Doktor Hikmet Kıvılcımlı, “21. yüzyıl sosyalizmi ışığında“ mezarı başında anıldı
Türkiye sosyalist hareketinin teorik ve pratik önderlerinden Dr. Hikmet Kıvılcımlı, ölümünün 54’üncü yıldönümünde Topkapı’da bulunan mezarı başında anıldı.

Türkiye devrimci tarihine yaptığı katkılarıyla önemli bir yere sahip olan, teorik ve pratik önder Hikmet Kıvılcımlı, ölümünün 54’üncü yıl dönümünde Topkapı’da bulunan mezarı başında anıldı. Anmaya Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), SODAP Sözcü ve DEM Parti milletvekili Kezban Konukçu, DEM Parti İstanbul Eşbaşkanı Çınar Altan, Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkan Yardımcısı Nehir Sevim katıldı.
Anmada “21. yüzyıl sosyalizmi ışığında Kıvılcımlı’yı anmak“ pankartı açıldı ve aynı şiarın yer aldığı dövizler taşındı. Anma öncesindeki saygı duruşunun ardından sık sık“Direniş sürecek zafere kadar, yıkılıp gidecek faşist iktidar!”, “Kıvılcımlı öncümüz, yaşatıyor gücümüz“, “Selam olsun öndere, Doktor Hikmet’e“ sloganları atıldı.
“22.5 yılını cezaevinde geçirdi, her girişinde teori, her çıkışında mücadele vardı”
Anmada ilk olarak söz alan SODAP Sözcüsü ve DEM Parti milletvekili Kezban Konukçu, Kıvılcımlı’nın Türkiye sosyalist hareketi içinde özgün bir yere sahip olduğunu vurgulayarak vurguladı. Kürt sorununa yaklaşımına, teorik derinliğine ve Marksizme bağlılığına da dikkat çeken Konukçu şunları söyledi:
”Kıvılcımlı, bu coğrafyanın en eski sosyalistlerinden olma özelliğiyle Türkiye’deki devrim mücadelesinde çok önemli bir yerde durmaktadır. Döneminin çok farklı koşullarında bu coğrafyada komünizmi örgütlemeye çalışmış bir devrimciydi. Türkiyeli devrimcilerin 1920’ler ile 1930’ların politik ortamında en önemli sorun, teorik ve ideolojik olarak yolunu bulma sorunu olmuştur. Kıvılcımlı’nın cezaevinde yazdığı Yol Etüdleri, TKP’nin on yılını değerlendirdiği bir iç metin olarak Türkiye devriminin stratejisini oluşturmuş, sınıfların konumunu izlemiştir. Dönemin komünistlerinden ayrışarak aydınlanmacı-Kemalist yaklaşımla hesaplaşmış ve küçük burjuva devrimcilerine karşı proleterya sosyalizmini inşa etme adına sınıfların yaklaşımını bu etütte incelemiştir.
İhtiyat Kuvvet eserinde Kürt sorununu yazması, sömürgecilik tespitini o dönemde yapması önemlidir. 1960’lı yıllarda açığa çıkan gençlik hareketleriyle, “ikinci dönem” olarak adlandırdığımız dönemde ciddi strateji tartışmaları yaşanmıştır. Bu bağlamda İbrahim Kaypakkaya örnek verilir. Kaypakkaya’nın tespitleri ilhak aşamasında kalmıştır; ancak Kıvılcımlı ulusların kaderini tayin hakkı ilkesinin Kürt halkı için uygulanması gerektiğini ifade etmiştir.
Şu anda birlikte mücadele zeminimiz olan DEM Parti’de bulunmamız da Kıvılcımlı’nın Kürt halkıyla Türkiyeli emekçilerin ortak mücadelesi gerekliliği üzerinedir. Kıvılcımlı’nın en önemli özelliklerinden biri, coğrafyanın özgüllüklerine önem vermesi, ezbere stratejilere karşı mesafeli olmasıdır. Bunu yaparken de, Tarih Tezi’nde gördüğümüz üzere, ciddi bir teorik derinlik ortaya koymuştur.
Teorik sorunlara yaklaşırken Marksizmin düşünce yönteminden kopmamış, ancak bakış açısı da geniş olmuştur. Bugün de Marksizmin, sosyalizm sorunlarına bakarken bize ilham olması gerekiyor. Doktor’un politik yaklaşımları da son derece önemlidir. Hayatının, aralıklarla da olsa, 22.5 yılını cezaevinde geçirmiştir. Her içeriye girdiğinde mutlaka derin teorik çalışmalar yapmış, her dışarı çıktığında da dönemin koşulları neyi gerektiriyorsa pratikte taktikler atmıştır. Her birinin bedelini de yine cezaevine girerek ödemiştir.
Düşünce ve davranışın birbirinden ayrılmaz olduğu yaklaşımıyla düşünceyi de özgürleştirmiştir. Kıvılcımlı’nın mirası bize hangi açılardan ışık tutuyor? Bu coğrafyada kalıcı bir demokrasi olacaksa, mutlaka Kürt halkıyla Türkiye halklarının birlikte mücadelesiyle olacaktır.
