İSİG: Kod 29 ve Ücretsiz İzne Karşı Birleşelim!

Haber-Foto: Sezgin Kartal

Kod 29’la işten çıkarmalara ve ücretsiz izin dayatmasına karşı İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) basın toplantısı düzenledi.

Disk Dev Turizm İş Sendikası Marmara Bölge Şubesi’nde gerçekleşen açıklamada çarkların döndürülmesi için işyerlerinde tedbirler alınmadan işçilerin ölesiye çalıştırıldığına dikkat çekildi.

Turgay Özdemir

İSİG Meclisi adına konuşan DİSK Dev Turizm İş Sendikası Marmara Şube Başkanı Turgay Özdemir, işçilerin çalışırken hastalandığını ve yüzlerce işçinin korana virüs nedeniyle yaşamını yitirdiğini ifade ederken çalışanların zorla ücretsiz izine çıkarıldığını, 2020 yılında aylık 1168 Lira, 2021 yılında 1420 net ücret İşsizlik Fonu’ndan ödenerek açlığa sefalete mahkum edildiğini söyledi.

Kod 29’la İşten Çıkarılanlara Çağrı

İşçi sınıfına saldırıların tekil olmadığının altını çizen Özdemir, “Kod-29 kaldırılsın!” şiarını yükseltirken diğer yandan da Kod-29’a karşı direnen tüm direnişlerin koordinasyonunu sağlamalıyız, işçi sınıfının bütününe bu saldırının tekil olmadığını anlatabilmeliyiz ve ortak-birleşik bir mücadeleyi örebilmeliyiz.” dedi.

Açılış konuşmasını yapan İnşaat İş Sendikası Genel Sekreteri Yunus Özgür “Pandeminin birinci yılını geride bıraktık. Tüm dünyada olduğu gibi bizde de işveren cephesinin emekçilere saldırıları çıtasını yükselttiği bir yıl oldu. Türkiye cephesinde özellikle kod 29 ve işsizlik had saflara ulaştı. İSİG Meclisi olarak tüm bu saldırılara karşı set olmak için yola çıktık. Bugün bizimle birlikte olan direnişteki işçilere söz vererek toplantıya başlamak istiyoruz.” dedi.

Direnişteki işçilerin konuşmalarından satır başları şöyle:

Ümit Gürler (Migros Direnişçisi): Kod 29’la işten atılmadan önce Kocaeli Valisi ile bir görüşme yaptık. Kod 29’un da içinde olduğu taleplerimizi ilettik. Vali kod 29’la işten atılan olmadığını ifade etti. Bizde patronun sıkıştığında bu kodu kullanabileceğini ve bunun kaldırılmasını istedik. Vali o gün bizden sonra patronla görüşeceğini söyledi ve o günden bir buçuk ay sonra kod 29’dan işten atıldık.

Ümit Gürler

Dilbent Türker (Sinbo Direnişçisi): direnişimizin 50. günündeyiz. Biz kötü çalışma koşullarına karşı sendikalaşmaya başlamıştık. İki arkadaşımızı iş cinayetine kurban verdik.  Birçok arkadaşımız sendikaya üye olduğu için işten atıldı. Pandemi geldiğinde 700 kişinin çalıştığı fabrikada hiçbir önlem alınmıyordu. Temizlik personeli dahi yoktu. Bu nedenle de sendikal faaliyetimizi hızlandırmıştık. Bu seferde 6 sendika üyesini ücretsiz izne çıkardı. Ücretsiz izni kabul etmeyerek hukuki süreç başlattık. Ücretsiz iznin ikinci ayı bittiğinde işveren iki ay daha uzatma kararı aldı. Bizde fabrika önüne direniş çadırı kurduk ve 30. Günde ücretsiz izni Sinbo patronunun kötüye kullandığı çalışma bakanlığı tarafından tespit edildi ve işbaşı yaptık. İşveren hiçbir yaptırımla karşılaşmadığı için beni kod 29’la işten attı. Ve bende direnişe başladım. İşverenler ücretsiz izin ve kod 29 gibi yasalarla işçilerin sigorta, tazminat, güvenceli çalışma hakkını, emeklilik hakkını ve geleceğini elinden almış oluyorlar. İktidarında koruduğu işverenlerin saldırılarına karşı birlikte hareket etmek, birlikte mücadele etmek gerektiğine inanıyoruz.

