Bugün Değilse Ne Zaman?
Bütün toplumun üzerindeki tecrit, ancak birlikte hareket edilerek kırılabilir. Kaygılı, “amalı, fakatlı” duruşlar, dar siyasal cepheden bakan yaklaşımla zamansız eleştiriler hepimize kaybettirecektir.
Sevgili Leyla Güven 100 gündür açlık grevinde. Eyleminin somut hedefini, “Tecrit kalksın, Sayın Öcalan avukatları ile bir an önce görüşsün” şeklinde ifade ediyor. Kürt sorununda demokratik ve siyasal çözüm yolunun açılmasını, müzakerelere geri dönülmesini istiyor. Açlık grevi boyunca, eylemini barış ve adalet çağrısıyla yaptığını, çözümden yana olduğunu, Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik çabası olduğunu defalarca ilan etti Leyla Güven.
Bugün Leyla Güven şahsında ortaya koyulan irade aslında Kürt halkının adaletsizliğe, hukuksuzluğa, tecride ve zulmün binbir türüne karşı direnişidir. Her gün kurumsallaşmasını geliştirme yolunda adımlar atan faşizmi zayıflatabilmenin politikalarını oluşturma çabasıdır. Onun başlattığı açlık grevi cezaevinde bulunan yüzlerce tutsaktan karşılık buldu. Her gün sayısı artıyor açlık grevine başlayanların. Tüm baskı ve teslim alma girişimlerine karşı “direniş cephesi” olma tarihsel rolünü oynayan cezaevleri, geçmişte olduğu gibi bugün de toplumsal mücadeleyi yukarıya taşıma anlamında misyonunu yerine getirmektedir.
Leyla Güven’in bedenini kararlıca ortaya koyarak 100 gündür direnmesi çok önemli ve anlamlıdır. Son derece haklı bir talep olan tecridin kaldırılması için girdiği açlık grevinin 100. gününde, barıştan yana olan sesinin her yerde duyurulması gereklidir. Tecridin kaldırılmasına yönelik her kazanım, hayatın her alanında demokrasi güçlerine yapılan tecridin de kırılmasına hizmet edecektir.
Cezaevinde bulunan HDP eski Milletvekili Selma Irmak da tecridin kaldırılması talebiyle 32 gündür açlık grevinde. Yeni Yaşam Gazetesi’ne verdiği özel röportajında yaptığı dayanışma çağrısını da buradan iletmek istiyoruz: “Bugün iradesi, varlığı, zulüm ve tecrit altındaki bir halkın zor günüdür. Bugün her dostumuzu, yoldaşımızı, kardeşimizi yanımızda, omuz başımızda görmek istiyoruz. Bugün değilse ne zaman?”
Siyaset kurumlarımız, insan hakları örgütleri açlık grevi eylemini uluslararası boyuta daha fazla taşımalı ve görünür kılmalıdır. Türkiye’de sol ve sosyalist çevrelerin, dostların, kadın kurumlarının desteği çok önemlidir. Bütün toplumun üzerindeki tecrit, ancak birlikte hareket edilerek kırılabilir. Kaygılı, “amalı, fakatlı” duruşlar, dar siyasal cepheden bakan yaklaşımla zamansız eleştiriler hepimize kaybettirecektir.
Bugün kadınların öncülüğünde başlayan bir direniş süreci var. Ve iradesi, varlığı zulüm ve tecrit altındaki bir halkın zor günüdür. Bugün her dostumuzu, yoldaşımızı, kardeşimizi yanımızda, omuz başımızda görmek istiyoruz. Bugün değilse ne zaman? Açlık grevi direnişinin en büyük destekçileri, dinamik gücü hiç kuşkusuz kadınlardır, gençlerdir. Kadınların, gençlerin desteklediği, sahiplendiği bir süreç mutlaka başarıya ulaşacaktır!