Arkadaşa Notlar | Tüm kararlar, genelgeler ‘İbrahim’ için…
Kim uygulayacak bu yukarıdan aşağıya akan kararları; İbrahim… En aşağıdaki, sahadaki bizim İbrahim…

Seçim sonuçları üzerinden sol ortamda oldukça hararetli bir tartışma süreci başladı. Tartışmaları takip ederken aklımıza 2015 Haziran Genel Seçimi süreci geldi. HDP’nin yüzde 13,1 oy oranıyla meclise 80 milletvekili gönderdiği o başarılı seçim. İstanbul’un bir ilçesinde yaşadığımız seçim çalışması deneyimimiz, bazı yönleriyle oldukça enteresandı.
İlçenin adının özel bir önemi yok. Çünkü yaşadığımız deneyimi enteresan hale getiren gerçeklik, yalnızca HDP’nin değil, sosyalist yapıların genelinin karakteristik özelliklerinden biri haline gelmiş durumda…
* * *
2015 Haziran seçim çalışmalarında HDP’nin sözünü ettiğimiz ilçe örgütüne destek verme kararı aldık ve ilçe yöneticilerinden bir arkadaşla iletişim kurduk. O arkadaş bu sürecin planlanmasıyla ilgili olarak İbrahim adındaki bir başka arkadaşla görüşmemiz gerektiğini söyledi ve İbrahim’in telefon numarasını bize verdi. Aradık, konuyu anlattık -durumdan haberi vardı İbrahim’in- ve randevu kestik.
İlçenin geleneksel randevulaşma noktasında buluştuk İbrahim’le. Biz yaklaşık 7-8 kişiyiz, o tek. Sevinçle karşıladı bizi, ayaküstü bir tanışma sohbetinin ardından vakit kaybetmeden planlamaya geçtik yine ayaküstü. İlçedeki seçim çalışmasının gidişatını paylaşınca, bizi karşıladığındaki o göze çarpan sevincinin nedenini anladık İbrahim’in.
Bizim grup ilçeye gelene kadar çalışmalarda tek başınaymış İbrahim. Sahadaki iş yükü çoğunlukla onun omzundaymış. İşe koyulduğumuzda, durumun tam da böyle olduğuna hemen tanık olduk biz de.
İbrahim 20’li yaşlarının başında Ağrılı bir arkadaş. Geçimini kuzeniyle birlikte açtığı simit tezgâhından sağlıyor. Seçim sürecinde kuzenine kaldı simit işi; İbrahim hep bizimleydi coşkusu ve tükenmeyen enerjisiyle.
Kısa bir planlama sohbetinin ardından hemen işe koyulduk. O buluştuğumuz merkezi noktada stant açılması kararı alınmış. Kim açacak standı; İbrahim… Yetiştik imdadına İbrahim’in, malzemeleri yüklenip gelmişti zaten, açtık standımızı. Seçim çalışmaları boyunca hemen her gün açıldı bu stant.
Rutin stant çalışmamızın dışında işler de oluyordu doğal olarak. Karar alınmış, semt pazarı gezilecek. Kim gezecek pazarı; İbrahim… İbrahim, öncesinden tanıdığı pazarcıların kulağına kar suyu kaçırıyor, alınan karar gereği birlikte gidiyoruz bildirilerimizle pazara, pazar esnafı heyecanla karşılıyor bizi.
Yine karar alınmış, merkezden gelen pankartlar, bayraklar asılacak. Kim asacak; İbrahim… İbrahim merdiven ayarlıyor yükseklere asabilelim diye, karar yerine getiriliyor, asıyoruz pankartları, bayrakları.
Bir gün standımıza yönelik beklenen tehdit gelişiyor ilçedeki ülkücü faşist çetelerden. Standın açılması konusunda çekincemiz yok, fakat güvenlik alınması lazım. Güvenlik işini kim organize edecek; İbrahim… İbrahim dolaşıyor stant açtığımız noktanın çevresindeki esnafı; çoğunluğu HDP’ye oy veren emekçiler. Herhangi bir saldırıya karşı hazırlıklar yapılıyor, güvenlik alınıyor ve stant açılıyor. Dostlarımızın yarattığı hava yetiyor, çeteler kıyımızdan bile geçemiyor.
