Kara harekâtı kapıda mı?
Hemen bir hava harekâtıyla bu zaaf kapatılmaya çalışıldı. Ancak bu da yetmemiş görünüyor, şimdi gündemde kara harekâtı var. Erdoğan son konuşmasında “tanklarımızla askerimizle kökünü kazıyacağız” dedi. 1990’lardan beri böyle nutuklar kaç kez atıldı…
Bu iktidar yıllarında o kadar çok entrika yapıldı ki, en son Beyoğlu’nda sahnelenen oyun hiç ikna edici olmadı. Hemen ardından Bakan Soylu’nun yaptığı faili işaret eden açıklamalar, ortaya çıkan farklı bilgilerle tam bir karmaşaya dönüşmüşken kapsamlı bir hava harekâtıyla bütün bu karmaşa arka plana itilip “hedeflerin nasıl tam isabetle vurulduğu” medyanın tek gündemi oldu.
Durumu daha ikna edici kılmak için hava harekâtının ardından Antep Karkamış’a sınırın ötesinden füze saldırısı yapıldı. Bu saldırılar da 7 Haziran 2015 sonrası süreçte Hakan Fidan’ın o dönemin Başbakanı Davutoğlu ile yaptığı konuşmayı hatırlattı. “Sınırın ötesinden bir kaç füze atılır olur biter” demişti Hakan Fidan. Karkamış’ta benzer bir oyun mu oynanıyor? Böyle sorular kaçınılmaz olarak akla geliyor. Tüm Cumhuriyet tarihi böyle oyunlarla yüklü. Hele son yirmi yıl, özellikle 7 Haziran seçimleri sonrası yaşananlar unutulur gibi değil. Bütün bu yaşananlar böyle oyunların ikna gücünü zayıflatıyor. Hemen bir hava harekâtıyla bu zaaf kapatılmaya çalışıldı.
Ancak bu da yetmemiş görünüyor, şimdi gündemde kara harekâtı var. Erdoğan son konuşmasında “tanklarımızla askerimizle kökünü kazıyacağız” dedi. 1990’lardan beri böyle nutuklar kaç kez atıldı…
“Kara harekâtı olacak mı?” sorusu şu ara en yoğun tartışılan konu! Daha önce böyle bir niyet Rusya ve ABD’den onay alamamıştı. Şimdi durum farklı mı? ABD ve Rusya art arda Ankara’ya uyarı yaptı. Işık henüz kırmızıya dönmese de şu an itibariyle yeşil de değil. Ayrıca Bağdat’tan “Irak hesaplaşma alanı değildir” biçiminde bir tepki geldi. Avrupa parlamentosundan da düşük profilli bir uyarı yapıldı.
Bu durumda Ankara’nın yolu oldukça engebeli görünüyor. Ya çok sınırlı bir harekâtla yetinilecektir ya da operasyon başka bir zamana ertelenecektir. Artık herkes biliyor ki, “Kürt sorunu” bu yollardan çözülemiyor. Zaten konu bu değildir. Cumhur ittifakı tarafından seçim süreçlerinde beka sorununu alevlendirmek çok kullanışlı bir politik araç haline getirilmiştir. Fakat çok yıpranan bu araç bir kez daha cumhur ittifakına zafer getirir mi?
Bölgeye bir bakalım. Katar’da Mısır Devlet Başkanı Sisi ile el sıkışma henüz sembolik bir anlamdan öteye geçmese de önemli bir gelişmedir. Erdoğan Suriye ile de “hazirandan sonra sil baştan yapabiliriz” diyerek bölgede artık farklı bir sürece hazırlandığının işaretlerini vermiş oldu. Aslında İsrail ile de benzer sürece bir kaç aydır girilmişti. “Yedi düvele meydan okuyan politika” artık çökmüştür. Yeni yollar aranıyor. Ukrayna Rusya savaşında Türkiye’nin konumu Saray’a yeni bir güç sağlayabilir mi? Bu konuda Ankara’nın manevra alanı Moskova ve Washington tarafından güçlü bir şekilde sınırlandırılmıştır. Küçük manevralardan öteye bir şansı yoktur.
Vurgulanması gereken bir başka gelişme daha vardır. Fırat’ın batısındaki ÖSO güçleri son zamanlarda kendi aralarında yoğun bir çatışma içindeler. Bunu fırsat bilen Heyet Tahrir el Şam İdlip’ten Azaz’a kadar ilerledi, bu bölgede önemli bir güç olduğunu kanıtladı. Basına göre ÖSO komutanlarını Antep’te toplayan MİT iki aya kadar “tek komuta altında” bir düzene girmelerini içeren bir ültimatom vermiştir. Ankara açısından bölge politikalarının önemli bir tıkanma noktasına gelip dayandığını vurgulamak gerekiyor. Bütün büyük gürültülerin altında bu gerçeklik yatıyor.
İç politik dengelerde durum daha iyi değildir. Erdoğan’ın İyi Parti’ye yaptığı çağrılar cumhur ittifakının tıkandığının açık itirafıdır. Nasıl gelişmelerin olacağı üzerine spekülasyon yapmanın bir anlamı yok. Fakat şu kadarı açıktır. Cumhur ittifakı iç ve dış politikada “Kürt düşmanlığı” üzerinden yürüttüğü politikalarla, “Pençe” adlı askeri harekâtlarla Kürt Özgürlük Hareketini kuşatıp yok edeceğini iddia etse de, kendisi her yönden sıkışmış ve kuşatılmış durumdadır. Çaresizce çıkış arıyor.
Bu gerçeklerden hareketle yakın geleceğe bakarsak, bu gerilimli ve bıçak sırtı ortamda Saray’dan her şey beklenir. Ancak bir başka gerçek daha vardır. Saraya çıkış yolunu açacak artık eski etki gücünü kaybeden provokasyonlardan çok, 6’lı masanın zaaflarıdır.
Kitleler provokasyonlarla sokaktan uzak tutulmaya çalışılıyor. Yığınlar örgütlü öfkesini usta taktiklerle sokaklara taşıdığı ölçüde hesaplaşma cumhur ve millet ittifakı arasında kalmaktan çıkar ve ancak böyle bir durumda Halklardan yana bir hesaplaşmanın yolu açılabilir.