Ülkemizde neoliberal krizin sonuçlarını emekçiler çok ağır biçimde yaşıyor. Ücretli emeğin yüzde 50’si, neredeyse açlık sınırının altında olan asgari ücrete mahkûm edilmiş durumda ve bu neoliberal politikalara karşı güçlü bir sınıf örgütlenmesi yok. İşte biz yine Doktor’un proleterya sosyalizmi yaklaşımıyla günümüzde çok büyük çaba harcamak zorundayız.
Faşizmin kendisini kurumsallaştırmaya çalıştığı, geniş emekçi yığınlara örgütsüzlüğü dayattığı bu dönemde “örgütlenme, örgütlenme” diyoruz.”
”Kıvılcımlı’nın ortak mücadele vurgusu stratejik birliğimizin temelidir”
Konukçu’nun ardından söz alan DEM Parti İstanbul Eşbaşkanı Çınar Altan, anmanın “devrimci bir dert ve niyetle” yapıldığını, Kıvılcımlı’nın düşünsel mirasının 21. yüzyılda da önemini koruduğunu söyledi.
”Bu anmayı devrimci bir dert ve niyetle yapıyoruz. 21. yüzyılda, hem değişen küresel koşullarda hem de işçi sınıfının ve itiraz eden tüm toplumsal kesimlerin sosyalizme nasıl bağlanacağı sorusunu tartıştığımız günlerden geçiyoruz.
Böyle bir mercekten Kıvılcımlı’ya bakmak, anmanın kendisini çok dinamik kılıyor. Düşünceyi pratikle, teoriyi mücadeleyle, inancı da iradeyle buluşturmuş bir devrimci önderden bahsediyoruz. Aynı zamanda çok büyük bir örgütçüyü anıyoruz.
Devrim, bu toprakların özgün tarihsel dinamikleriyle buluştuğu oranda ancak başarıya ulaşabilecektir. Kıvılcımlı yaşamı boyunca bunun izini sürmüş, tarihselliğini araştırmış, incelemiş ve teorisini üretmiştir. Bugünü, 21. yüzyılı okuma bakımından çok büyük bir miras bırakmıştır.
Kıvılcımlı’nın Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle Türkiyeli işçilerin emek mücadelesine yaptığı vurgu, bizim DEM Parti olarak stratejik birlik anlayışımızın da temellerinden biridir. Bu toprakların anahtarı budur.
Bu özgünlüğü kavramak, maalesef sosyalizm mücadelesi içinde dinamik bir biçimde hayata geçirilen bir şey değildir. Kıvılcımlı’dan bahsederken yalnızca onun yoldaşlarının değil, bizlerin de sürekli beslendiğimiz bir kaynaktan bahsediyoruz.
Dünya genelinde “bir kadro nasıl olmalı” sorusuna odaklanan literatür maalesef zayıftır. Beylik niteliklerin ötesinde, devrimci kadro nasıl olmalı, örgütle nasıl buluşmalı, Leninist parti modeliyle birlikte bu toprakların özgünlüğü nasıl olmalı sorularına Kıvılcımlı’nın yaklaşımı hâlâ bugüne ders veren bir kaynaktır.
Değişen koşullar içinde kendi özgün dinamikleriyle bir mücadele ortaya çıkacak mı? Çok özlü bir sözü vardır: “Teori kılavuz, kadro motor, kitle güç.” Bu üçünü birleştirip sosyalizmi inşa etmeye yönelik bize koca bir miras bırakmıştır.
Bence yalnızca onun devamcıları için değil, bütün devrimciler için de kılavuzluk etmektedir. Bu yıl yapılacak tüm anma ve etkinliklerin, tartışmaların yeni bir yol arayışı ve birleşik mücadele içinde dinamik bir güce dönüşmesini diliyorum.”
”Kıvılcımlı, ömrünü bizlere buzu biraz daha kırılmış bir yol bırakarak tamamladı”
Son olarak söz olan EHP Genel Başkan Yardımcısı Nehir Sevim ise Kıvılcımlı’nın devrimci kararlılığını ve entelektüel mirasını vurguladı:
“Bu toprakların yetiştirdiği çok önemli bir devrimciyi anmak için toplandık. Kıvılcımlı, bütün ömrünü, aklını, fikrini, elini, emeğini devrim yoluna adamanın çok önemli bir örneğini bıraktı bize.
Kıvılcımlı, kendinden önce bu yola baş koyanların, buzu kıranların, bu yolu aydınlatanların deneyimlerinden faydalanmanın önemini vurgulamıştır. Kendisi de artık bu devrimcilerin arasındadır.
O, bir devrimcinin yaşayabileceği bütün zorlukları yaşadı; her şeyi denedi, yazdı, çizdi ve ömrünü bizlere buzu biraz daha kırılmış bir yol bırakarak tamamladı.
Biz de EHP olarak Kıvılcımlı’yı saygıyla anıyoruz.”
Konuşmaların ardından anmaya gelenler, Kıvılcımlı’nın mezarına karanfil bıraktı.