Seçim çalışması bu minvalde seyrederken, arada rutini bozan bazı değişiklikler de oluyor, hiç tanımadığımız yüzler arzı endam ediyor. Stant başında bildiri dağıttığımız bir günün akşamında merkezi karar geliyor, ertesi gün vekil adayı standa gelecek, ardından adayla birlikte esnaf gezilecek. Karar karardır, “buyursunlar gelsinler” dedik, biz her zamanki yerimizdeyiz, bekleriz.
“Misafirlerimizin” geleceği gün -adetten midir nedendir bilinmez- daha bir özenliyiz. Standı kuruyoruz, bayraklarla pankartlarla süslüyoruz. Ses aracımız bir sürpriz yapmalı ve mutlaka bu sefer çalışmalı, bizi mahcup etmemeli! Kontrol ediyoruz, sorun görünmüyor.
Beklenen heyet geliyor. Kalabalık sayılır. Vekil adayının yanında il ve ilçe yönetiminden arkadaşlar. Hepsinin isminin başında çeşit çeşit sıfatlar. Eş sözcüler, eş başkanlar, PM üyeleri, bölge sözcüleri, bölge yöneticileri, seçim koordinasyonu üyeleri ve daha bin türlü -bir kısmını yeni duyduğumuz- yönetsel unvanlar. Hepsi merkezi kararların alındığı, genelgelerin hazırlandığı kurulların üyeleri. Kim uygulayacak bu yukarıdan aşağıya akan kararları; İbrahim… En aşağıdaki, sahadaki bizim İbrahim…
Kalabalıkla birlikte bir süre stant çalışması. Fotoğraflar, fotoğraflar… Ardından esnaf ziyaretleri. Yine fotoğraflar, fotoğraflar… Bu iş iki üç saat sürdü sürmedi heyet gitti, biz yine kaldık İbrahim’le baş başa. Ses aracımızın bizi mahcup etmeyişinin mutluluğu. Heyetle birlikte yapılan çalışmanın fotoğrafları, videoları sosyal medyada. İbrahim hiçbir karede yok! Yanlış anlaşılmasın, öyle bir gayreti de olmadı arkadaşın zaten…
Vekil adaylı, heyetli çalışma benzer şekilde birkaç kez daha tekrar etti. Biz bu sayede kısa süreliğine de olsa yanımızda yeni yüzler görmüş olduk, yeni unvanlarla tanıştık…
Yönetici, karar alıcı arkadaşlarla bir seferinde de başka bir vesileyle yan yana geldik. Faşist çetelerden yine bir tehdit; bu sefer tehdidin dozajı öncekine göre daha yüksek. Onların da ilçede bir etkinliği var, muhtemelen kalabalık olacaklar. Standımıza saldırı ihtimalini değerlendiriyoruz. İbrahim’le birlikte yerelden zaman zaman çalışmalarımıza destek veren birkaç arkadaş daha var; doğallığında inisiyatifi onlara bırakıyoruz. Arkadaşlar, “geri adım atıldığında daha da üzerimize gelecekleri” konusunda hemfikir. Güvenlik alarak standın açılması kararlaştırılıyor, birlikte açıyoruz. Çevredeki işyerlerinden durumu bilen çok sayıda dostumuzun gözü kulağı standımızda; bir durum olursa hemen yanımızda bitecekler. Güvendeyiz. Daha bir saat geçmeden il ve ilçe yöneticisi arkadaşlar gelip riskli durum nedeniyle standın bugünlük kaldırılması kararını bize iletiyor. Biz de değerlendirmemizi aktarıyoruz onlara, kararda ısrar ediyorlar. Canımız epeyce sıkılıyor, en başta İbrahim’in ve o gün yanımızda duran yereldeki diğer arkadaşların. Yapacak bir şey yok, karara uyuyoruz ve standı kapatıyoruz.
