Hey ahbap!

Zor günlerinde, kendi vergileriyle finanse edilen devletin yardım kurumlarının işlevsizleştiğini gördükçe insanlar/sivil toplum, kendi yardım, savunma ve dayanışma örgütlenmelerini yarattı. Özellikle İstanbul depreminden beri böyleydi bu.

Ahbap bunların en önemlilerinden oldu. Haluk Levent’in adıyla özdeşleşmiş Ahbap’ın yarattığı güven, devletin AFAD’ına duyulan güveni kat be kat geçti.

2021 yazıydı. Marmaris’teki orman yangınlarının üzerinden günler geçmişti. Kontrol altına alınması bir yana yangın giderek şiddetini artırıyordu. Yöre halkı ve yerel belediyeler kendi imkanlarıyla yangını söndürmeye çalışıyorlardı ama yetmiyordu, havadan müdahale gerekiyordu. Aynen bu günkü gibi devlet yoktu ya da mış gibi yapıyordu. Bakanlar geliyor bakıyor ve “ilgileniyorlardı”. Sonra öğreniyorduk ki meğer devletin yangın söndürme uçakları yokmuş! Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçaklarının motorlarına kuşlar yuva yapmışmış filan. Erdoğan otobüsten çay poşetleri fırlatarak halkına zor günlerinde destek oluyordu(!) Çaresizdi yine insanlar.

Derken Ahbap girdi devreye. Büyük bir dayanışma ve maddi destek örgütleyerek yurtdışından yangın söndürme helikopterleri kiraladı, yangının söndürülmesinde büyük katkı sağladı. En önemlisi insanlara felaket anında uzanan bir el oldu, güven veren bir el.

O günlerde ablamdaydım Kuşadası’nda. Bir gün eve geldiğimde arkadaşları vardı, toplam dört kadın. Girer girmez fark ettim, mutsuz bir sessizliğin ağırlığı vardı salonda. Ablam söze girdi hemen, “biz Ahbap’a bağış yapmak istiyoruz ama nereye göndereceğimizi bilmiyoruz.’’ Anlaşılmıştı. Durun dedim hemen şimdi hallederiz. Ahbap’ın sayfasını bulduk. Ne kadar göndereceksiniz?.. Hepsi banknotlarını koydu önüme. Ben de katılayım size dedim, ben de ekledim ve gönderdik. Derken hemen ardından Ahbap’tan teşekkür mesajı geldi onu da paylaştık.

Daha sonra devlet Rusya’dan yangın uçağı kiraladı, bozuldu tamire gönderdik, bir uçak parası kadar kira ödemişiz dendi filan. Ama insanlar bir devlet aczi gördüler o zaman. Var olan devlet yardım kurumlarının nasıl içinin boşaltılarak koflaştırıldığını, işlevsizleştirildiğini gördüler.

Bu elbette bir süreçti. Zor günlerinde, kendi vergileriyle finanse edilen devletin yardım kurumlarının işlevsizleştiğini gördükçe insanlar/sivil toplum, kendi yardım, savunma ve dayanışma örgütlenmelerini yarattı. Özellikle İstanbul depreminden beri böyleydi bu.

Ahbap bunların en önemlilerinden oldu. Haluk Levent’in adıyla özdeşleşmiş Ahbap’ın yarattığı güven, devletin AFAD’ına duyulan güveni kat be kat geçti. Ama geçiyorsa o devletin sorunu ve zaten tam da bu noktada devlet işte Ahbap’ı sorun olarak görüyor. Ve Saray rejimi en keskin diliyle, Süleyman soylu, Devlet Bahçeli’nin diliyle saldırıyor Ahbap’a.

Ahbap bütün bu salvolardan, hedef göstermelerden kırılmadan, eğilip bükülüp yan yatarak kurtulmaya çalışıyor! “Ahbap da bizim AFAD da’’ diyor Haluk Levent. “Bir milyar lira topladık, yeter artık göndermeyin’’ diyor. “Hesaplarımızın denetlenmesi için bir yerli bir yabancı iki denetimci kurumla anlaştık’’ diyor. Hatta zamanında AFAD’la bir işbirliği protokolü (https://ahbap.org/haber/ahbap-ve-afad-arasinda-is-birligi-protokolu-imzalandi) de imzalamışlar ve dönemin AFAD Başkanı, Ahbap’ın çalışmalarından övgüyle bahsediyor.

Bütün bunlara sebep, AFAD’ın ne olduğunun şu felaket günlerinde iyice ortaya çıkmasıdır. Tepesindeki adam İmam Hatipli, bunlar liyakatsiz filan, bunlar hafif şeyler. Yapamıyorsan beceremiyorsan, yardım edebilir miyim diyen insan terslenir mi? İşin ucundan tutmak için sokulana saldırılır mı? Ama AFAD giden yardım tırlarını durdurmuş, şehre girmesine izin vermemiştir. Yardımlar önce bize gelecek, biz kaydedeceğiz sonra buradan gidecek diyerek yığılmaya sebep olmuş, kaos yaratmıştır. Dışarıdan hızlıca yardıma koşan deneyimli belediyeleri, gönüllü yardım ekiplerini engelleyerek acil yardımları durdurmuş, geciktirmiştir. AFAD yardım kanallarını açıp akışı hızlandıracağına, o kanallara tıkaç olmuştur. Bunun sorumlusu tabi ki tek başına AFAD yönetimi değil, talimat beklediği tek adam rejimi: Saray’dır.

Şimdi Saray rejimi Ahbap’ı tehdit ediyor, intikam alacak. Karizması çizildi çünkü boyunun ölçüsünü aldı. AFAD, Ahbap’ın karşısında cüce kaldı. Ama bu Ahbap’ın suçu değil ki! Varlıklı vatandaş milyon liralarını götürüp AFAD’a değil de Ahbap’a bağışlıyorsa, inşaat işçisi bakkaldan soda alırken ‘’tepedekiler yiyor’’ diye Kızılay markasını reddediyorsa, sorun vatandaşta değil Saray rejimindedir. Kızılay’a insanlar, Ensar Vakfı’na 8 milyon dolar ‘’bağış’’ yapsın diye mi destek olacaklar?

Ahbap insanların sevgisini, zor zamanlarda gösterdiği dayanışmasıyla kazanmış bir sivil toplum örgütüdür, örnektir. İyi ki var.

Dayanışma yaşatır! Dayanışma Ahbap’ı da yaşatır.

Ahbap bir sevgi, bir dayanışma çemberi içine alınmalıdır.

Hey Ahbap! Sağ ol! ?