Sırtımızda yük, boynumuzda vebal, önümüzde görev!

Bütün koordinasyon yeteneğiyle devletin ve halkın zenginliklerini yağmalamaya yoğunlaşmış Saray rejiminden, halkı böyle büyük bir felaketten kurtarmak için koordinasyon üretmesini beklemenin saflık olacağını ne yazık ki yaşayarak öğrendik.

Yazıya, ‘’24 saati aşkın bir süredir can kaybı güncellenmedi’’ diye başlayacakken, AFAD’dan yeni rakamlar geldi. İyi oldu, zaten konu da buydu. 31.643 olan can kaybı, 27 buçuk saat sonra 31.974’e yükselmiş. Aramaya binlerce yeni insan ve iş makinası devreye girmişken ve artık binlerce enkaza girilebilirken, bir günü aşkın bir süre sonra sadece 331 artış dikkat çekici. Bir başka dikkat çekici yan, yaralı sayısının günlerdir güncellenmiyor olmasıdır. Hafriyat çalışmaları (enkaz kaldırma değil bu!) başladı bile! Çalışmasını neden kestiğini anlatan İspanyol ekibi, hava alanında kendi televizyonlarına verdikleri demeçte, ‘’iş makinelerini devreye soktular, bu durumda insanlar ölür’’ diyor.

Ama devletin acelesi var! Bir ay içerisinde enkaz çalışmalarını bitiririz dememiş miydi bir yetkili dün. Durun, üç beş gün daha geriye gidelim; ‘’bana bir yıl verin’’ dememiş miydi Erdoğan. Ne demek istiyor demeye kalmadan, iki gün geçti geçmedi, ‘’1 yıl içerisinde bu konutları bitireceğiz’’ dedi hatta.

Onlar rant hesaplarını yapmışlar çoktan! Siz kaybettiğiniz canlarınıza ağlaya durun… Siz yıkılan evlerinize, çöken şehirlerinize, silinen hatıralarınıza yana durun!

Sırtlayın denklerinizi, göçecek yeni yerler arayın haydi kendinize!

Ama bir bedeli olmalı bütün bunların!

Her şeye rağmen, bütün bu acıların ve yıkıntıların tozu dumanı içinden bir sürü gerçek de çıktı ortaya; bütün çıplaklığı ve yıkıcılığıyla imar afları, imar barışları!.. Yasalara, yönetmeliklere, standartlara uymayan ama bin bir yolsuzlukla onay alınan/verilen inşaatlar… Birbirlerinin yolsuzluğunda semiren müteahhitler, inşaat şirketleri, belediye/devlet bürokratları, çeteler, iktidar, Saray!

Sorumluluk hiç tartışmasız siyaset kurumunundur, iktidarındır! On yıllardır birçok partinin bunda payı elbette vardır ancak işin cılkını çıkaran, katliamın bu kadar yıkıcı olmasına yol açan hiç tartışmasız Saray rejiminin kendisidir, AKP’dir. Ne affedeceğiz ne barışacağız!

Bu bağlamda Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘’Erdoğan’la, sarayıyla ve rant çeteleriyle hiçbir zeminde buluşmayacağım” çıkışı önemlidir. Halkların tepkisini bunca yıl bastıra bastıra iğdiş eden Kılıçdaroğlu ve partisi CHP’ye ne kadar güvenilir? Ancak buradan ve bu saatten sonra dönmeye kalkması hem kendisi hem Türkiye için büyük riskler taşıyacaktır. Ama süreç ne yönde ilerlerse ilerlesin, artık Türkiye yeni enerjilere gebedir.

Yaşanan felaket, onca çaresizliğin içinden hem yeni enerjilerin ipuçlarını hem çürümenin boyutlarını açığa çıkarmıştır. Depremin daha ilk saatlerinde hareketlenen, kurumsal olarak CHP ve CHP’li belediyeler, sol, sosyalist örgütlenmeler ve sivil toplumla bir Gezi dinamiği açığa çıkmış ve kendini sarsıcı bir fay hattı olarak ortaya koymuştur. Bu sadece hızlıca davranabilme anlamında değil fakat aynı hızla örgütlenebilme ve yapılacakları da aynı hızla organize edebilme yeteneğiyle de kendini göstermiştir. Deprem alanlarındaki başarısızlık devletin hantallığından ve hatta sivil toplum inisiyatifinden korkan gerici refleksindendir. Bütün koordinasyon yeteneğiyle devletin ve halkın zenginliklerini yağmalamaya yoğunlaşmış Saray rejiminden, halkı böyle büyük bir felaketten kurtarmak için koordinasyon üretmesini beklemenin saflık olacağını ne yazık ki yaşayarak öğrendik.

İki laf da yılların iktidar yolsuzluklarıyla semiren Türkçü/İslamcı faşizmin ‘’sivil toplumu’’ tarikatlarına. Bu tür yerlerde bulunma adetleri pek yoktur aslında. Sol’un hızla alanda yer almasına ve AFAD’ın çuvallamasına karşı iktidar eliyle ve AFAD elemanı olarak sahaya indirildiler. Yaptıkları “yandaş medyanın” bile midesini bulandıracak derecedeydi. Bir gönüllü grubunun bir yaralıyı saatler süren bir çabadan sonra, tam enkazdan çıkarma anında gelip, bundan sonrası bizde diyerek, kameralar eşliğinde kurtarıyorlar(!) ve ardından  “Tekbir!.. Allahü ekber!” höykürmeleri. Biraz önce sosyal medyaya düşen bir videoda aynı alçaklığa uğrayan Madenciler, Allah belanızı versin diye bağırıyordu AFAD’lılara.

Yazının başına döneyim. Güncelleme için 27 buçuk saat beklenmesi, 27 buçuk saatte binlerce enkaz altından ancak 331 cenaze çıkartılmış(!) olması hayra alamet değil!

TÜRKONFED (Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu) yayınladığı Deprem Raporu’nda ölü sayısının 72.663’e kadar çıkabileceğini söylüyor. Rakamları daha 25 binlerdeyken açıklanan bu tahmin, çoğumuzu ürkütebilir ancak asıl rakam elimin yazmaya varamadığı derecede korkunçtur! Gerçek rakamların mümkün olan en kısa zamanda ortaya çıkartılması muhalefetin, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm insanlığın görevidir. Saray rejiminin rakamları karartmasına ve sorumluluktan kaçmasına bu kez ve asla izin vermeyeceğiz.

Kaybedilen her can değerlidir. Canların, acıların, yıkımların hesabının sorulması boynumuzda vebaldir!