İyi Partinin karşı hamleleri

Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girişte egemenlik yapısı bir kez daha şekillenecektir. Gizli bir el tarafından ve onun istediği gibi değil, sınıflar yapısının bileşenlerinin güncel durumundan dolayı yeni dengeler belirlenirken Sarayın keyfileşen gücüne bir sınır gelecek; muhalefette CHP kılığında da olsa solun biraz güçlenmesi istenmeyecek; öte yandan Emek ve Özgürlük İttifakının anahtar konumu hep hedef tahtasında olacaktır.

Seçim tarihi belli oldu; geriye millet ittifakın adayının belirlenmesi kaldı. Onun da eli kulağında. Ancak seçim yolunda strateji ve taktiklerde yeni gelişmeler yaşanıyor. Belli ki, önümüzdeki üç ayda her gün yeni seçim taktikleri devreye girebilir.

Saray Suriye harekâtını yapamayınca iç politikada ne imkânı varsa onları devreye sokmaya başladı. Asgari ücret artışından borçların affına kadar ne yapabiliyorsa hepsini oyun tahtasında öne sürüyor. Sinan Ateş cinayeti bu gidişe yeni bir alan açacak mı? Şimdilik olay “kontrol altında” gibi görünüyor. Ancak mevcut politik dengelerde her şey olabilir.

Moskova’nın zorlamasıyla gerçekleşen Ankara Şam görüşmeleri ilk heyecanını yitirmiş görünüyor. ABD’nin kesin karşı çıktığı bu buluşmaya Şam da sıcak bakmıyor. Son günlerde yeniden Rojava üzerine söylentiler arttı. Saray’a verdiği mali rüşvetlerden daha güçlü bir getiri sağlama olasılığı olan kara harekatı üzerine Mazlum Abdi’nin Amberin Zaman’a yaptığı açıklama güneydeki tabloyu yeniden değiştirdi. Mazlum Abdi’nin açıklamasına göre Şubat içinde Rojava’ya bir harekât bekleniyor.

Siyasal dengelerin oldukça değişken olduğu günlerde HDP yaptığı adaylık çıkışıyla güçlü bir adım atmış oldu. Siyasi ortamda HDP’nin sahip olduğu etki seçimlerin geleceğini belirleyecek ölçüdedir. Böyle bir ortamda siyasal güç dengelerinin kırılgan olması çok doğaldır. Bu durum millet ittifakı için özel bir öneme sahiptir. Özellikle İyi Parti için HDP’nin etki gücü sorun yaratıyor.

İyi Parti son günlerde attığı bazı adımlarla HDP’nin anahtar rolünü zayıflatmak için yeni bir taktik yönelişe girmiş görünüyor. Kayseri’de 600 kişi İyi Partiye katıldı. Akşener son konuşmalarında “birinci parti “olacaklarını, hatta “olmak zorunda olduklarını” sık sık vurguluyor. Bu çıkışına paralel olarak Sinan Ateş olayından hareketle Erdoğan’a yükleniyor. Başlarda takındığı “susma” tavrını değiştirdi. Daha doğrusu bu konuda politik ortamda olaylar ilk günlerden farklı olarak yeni bir hız kazandı. İyi Parti seçim sürecinde gücünü arttırarak HDP’nin rolünü zayıflatmaya çalışıyor. HDP ile arasındaki mesafeyi koruyarak Cumhur ittifakından güç koparmaya çalışıyor.

İyi Partinin içinde sıkıntılar olduğu biliniyor. Hem Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda hem de HDP ile ilişkilerde parti içinde bitmeyen bir gerilim var. Bu gerilimi çözmenin en kolay yolu Akşener’in dediği gibi “birinci parti” olmaktır.

Akşener, Doğru Yol partisinde Tansu Çiller günlerinde İçişleri Bakanlığıyla bilinir. Doğru Yol, ANAP gibi partiler siyaset sahnesinden silinince Akşener MHP’de 15 yıl siyaset yaptı; hatta Bahçeli’ye rakip olacak kadar güçlenince ihraç edildi. Bu noktadan sonra İyi Parti yeni bir MHP mi olacaktı; yoksa merkez sağdaki politik boşluğa mı talip olacaktı? 90’ların siyasal yapı ve dengelerinin çok değişmesi nedeniyle bu sorunun kolay bir cevabı yoktu. 1950’ler sonrasının egemen siyasi zemini Merkez Sağ 90’lı yılların sonundan itibaren eridi.

Düzenin refleksleri, 2023’deki önemli hesaplaşmada millet ittifakı içinde CHP’nin güçlü bir konuma gelmesini istemiyor. Egemenlerin iki binli yıllarda yeniden yapılanması nedeniyle yeni egemenlik sisteminin inşasının nasıl sancılı yollardan geçtiği biliniyor. Çok yakın tarihte “Allah’ın lütfu” temmuz darbesi yaşanmıştır. Özellikle bu tarihten sonra cumhuriyet tarihindeki alışıldık güç yapılanmaları değişmiştir. En önemlisi artık bir güç merkezi olarak ordu ve buna bağlı derin devlet yoktur. Bugün devleti, bütün yapılarıyla bir arada tutan bir çekim gücü yoktur. Saray her şeye egemenmiş gibi görünse de keyfileşmenin zirve yaptığı; üstelik egemen sınıflar arasındaki saflaşmaların bildik denklemlerin dışına çıktığı; “derin” çekim gücünün eski yapısını kaybettiği bir dönemde politik ortamı dizayn etme gücü eski gizli büyüsünü yitirmiş, göz önündeki siyasi güçlerin üstüne kalmıştır. Elbette siyasal güçleri dizayn etmenin yolu belli ölçüde hala derin dehlizlerden de geçmektedir. Fakat bugünün ortamında “Allah’ın lütfu”ndan sonra derin dehlizlerde gezinenlerin üzerinde artık eski gizem yoktur.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılına girişte egemenlik yapısı bir kez daha şekillenecektir. Gizli bir el tarafından ve onun istediği gibi değil, sınıflar yapısının bileşenlerinin güncel durumundan dolayı yeni dengeler belirlenirken Sarayın keyfileşen gücüne bir sınır gelecek; muhalefette CHP kılığında da olsa solun biraz güçlenmesi istenmeyecek; öte yandan Emek ve Özgürlük İttifakının anahtar konumu hep hedef tahtasında olacaktır. Bu noktadan bakılınca İyi Partinin yolu açık görünüyor. Elbette bu durum, güçler tablosundan alınan durgun bir kesitin gösterdikleridir.

Egemenlik yapısının Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yeniden belirlenmesi bu tablodan görüleceği gibi büyük bir mücadeleyi gerektiriyor. Alışıldık alın yazısının değiştirilmesi için 2023 Mayısı sadece bir çıkış noktası olacaktır; tarihin tekerrür etmemesi için en büyük görev Emek ve Özgürlük ittifakına düşüyor.