Burhan Tan (PTT-Sen Genel Sekreteri): Direnişimizin bugün itibariyle 78. gününe geldik. Biz sendikamızı PTT içinde bir usulsüzlük, haksızlık, adaletsizlik olduğu için, paralar taşeronlara değil işçilere gitsin diye kurduk.  PTT para kaynakları kesilmesin diye sendikamıza üye işçileri işten çıkardı.  Bizde İzmir ve Sirkeci başmüdürlük önünde eylemlerimizi sürdürüyoruz. İşçiler pandemiden öncede pandemide de eziliyor. Sorunlarımız aynı, birlikte mücadele ve dayanışma içinde olmalıyız.

Burhan Tan

Mesut Toprak (Kod 29’la İşten Atılan TurAssist İşçisi): yaklaşık iki buçuk yıl çalıştığım firmadan bütün haklarım gasp edilerek işten çıkarıldım. Yeni aydır kod 29’a karşı mücadele veriyorum. Benim kod 29’a maruz kalmamdaki sebep uygunsuz çalışma koşullarına itiraz etmemdir. İşten çıkarma yasak olmasına rağmen ücretsiz izin ve kod 29 patronların eline altın tepside sunulmuştu. Anti emek yasası kod 29’a karşı yeni aydır hayalini kurduğum birlikte mücadelenin adımı olarak görüyorum bugün yan yana gelişimizi.

Seçil Arı (SML Direnişçisi): keyfi işten atmalara, hukuksuzluğa, kötü çalışma koşullarına karşı 41 gündür fabrika önünde direniyoruz. Biz SML yönetimi tarafından haksız şekilde işten çıkarıldık. Çıkarılırken de işverenin “devlete vereceğimiz cezayı size verelim, kendi isteğinizle işten çıkın” teklifini kabul etmedik. Biz de diğer direnişler gibi işçilerin sesi olmaya, hak kayıplarının önüne geçmeye çalışıyoruz.

Seçil Arı

Rıfat Codura (Birleşik Metal-İş Sendikası): 5 yıldır Baldur’da sürdürdüğümüz örgütlenme sonucunda bugün 90’a yakın arkadaşımızla grevdeyiz. Greve çıkmadan önce üç arkadaşımız kod 29’la işten çıkarıldı. İşveren grevi kırmak için içeri işçi sokmak istedi. Şuan fabrikada üretim yok, bütün işçi arkadaşlarımız fabrika önünde direniyor. Kod 29 ve işçilere dönük saldırılara karşı birlikte mücadele etmek durumundayız.

Açıklamaya DİSK Dev-Turizm İş Sendikası Marmara Şubesi, DİSK Enerji-Sen, DİSK Basın-İş, İnşaat-İş, DİSK Birleşik Metal İş, DİSK Dev Yapı-İş, DİSK Limter-İş, Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi, Dev Tekstil, DGD-Sen, PTT-Sen, TOMİS, İTK, Emeğin Gücü ve Kafe Bar Çalışanları Dayanışması katıldı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

İşçi Sınıfına Yönelik Saldırılara ve Kod-29’a Karşı Örgütlenme ve Direnişi Büyütelim!

Salgın sürecinin birinci yılı sona erdi. Bu süreçte çarkların döndürülmesi için işyerlerinde tedbirler alınmadı ve işçiler ölesiye çalıştırıldı. Binlerce işçi arkadaşımız hastalandı, yüzlerce işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. Diğer yandan işçi sınıfı birçok saldırıyla karşı karşıya kaldı. Bunlardan birisi de ‘ücretsiz izin’ uygulaması. Ücretsiz izin ile işçilere aylık 2020 yılında 1168 Lira ve 2021 yılında 1420 net ücret İşsizlik Fonu’ndan karşılanarak ödenmekte ve bir ay boyunca işçinin bu ücretle geçinmesi beklenmektedir. Yine bu uygulamayla işçilerin kıdem, ihbar tazminatı hakları dondurulmakta ve SGK emeklilik primleri ödenmeyerek daha geç emekli olmaları da dayatılmaktadır. İşten çıkarmaların yasak olduğu salgın sürecinde milyonlarca işçi patronlar tarafından ‘ekonomik koşullar’ gerekçe gösterilerek ücretsiz izne çıkarıldı. Oysa asıl amaç işçi sınıfının her türlü itirazını engellemeye ve sendikalaşmanın önüne geçilmesine dayalı sermaye politikalarının uygulanmasıdır.

