SODAP yeni kampanyasını duyurdu: “Yaşanacak Ücret Herkesin Hakkı”

Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), ‘Yaşanacak Ücret Herkesin Hakkı’ kampanyasını İstanbul’da düzenlediği bir basın açıklamasıyla duyurdu.
Elektrik Mühendisleri Odası’nda yapılan basın açıklamasına Dem Parti milletvekili Kezban Konukçu, yakın zamanda direnişlerini kazanımla sonuçlandıran Koç işçileri ile DİSK, BADİS ve İmece sendika temsilcileri katıldı.
Aynı zamanda SODAP sözcüsü olan Konukçu, ‘Yaşanacak Ücret Herkesin Hakkı’ deklarasyonunu paylaştı. Kampanya kapsamında ‘onurlu bir gelecek’ için bir araya gelme ve örgütlenme çağrısı yapılırken talepler de sıralandı.
Enflasyon oranı yüzde 10’un altına gerileyene kadar asgari ücretin yılda dört defa artırılması, asgari ücretli oranının yüzde 10’un altına düşürülmesi ve en düşük emekli maaşının asgari ücrete yükseltilmesi öne çıkan talepler oldu.Halkın harcamasından alınan dolaylı vergilerin azaltılması, kurumlar vergisinin artırılması ve gelir vergisi dilimlerinin yükseltilmesi istendi.
Öte yandan bakım ve yeniden üretim emeğinin kamusallaştırılmasıyla kadınların istihdamda daha fazla yer almasının sağlanması öne çıktı. Su, elektrik, doğal gaz, iletişim ve ulaşım gibi temel ihtiyaçların kotalar dahilinde ücretsiz sağlanması; sağlıklı ve ucuz gıdanın üretilmesi ve bunun desteklenmesi de talepler arasında.
SODAP basın açıklamasında tüm bunları sağlayabilecek kamusal kaynakların da, sınır ötesi operasyonlara ve silahlanmaya aktarılmasına da son verilmesi çağrısında bulundu:
“Onurlu barış için yürüttüğümüz mücadelemizi milyonlarca emekçinin insanca yaşanacak ücret ve tekeller için değil halk için ekonomi talepleriyle birleştirerek sermayenin oyunlarını bozalım! Hakkımız olanı, bizden çalınanları almak için birleşelim! Ekmek de istiyoruz barış da!”

Basın açıklamasının ardından ‘Serbest Kürsü’ kısmında söz alan İmece Ev İşçileri Sendikası üyesi Nuray Akkaya yaşadıkları süreci ve mücadelelerini anlattı: “Ev işçileri olarak Türkiye’de işçi statüsü bile alamamış işçileriz. Bunun için yıllardır ‘ILO C-189’u imzala diyerek hakkımızı talep ettik. Bütün işçiler gibi biz de sigortasız çalıştırıldığımız yıllar için geriye dönük primlerimizi, yıpranma payımızı, kayıplarımızı, 10 günden az-fazla ayrımı gözetmeksizin, yaş sınırı olmaksızın emeklilik hakkımızı talep ediyoruz. Yaşanacak ücret herkesin hakkı diyoruz, SODAP’ın kampanyasını destekliyoruz.”
Koç Hastanesi direnişinde yer alan Semra Küçet ise sağlık sektöründe çalışanların sorunlarını paylaştı: “Özel sektörde çalışan sağlık işçileri olarak bu sefalet ücretini kabul etmediğimizi buradan bir kez daha beyan etmek istiyoruz. Bize reva görülen ücret hiçbirimize yetmiyor. Bu konuda bizi desteklediğiniz için teşekkür ederiz. Daha önceki direnişimizde bize omuz vermiştiniz, sesimiz olup desteklerinizi eksik etmemiştiniz. Sağlık işçileri çok büyük mobinglere maruz kalıyor. Buna rağmen patronların doymak bilmeyen yüzleri, gözleri ve cüzdanlarıyla mağdur ediliyoruz. Çalıştığınız kurumlar o kadar çok oyunlar çeviriyor ki verdikleri asgari ücretten, yoldan, yemekten bile kısmanın yolunu arıyorlar. Yaşanacak ücret için, insan onuruna yaraşır bir ücret için sesimizi yükseltmeye devam edelim.”