Böyle sürüp gidiyor ilçedeki çalışmamız. Bu anlatılanlardan ilçeye dair yanlış bir algı oluşmasın. Partinin ve genel olarak solun çok cılız olduğu bir yerel değil burası. O seçimde, ülke genelindeki oy oranının üzerinde bir yüzdeyle 16 bin oy geldi HDP’ye. Hatırı sayılır seviyede sol, sosyalist, yurtsever potansiyeli barındıran bir ilçe ve 16 bin oyun geldiği partide çalışmaların yükü bir İbrahim’de…
* * *
Bugün süren tartışmalarda “HDP’nin örgüt yapısının zayıfladığına” dair tespitler dile getiriliyor. Aktardığımız deneyim 8 yıl öncesinin. Örgütlü yapının görece güçlü olduğu zamanlardaki vaziyet biraz böyle.
HDP’nin ezilenlerin mücadelesindeki yeri elbette son derece önemli. Onca zorbalık karşısında sayısız bedellerle ortaya koyduğu direnç ve yaratılan değer tartışılmaz. Bütün bunlara toz kondurmayız. Fakat tartışılması gereken şeyler var ve elini taşın altına koyarak söz söylemeyi hak edenlerce de tartışılıyor bunlar zaten. Ayrıca başta da belirttik, salt HDP’nin değil sosyalist hareketin genelinin hali üç aşağı beş yukarı bu.
Sahada, halkın yaşamının içerisinde, mahallelerde, işyerlerinde politik çalışma yürüten kadro sayısı son derece az. Sosyalist yapıların, devrimci kadroların ezberi olan bu konudan epeyce uzağız şimdi. Sahada olanlar da bir parça “mış gibi” yapıyorlar. Derinleşmeden yüzeysel bir gezinip durma ve “örgütlenme çalışması yapıyormuş gibi yapma” hali. Günümüz örgütçü kadrosunun hiç acelesi yok; 1 günde yapılması gereken örgütlenme çalışması mesaisi 1 aya yayılıyor. Dolayısıyla yapılan işin suya yazı yazmaktan farkı kalmıyor…
Kitleyle bağ kurmayı, örgütlenmeyi, kadrolaşmayı hedeflemeyen bir “kitle çalışması”. Daha çok vitrinde, kürsüde ve temsili siyaset zeminlerinde. Kitlelere seslenmek ve kameralara görüntü vermek, devrimci politik çalışmanın günümüz gösteri toplumundaki yeni tarifi. Ölçütler değişti artık; bugün kadroların bu yönleri gelişiyor, yapılardaki rol modeller bu ölçütlere göre sivriliyor, önderleşiyor. Hal böyleyken ve bu maharette kadrolar daha fazla siyasette rol alırken sosyalistlerin kitle bağları zayıfladıkça zayıflıyor…
“Seslenmek” her şey artık, “seslenilenle bağ kurmak” hiçbir şey bu çalışma tarzında. Yaşamın içerisine boylu boyunca dalmak, gerilimleri yönetmek, çözüm gücü olmak, halkı özneleştirecek yolları açmak ve nihayetinde kolektif iradeyle yaşamı değiştirmek; tabii ki strateji bilinciyle ve gelecek ufkuyla… Bunlar raflarda tozlanmaya bırakılan doğrularımız; günün geçer akçesi seslenmek, varsa yoksa seslenmek! Sansasyonel olmayı, bol alkış ve bol beğeni almayı becerecek şekilde seslenmek. Stratejisiz, ufuksuz, gündelik…
Şimdi HDP ve HDP’nin bileşeni olan/olmayan sosyalist yapıların birçoğu tartışıyor; sorunları, eksiklikleri aşmak, yeni bir tarihsel sayfa açmak için. Oldukça kapsamlı tartışma başlıkları ortaya konuyor. Bu çaba çok kıymetli. Fakat İbrahim’ler çoğaltılmadan, yapıların omurgalarını İbrahim’ler oluşturmadan, tartışmalarda da İbrahim’ler inisiyatif almadan bu tartışmalarda yakalanacak doğrular havada salınıp duracak ve bir süre sonra da gök boşluğunda kaybolacak.
Bazen karmaşık problemlerin çözümüne herkesin iyi bildiği basit adımlarla başlanabilir. Zihinleri açmak, tempoyu ve enerjiyi yükseltmek için bu tercih edilebilir. Devrimci kitle çalışmasının bugünün dünyasınca bükülmemiş anlamına dönüş, böyle bir adım olabilir.