Tıkanan savaşlar

Mehmet Yılmazer yazdı: Ne ABD ne de İran bölgede kapsamlı bir savaş istemiyor. İsrail’in hem Hamas saldırısı karşısında düştüğü durumu hem de Gazze’de yaptığı katliamın dünyada yarattığı tepkiyi örtmek için İran’ı çatışma içine çekmek için çok uğraştığı biliniyor.

İllüstrasyon: Lincoln Agnew

İran-İsrail gerginliği azalmış görünüyor. Yeni bir dünya savaşına doğru gidildiği epeydir söyleniyor. Ukrayna-Rusya savaşından sonra İsrail-İran gerginliği de aynı düşünceleri canlandırdı. İsrail’in İran’a verdiği oldukça düşük seviyeli cevap ile bölgede gerilim eski haline dönmüş görünüyor.

Ancak önceki gün ABD Temsiciler Meclisi’nden çıkan Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a yardım paketi, önümüzdeki günlerin sakin geçmeyeceğinin bir işareti olarak görülebilir. 95 milyar dolarlık yardım paketi senatodan da onay alırsa gelecek günler için sakin bir dünya beklemek hatalı olur. Yardımın 61 milyar doları Ukrayna’ya, 26 milyar doları İsrail’e, geriye kalan miktar ise Gazze’ye yardım ve Çin’e karşı Tayvan’a yapılacak.

İran-İsrail gerilimi üzerine çok farklı yorumlar yapıldı. “Savaş oyunu” olarak görülmesi hem hatalıdır hem de dünyanın içinde bulunduğu durumu kavramayan bir bakış açısıdır. İran-İsrail geriliminde bazı yaşananlar bölgede önemli değişimlerin işaretidir. İsrail Suriye’deki İran elçiliğini vurarak bugüne kadar tarafların uyduğu karşılıklı kuralların artık geçerli olmadığını ilan etmiş oldu. Devrim Muhafızları’nın imhası üzerinden İran’a verdiği zarar iyice tırmanmış oldu. İran bu tırmanışa ölçülü bir cevap verdi.

Bu ölçülü savaşta ortaya çıkanların bazıları önem taşıyor. İran ilk kez kendi topraklarından İsrail’i vurdu. Atılan füzelerin çoğunun engellenmiş olması öne çıkartılan yan olsa da bu aslında İran’ın İsrail’i doğrudan vurma kapasitesinin de kanıtlanması oldu. İsrail bu saldırıyı ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün’ün hava desteği ile engelleyebildi. Buna rağmen bazı askeri üslerin vurulduğu biliniyor. İsrail’in karşılığı ABD’nin baskısı ile düşük seviyede kaldı.

Ne ABD ne de İran bölgede kapsamlı bir savaş istemiyor. İsrail’in hem Hamas saldırısı karşısında düştüğü durumu hem de Gazze’de yaptığı katliamın dünyada yarattığı tepkiyi örtmek için İran’ı çatışma içine çekmek için çok uğraştığı biliniyor. Bundan sonra da aynı kışkırtmaya devam etmesi büyük bir olasılıktır. Ancak bölgede gerilim o kadar yükseldi ki herhangi bir “hata”, olayları çığırından çıkartabilir. İran’ın da İsrail’in de kendi iç gerilimleriyle başları derttedir. Yaşananlar bu iç gerilimleri belli ölçüde örten bir rol oynuyor. Ancak Netanyahu’nun durumu, gün geçtikçe yaptığı bütün manevralara rağmen kötüleşiyor.

Bölgede Hamas saldırısı ile yükselen gerilim İran-İsrail çatışmasının eşiğine geldi. Öte yandan Ukrayna Rusya savaşı bir tıkanma noktasına gelmiş görünüyor. Savaşların ateşlenip sonra hız kaybetmesi yanıltıcı bir görünüm yaratıyor. Bu görüntülerin içinden yeni bir dünya savaşı söylemi ikna edici görünmüyor. Bu durum oldukça yanıltıcıdır. Duvarın yıkılışını  başlangıç alırsak dünyada bitmeyen bir paylaşım savaşı sürmektedir. Yugoslav İç Savaşı, Irak ve Afganistan işgali, daha sonra Arap isyanlarına karşı emperyalizmin cevabı bu paylaşım savaşlarının en önemli durakları olmuştur.

Emperyalizm “tarihin sonu”na geldiğine inanarak dünyayı paylaştığını düşünürken beklemediği bir tablo ile karşı karşıya geldi. Çin ve Rusya güçlendi, eski bağlantısız ülkeler saflaşmasını hatırlatan içinde Hindistan, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerin bulunduğu yeni bir ağırlık noktası belirmeye başladı.

Batı dünyası henüz tam şekillenmemiş dünya güçler dengesini Amerika’nın tuzaklarının peşinden giderek kurmaya çalışıyor. Ancak Washington’un strateji kurguları Pentagon’da hesaplandığı gibi gitmiyor. Ukrayna savaşındaki tıkanma bunun açık kanıtıdır. Çin de Tayvan tuzağına çekilerek dengelere yeni bir şekil verilmeye çalışılıyor. Körfez savaşından beri BOP’la Ortadoğu’ya yeni bir şekil verilecek, sınırlar yeniden çizilecekti. Bölge ülkeleri büyük yıkımlar görmelerine rağmen emperyalist Batı’nın hesapları bu bölgede de tam tutmadı. İsrail ve Arap ülkeleri arasında anlaşma girişimleri bölgeye yeni bir şekil vermek üzereydi, olmadı. Hamas oyunu bozdu.

ABD, kendi müttefiklerinin dağınık durumuna rağmen Ukrayna savaşıyla Rusya’yı yıkıma götürmeyi planlamıştı; hesaplar tutarsa Tayvan üzerinden Çin durdurulacak; büyük yıkımlar yaşayan Ortadoğu’da ise özellikle Batı dünyası için çıban başı olan İran bütünüyle güçten düşürülecekti. Güç dengelerinin durumu ABD’nin yolunu bir türlü açmıyor. Savaşlar yaşanıyor, güç durumunda henüz farklı bir sonuç yaratmadan tıkanıyor. Ancak bu tıkanmalar sorunların çözümü anlamına gelmeyip daha büyük gerilimlerin birikmesinin işareti oluyor.  

Dünya Avrupa’nın doğusunda böyle bir gerilimle yüklü; Pasifik bölgesinde ABD’nin kışkırtmasıyla dünya için büyük yıkımlara sebep olabilecek derin bir fay hattı inşa ediliyor. Dünyanın hala önemli enerji merkezlerinden birisi olan Ortadoğu’da ABD, pürüzleri yani İran, Irak ve Suriye’yi iyice güçsüz düşürmek için uğraşıyor.

Böyle bir dünya tablosunda tıkanmış görünen savaşlar bir çözüm değil, daha büyük kıyametlerin habercisi olabilir.