Emevî Camisi’nde namaz
Mehmet Yılmazer yazdı: Haftalardır Bahçeli’nin sözlerindeki sırrı çözmeye çalışanlar çok açık bir cevap almış olmalılar. Ankara hiçbir şeyin henüz yerine oturmadığı, belki de uzun süre oturmayacağı şu günlerde Fırat’ın doğusunda amacına ulaşmak için koşulları sonuna kadar zorlamakta kararlı olduğunu hem söylemi hem de eylemiyle ortaya koyuyor.
![](https://www.karsimahalle.org/wp-content/uploads/2024/12/km-mehmetyilmazer-151224-1024x684.jpeg)
İbrahim Kalın’ın Emevî Camisi’nde kıldığı namazın sembolik bir anlamı var: “Kazandık!” O namazla zafer bütün dünyaya ilan edilmiş oluyor. Ankara’nın ne ölçüde kazandığı önümüzdeki süreçte daha aydınlık hâle gelecektir. Ayrıca bu “zafer”le ülkenin sosyal ve ekonomik olarak yıkılışın eşiğine geldiği ne ölçüde örtülebilecektir? Bu sorunun cevabının çok gecikmeyeceğini biliyoruz.
HTŞ ABD, İsrail ve Türkiye’nin desteği ile Şam’da iktidarı aldı. Ancak Suriye olarak elinde ne var? Tüm ordusu, ekonomisi ve sosyal yapısı imha edilmiş bir ülke! Irak ve Libya’nın yaşadıklarının benzerini Suriye de yaşayacaktır. Belki de daha beterini!
Bu depremin artçı dalgaları hemen yaşanmaya başlayacaktır. İsrail ve ABD silahtan arındırılmış bir Suriye istiyor. Yeni iktidar bunun dışına çıkmaya çalışırsa hemen cevabını alacaktır. ABD bölgede isyan bastırma operasyonlarının en önemlisi olan Suriye’nin yıkımıyla hedefinin önemli bir kısmına varmıştır. Şam’ın yeniden ayağa kalkmaması için her şeyi yapacaktır.
Arap dünyası İran korkusundan Abraham anlaşmasına razı olmak üzereydi. Şimdi İsrail’in bu kadar güçlenmesi karşısında ne yapacaktır? Ayrıca mevcut durumda Türkiye’nin de güçlenmesinden ne ölçüde memnundurlar? Bu sıkıntılı soruların cevabı için şimdiden fay hatları harekete geçmiştir.
Ankara ne istiyor? Bunu en açık seçik olarak Hakan Fidan açıkladı.
“Birinci aşamada bir an önce YPG-PKK içinde bulunan Suriyeli olmayan, uluslararası ‘terörist savaşçı’ statüsünde olan unsurların ülkeyi terk etmesi lazım. Türkiye’den, İran’dan, Irak’tan ve Avrupa’dan gelen PKK kadrolarının bugün itibarıyla ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. İkinci aşamada, YPG’nin bütün komuta kademesinin, Suriyeli olanların da ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Daha sonraki PKK’lı olmayan kadroların yeni yönetimle, anlayış birliği içinde silahlarını bırakarak, normal hayatlarına dönerek artık millî eşitlikçi, bütüncül Suriye içerisinde hayatlarına devam etmeleri gerekiyor. Onlara satılan rüya, kandırmacanın da kazasız belasız onlar açısından bitmesi gerekiyor.”
Açıklamasına “ya YPG kendini fesheder ya da feshedilir” diye başlayan Fidan devamında bu fesh işleminin aşamalarını anlatarak Ankara’nın konumunu net bir biçimde tanımlıyor. Saray bunun aksine söyleneceklere hiç tahammülü olmadığını, Salih Müslim’le görüşme yapan Nevşin Mengü’yü göz altına alarak gösterdi.
Bu açıklamayla haftalardır Bahçeli’nin sözlerindeki sırrı çözmeye çalışanlar çok açık bir cevap almış olmalılar. Ankara hiçbir şeyin henüz yerine oturmadığı, belki de uzun süre oturmayacağı şu günlerde Fırat’ın doğusunda amacına ulaşmak için koşulları sonuna kadar zorlamakta kararlı olduğunu hem söylemi hem de eylemiyle ortaya koyuyor.
Bu sahte zaferi sonuna kadar götürmek için Ankara, Suriye’de kendi savaşını hemen başlattı. Bu konuda ne kadar adım atabileceği hiç şüphesiz ABD’nin tavrına bağlıdır. Ancak ABD’nin tavrı ne olursa olsun kendi savaşını zafer olarak sunmaya büyük ihtiyacı vardır. Bu konuda bütün gayretini gösterecektir.
Halklar bu gidişe, yoksullaşmaya, yozlaşmaya karşı biriken öfkeyi sahte savaşa karşı öfkeyle birleştirerek karşı durmalıdır. “El sıkmanın” yok etme savaşına dönüştüğü günlerde faşizme karşı topyekûn bir direnişi örgütlemek, yaklaşan karanlık günleri aydınlığa çıkarmanın tek yoludur.