Ardından söz alan DİSK Emekli-Sen Sendikası Şişli ve Beyoğlu Şube Başkanı Hasan Karakazan da emeklilerin mücadelesini anlattı: “Emekliler olarak insanca bir yaşam istiyoruz. Dilenci değil bu emekliler. Mahkum da değil. Avrupa’nın emeklisi geliyor Türkiye’de tatil yapıyor, biz niye yapamayalım? Ama maalesef biz bırak tatili, köyümüze bile gidemiyoruz. Bu duruma karşı direniyoruz, sokaktayız, hakkımızı alana dek sokakta kalmaya devam edeceğiz. Emekliler olarak sendika hakkımızı istiyoruz. DİSK Emekli-Sen’i üç dört kapattılar, biz yine açacağız, yılmayacağız. İnanın 12 Eylül darbesinde bile işçilere, emeklilere bu kadar darbe vurulmadı. Biz sessiz kalmaya devam edersek sıfır zam bile görürüz, bundan korkuyoruz. Buna karşı örgütlenmek zorundayız. Özellikle bu salondaki gençlere de sesleniyorum, emeklilere sahip çıkın, mücadelemize sahip çıkın, örgütlenelim. 16 milyon emekli var, bu hükümeti sallar, yok eder.”

Kapanış konuşmasını ise Bağımsız Direnişçi İşçileri Sendikası (BADİS) Genel Başkanı Metin Burak yaptı: “SODAP yine çok önemli ve çok zor, onurlu bir çalışmanın, mücadelenin altına elini koydu ve mücadelesini veriyor. Zor diyoruz, çünkü kapitalizme karşı bir mücadele. Onurlu diyoruz, çünkü dik durabilmenin yoludur yaşanacak ücreti talep etmek. Yaşanacak ücreti köleler değil, örgütlü işçiler ve emekliler alır. Biz örgütlü müyüz? Örgütlü olsaydık seçtiğimiz yöneticiler ve gazeteciler cezaevine atılmazdı, kayyumlar atanmazdı. Emekçilerin hak arama mücadelesinin silahı olan grev hakkı engellenmezdi. Üretimden ve tüketimden gelen gücümüzü kullanırdık. Ülkemizde ve bölgemizde emperyalist kapitalist sistemin sömürü politikaları ve düzeni devam ediyor olmazdı. Bu kötü gidişatı durdurmanın yolu örgütlenerek birlikte mücadele etmekten geçer. İnsan onuruna yaraşır ücret almak için halklar arası örgütlenme, barış ve dayanışma sağlanmalıdır.”
Yaşanacak Ücret Herkesin Hakkı kampanyasının basın açıklamasının tam metni:
YAŞANACAK ÜCRET İÇİN BİRLEŞELİM!
Asgari ücretin 22 bin lira olarak belirlenmesiyle milyonlarca emekçi açlığa mahkûm edilmiştir. Asgari ücret daha emekçilerin eline geçmeden 22 bin 131 TL olarak açıklanan açlık sınırının altında kalmıştır.
Emeklilerin GSMH’dan aldığı pay son 4-5 yıl içinde neredeyse yarıya düşmüştür. Yıllarca çalışıp üreten emekliler sefalete mahkûm edilmiştir.
Halkımız pahalılık ve yoksulluktan nefes alamaz haldedir.
Enflasyon kıyametini biz yaratmadık, bedelini ödediğimiz artık yeter, canımıza tak etti!
Patronların karlarını sınırlamayanlar emekçinin ücretine göz dikti. Enflasyon patronların karlarını değil emekçilerin alın terini öğütüyor.
Sermayenin, düzenin, rejimin gözünde hayatımızın hiçbir değeri yok. Her gün ardı sıra yaşanan felaketler bu gerçeği suratımıza bir şamar gibi vuruyor. Yıllarca savaş politikalarıyla emekçi halkları birbirine düşman etmeye çalışan egemenler; emeğimize, toprağımıza, canımıza kastediyor.
Bu düzen bizleri eşit vatandaş olarak görmüyor. Zenginlerin ve iktidar sahiplerinin düzeninde kolayca harcanabilecek bozuk paralar değerindeyiz.
