorlar. Komedi bir darbe. Başkent Caracas’ın zengin bir mahallesine giden ana cadde üzerindeki askeri hava üssünün önünde halkı “özgürlük operasyonunun son safhasını tamamlamaya” çağırıyorlar. Üssün kapısını anca kırıyorlar ki içeriden göz yaşartıcı bomba atılıyor. Biraz çatışma oluyor. Arkalarına aldıkları bir avuç askerin %80’i kandırıldıklarını anlıyorlar ve Brezilya Konsolosluğu’na iltica ediyorlar. Kentin zengin yerlerinde sokakta ateş yakma gibi protestosları Maduro yanlı güçler dağıtıyorlar. İki kişi ölüyor. İşte darbe de bu. Arkalarındaki koca ABD olan kuklaların darbe gücü işte bu kadar. Ne biçim darbe? Komik değil mi?
Bir de bu devin elinde dünya basını var. Yalan dolanla darbe girişimini süslüyorlar. Yok, Maduro’nun özel korumaları, ordu komutanı vs. karşı saflara geçmiş ve Maduro Küba’ya kaçmak için uçağa biniyormuş ki Rusya vazgeçirmiş. Maduro sadece Guaido arkasına geçen bir avuç askerle ilgili olarak SEBİN (gizli servis) şefini yerinden aldı. Darbe girişimi sonrası olağan üstü hal bile ilan edilmiyor. Barış içinde 1 Mayıs kutlamaları yapılıyor. Tutuklama yok. Maduro arkasında tüm Bolivar ordu ve iktidar yetkilileri ile halka sesleniyor. ABD ve kuklası Guaido için yine başarısızlık. Dev gene komik, acınası durumda.
Ve bu darbeyi 1 Mayıs İşçi Bayramı’na denk getirecek şekilde planlıyorlar. Gauido 1 Mayıs günü işçileri işlerini boykot etmeye çağırıyor. Başkanlık yemini sırasında onlara tüm kamu mallarını özelleştirme sözü vermiş bir adam bu. İşçi hakları, bayramı kim, Gauido kim? Ona mı kalmış İşçi Bayramı’nı kutlamak ve halkı arkasına almak. Dünya emekçi halklarının haklarını gasp etmeyi bayraklaştırmış bir ülkenin bu günü seçmesi zavallılık göstergesi değil mi?
Ülkeyi kuzeyde Kolombiya, güneyde Brezilya vb. gerici iktidarları ile kuşatmışlar. Kolombiya’dan sürekli provokasyonlar yapılıyor insancıl yardım diye. Maduro, Kolombiya’daki ELN ve yerli halkları el altından destekliyor diye yalanlar söyleyip saldırma bahanesi yaratmaya çalışıyorlar. ABD silahlarını buraya yığmış ve saldırmaya gerekçe arıyor. Maduro iktidarı ise bu konuda hiç yaş tahtaya basmıyor ve provokasyona gelmiyor. Halklara karşı sakin barışçıl davranıyor. Kendi yandaşlarını bile sükunete, öfkelerini dizginlemeye çağrıyor. Her Venezuelalının görüşüne saygı esas alınmıştır.
Böylece Venezuela bir Afganistan, bir Suriye, bir kuzey Afrika ülkesi olmaya karşı başarılı bir şekilde direniyor. ABD bu provokasyonlardaki başarısızlığı karşısında tek seçenek olarak direkt askeri saldırıya geçmeyi düşünüyor ama karşısına Rusya, Çin çıkıyor. Onları da şimdilik göze alamıyor. ABD’nin gücü ancak Küba’yı işe karıştırıp ona ambargo koymaya yetiyor. İran, Kuzey Kore ve belki de şimdi biz bu ambargo modasından nasiplenebiliriz. Ama bu yenilgiler döneminde ambargoların da suyu çıktı. Korkutuculuğu yaptırım gücü kalmadı. O da bir komiklik haline geldi. Herkes bir yolunu bulup ambargoyu çiğniyor.
Ama bu direnişin dıştan görünen komikliğinin altında ise kocaman bir trajedi yaşanıyor. Geçimini sırf petrol gelirlerine bağlattıkları bu ülke halkları yokluk çekiyor. Petrol üretimi yalnız bu yıl %39 düşmüş durumda. Dünyanın bilinen en zengin petrol ülkesi bizzat bu petrol uğruna açlığa mahkum ediliyor. Maduro son yılda ülkenin 50 milyar dolarının çalındığını açıkladı. Yetersiz beslenme, kalp, şeker hastalıkları ve HIV’den 2017 yılından beri ölenlerin sayısı 40 bini bulmuş. Elektrik santrallerine yapılan saldırılarda karanlıkta kalmak, akarsuların kesilmesi de cabası. Yedek parçasızlık, petrol üretimini ve sanayiyi aksatıyor. Var olan üretim durma noktasına gelmiş durumda. Halklar büyük acılar çekiyorlar.
Ama direniyorlar. ABD emperyalistlerinin tüm kötü niyetli girişimlerini boşa çıkartıyorlar. Maskesini düşürüyorlar. Onu rezil ediyorlar. Latin Amerika’da dirençleri ile örnek, ışıl ışıl duruyorlar. Chavez’in onları soktuğu 21. yüzyıl sosyalizmine bağlılıklarını gösteriyorlar. Bu inanç ile ABD’nin teknik, maddi, askeri gücüne meydan okuyorlar. Aç kalıyor, açık kalıyor ama direniyorlar. Ülkedeki sosyalizmi eleştiren dünya soluna inat direniyorlar. Kendilerine burun kıvıran sola bir örnek oluyorlar. Yapılan yanlışlıklar yok mu? Var. Çok var. Kim ne derse desin, yanlışları doğruları ile devrim Venezuela halklarında kök salmıştır ve canlı durmaktadır. Ufukta baharın filizleri kendini gösteriyor. Biz de şu ülkedeki ağaçlardan fide alabilsek ne güzel olurdu.