Anadilde Sağlık Hizmeti Hakkı Meclis Gündeminde

17 dilde hizmet veren bir hastanenin, üstelik de Kürtçe tercüman olduğu belirtildiği halde dil kartında Kürtçe’nin bulunmaması; Kürtçe’nin, Semra Güzel’in de ifadesiyle, “bakanlık tarafından sakıncalı görüldüğünün” çok bariz bir örneği değil midir?

Türkiye’de anadil denildiği zaman akla ilk olarak “anadilde eğitim hakkı” geliyor. Oysa anadilinde sağlık hizmeti alabilme hakkı, yaşam hakkıyla da bütünleşmiş bir şekilde eğitim hakkı kadar büyük bir önem arz ediyor. Dün Selahattin Demirtaş da savunmasında anadilde eğitim hakkıyla ilgili “Kızlarım Kürtçe konuşamıyor. Sizin çocuklarınız kendi anadillerinde eğitim yapabiliyor, benimkiler yapamıyor. Siz de aynı vergiyi veriyorsunuz ben de. Çocuklarım Türkçe bilsin, çok iyi bilsin. Türkçe ortak resmi dildir. Ama anadillerini de öğrensinler. Haklarıdır.” demişti.

Türkçe bilmeyen veya anadili Türkçe olmayanlar sağlık hizmetlerinden faydalanabilme konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Burada da en büyük kesimi Kürtler, özellikle Kürt kadınlar oluşturuyor.

Hastalıkların teşhis ve tedavisinde, hastanın şikayetlerini hakim olduğu bir dilde tam ve doğru ifade etmesi gerekmekte. Ancak Türkiye’de, Türkçe bilmeyenlerin sırf bu yüzden hastanelere gitmediği de bilinen gerçekler arasında.

HDP Diyarbakır milletvekili Semra Güzel, Elazığ’daki bir hastane özelinde bu konuyu meclis gündemine taşıyacak bir soru önergesi verdi. Güzel, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından cevaplandırılmasını istediği soru önergesinde hastanelerin ve bütün sağlık kuruluşlarının çok dilli bir şekilde sağlık hizmeti sunması gerektiğini ve bunun devletin karşılaması gereken temel ihtiyaçlardan biri olduğunu söyledi.

Güzel, Elazığ’daki bir hastanede yaşananları şöyle özetledi:

“Elazığ Medical Park Hastanesi’nde Türkçe bilmeyen hastalar için 17 ayrı dilde dil kartları oluşturulmuştur. Fakat Türkiye’de ve Elazığ’da en çok konuşulan dillerden olan Kürtçe, hastahanenin sunduğu hizmetler arasında yer almamaktadır. Hastahane yönetimi bu uygulamanın Sağlık Bakanlığı’nın yönlendirilmesi ile yapıldığını beyan etmiştir. Hastahanede Kürtçe tercümanlar olduğunu fakat hastahanenin hizmet verdiği diller listesinde resmi olarak Kürtçe’nin bulunmadığı basına yansımıştır.”

17 dilde hizmet veren bir hastanenin, üstelik de Kürtçe tercüman olduğu belirtildiği halde dil kartında Kürtçe’nin bulunmaması; Kürtçe’nin, Semra Güzel’in de ifadesiyle, “bakanlık tarafından sakıncalı görüldüğünün” çok bariz bir örneği değil midir?