Ücretsiz izin uygulamasını takip eden diğer saldırı ise işten atmalardır. Salgın sürecinde sözde işten atmaların yasaklandığı açıklamalarıyla tazminatsız işten atmaların önü açıldı. İş Kanunu’nun 25/2 Maddesi kapsamında işten çıkarmanın “yasal” olması ile birçok işçi çıkış kodu 29 olarak işaretlenerek, haksız-hukuksuz bir şekilde tazminatsız olarak işten çıkartıldı. Yani bu süreçte Madde 25/2’de sıralanan “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” işten çıkarma yasağı kapsamının dışında tutuldu. Böylece bir yandan işten atmalar yasaklandı denirken diğer yandan tazminatsız işten çıkarmaların önü açıldı. Bir yıllık salgın döneminde Kod-29 ile işten atılan işçi sayısı yüzde 70 artarken süren işe iade davalarının yüzde 80’i de Kod-29 kaynaklı.

Eğer patronlar geçici madde ile tanınan istisnalar dışında işçi çıkartırsa da bunun bir cezası var: “Çıkarttığı her işçi için, işten çıkarttığı tarihte geçerli olan aylık brüt asgari ücret tutarında idari para cezası ödeyecektir.” Yani 2020 yılı için 2943 Lira olan ceza, asgari ücrete gelen zam ile 3557 Lira olmuştur. Caydırıcılığı olmayan trajikomik bir durumdur bu. Nitekim bazı işyerlerinde direnişe çıkmadan evvel patronlar işçi arkadaşlarımıza “Gelin anlaşalım, tazminatınızın yanında devlete vermem gereken cezanın parasını da size vereyim” diyebiliyor.

Kod-29 ile işçi çıkartmada patronun beyanı yeterli, hiçbir ispat yükümlülüğü yok. İşçi dava açarsa, arabulucu sürecinin ardından 2-3 yıl süren mahkeme sürecinde işten çıkarmanın gerekçesi tartışma konusu olabiliyor. Zaten Madde 25/2 yoruma açık. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” içinde bulunan “işverenin güvenini kötüye kullanmak”, “doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar” ifadeleri keyfi işten atmaların önünün açılması anlamına geliyor.

Kod-29’dan atılan işçinin kıdem tazminatı gasp ediliyor, işsizlik maaşına da hak kazanamıyor. Ayrıca “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” nedeniyle işten atıldığı için fişleniyor ve iş bulması imkansız hale getiriliyor. Oysa bu dönemde sadece salgında ölümüne çalıştırma koşullarına karşı çıkan, haklarını isteyen ve bu yüzden sendikalaşan işçiler Kod-29 nedeniyle işten atıldı. Yani Kod-29 bir sermaye keyfiyetidir ve temel olarak işçilerin haklarının baskı altına alınması ve örgütlenmesinin engellenmesinin bir ifadesidir. İşçiler bir yanda ölümüne çalıştırma diğer yanda işsizlik-açlık cenderesine alınırken, Kod-29 da bu baskının temel aracı haline gelmiştir.

Bugün iktidarın salgın yönetimi adı altında işçi sınıfına karşı saldırıları sürerken itirazlar, örgütlenmeler ve direnişler de filizleniyor. Migros Depo, Sinbo, Baldur, Ekmekçioğlu, PTT, TÜVTÜRK, Yasin Kaplan Halı ve Güven Boya, Kaynak İplik, Döhler, Oral Ambalaj, Termokar, Mapfre Sigorta Tur Assist, İzmir Büyüykşehir Belediyesi ve birçok işyerinde işçilerin hak aramasına, sendikalaşma saldırısına karşı Kod-29 saldırısı devreye sokuldu. Ancak direnişler kararlılıkla sürüyor. (Ayrıca işten atılmalara karşı veya haklarını almak için direnen Cargill, Uzel, SML Etiket, CPS Otomotiv Tekstil işçilerini de buradan selamlıyoruz.)

Bizler bu noktada “Kod-29 kaldırılsın!” şiarını yükseltirken diğer yandan da Kod-29’a karşı direnen tüm direnişlerin koordinasyonunu sağlamalıyız, işçi sınıfının bütününe bu saldırının tekil olmadığını anlatabilmeliyiz ve ortak-birleşik bir mücadeleyi örebilmeliyiz.

Unutmayalım, patronlar hak-hukuk dinlememektedir. Sendika düşmanlığı yapılırken keyfi işten atmalarla gözdağı verilmektedir. İktidar ise nerede bir işçi direnişi varsa orada Valilik kararları veya Hıfzıssıhha Kanunu’na dayanarak yasaklar getiriyor. İşte tam da bu noktada salt mahkeme süreçlerine bel bağlamayan ve oyalanmayan bir anlayışa ihtiyaç vardır. Bu saldırılara karşı bizlerin tek bir cevabı var: Direniş ve Dayanışma Yaşatır! Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!