Açlığımızı garantileyen asgari ücret zammından sonra yabancı sermayenin Türkiye’ye ilgisinin artması ne tür vampirlerle kuşatıldığımızı göstermiyor mu?
Bizler eşit vatandaş olmak istiyoruz. Bu ülkenin zenginliğini yaratanlar olarak bu kölece çalışma koşullarını, bu yoksulluğu, bu geleceksizliği hak etmiyoruz.
Kâğıt üstünde eşitlik değil, hayat karşısında eşitlik istiyoruz. Toplumsal kaynakların paylaşımında, kamusal hizmetlerden yararlanırken eşitlik istiyoruz. Bu ülkenin zenginliklerinin bir avuç zengine peşkeş çekilmesine rızamız yoktur.
Hak ettiğimiz onurlu geleceği talep ediyoruz. Bu ülkenin çalmayan, çırpmayan hakkıyla çalışan milyonlarca emeklisi neden sefalete mahkûm? Çocukları, gençleri mafyanın, çetelerin kucağına iten bu karanlığa boyun eğmemizi mi bekliyorlar?
Halk için insanca yaşanacak bir ülke yaratmak için örgütlü bir topluma, örgütlü bir işçi sınıfına ihtiyacımız var. Bu sömürü düzenine hepimiz öfkeliyiz. Ancak kendi köşemizde duyduğumuz öfkenin halkın acılarını sağaltmayacağını çok iyi biliyoruz. Onurlu bir gelecek için umutlarımız kadar öfkelerimizi de birleştirmek durumundayız.
Sandıktan sandığa hatırlanacak, manipüle edilecek kuru kalabalıklar değiliz. Kendi hayatımız üzerine sözü olan milyonlarız. Sefalete mahkûm değiliz diye haykıran milyonlarca yüreğin isyanıyız.
Patronların hırsızlığına, iktidarın zorbalığına, hayatlarımızı bozuk para gibi harcamasına dur demek, YAŞANACAK ÜCRET HERKESİN HAKKI demek için buluştuk.
Süründüren değil yaşanacak ücret herkesin hakkıdır. Asgari ücret ortalama ücret olamaz.
Onurlu bir gelecek için YAŞANACAK ÜCRET HERKESİN HAKKIDIR.
YAŞANACAK ÜCRET İÇİN BİRLEŞELİM!
Ortak taleplerimiz şunlardır:
- Enflasyon oranı %10’un altına inene kadar asgari ücret yılda 4 kez güncellenmelidir.
- En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesine çekilmelidir.
- Asgari ücretle çalışanların oranını %10’un altına indirecek Yoklukta değil Varlıkta Birleşme Planı ortaya konmalıdır.
- Kamusal kaynakları pahalı sınır ötesi operasyonlara ve silahlanmaya aktaran savaşçı politikalar terk edilmeli, onurlu barışın ardından toplumsal kaynaklar yoksulluğu ortadan kaldıracak ve eşit vatandaşlık için eşit paylaşımı hayata geçirecek bir planlı kalkınma seferberliğine dönüşmelidir.
- Kadınların sırtına yüklenen bakım ve yeniden üretim emeğinin kamusal yatırımlarla karşılanması sağlanarak kadınların istihdam içindeki oranlarının arttırılması sağlanmalıdır.
- Sağlıklı ve ucuz gıda üretiminin güvence altına alınmasını sağlamak için üretici kooperatiflerinin desteklenmesi sağlanmalı, temel gıda ürünlerinde fiyat kontrolleri uygulanmalı.
- Dolaylı vergiler azaltılmalı, gelir vergisi dilimlerinin yükseltilmeli, özellikle dev holdinglerden alınan kurumlar vergisi oranı arttırılmalıdır.
- Su, elektrik, doğal gaz, iletişim ve ulaşım kotalar dahilinde ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
Onurlu barış için yürüttüğümüz mücadelemizi milyonlarca emekçinin insanca yaşanacak ücret ve tekeller için değil halk için ekonomi talepleriyle birleştirerek sermayenin oyunlarını bozalım!
Hakkımız olanı, bizden çalınanları almak için birleşelim!
Ekmek de istiyoruz barış da!