Kıvılcımlı’nın mirası ışığında kriz ve devrimci dönüşüm olanakları

Aramızdan ayrılışının 51. Yılında Doktor Hikmet Kıvılcımlı’yı anmak için, Sosyalist Dayanışma Platformu(SODAP) İstanbul’da “Kıvılcımlı’nın mirası ışığında kriz ve devrimci dönüşüm olanakları” başlıklı bir panel gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz ay yaşamını yitiren Kıvılcımlı geleneğinin emektarlarından Tevfik Kaçar’ın anısına saygıyla başlayan etkinlikte öncelikle Kıvılcımlı’nın yaşamı ve mücadelesinden kesitler sunan kısa bir sinevizyon gösterisi gerçekleştirildi.

Panelde ilk konuşmayı doktora tezini “Türkiye Sosyalist Hareketinde Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Yeri: Tarih Tezi ve Din Yorumu” konusunda gerçekleştirmiş olan Canan Özcan bir entelektüel ve bir tarihçi olarak Doktorun günümüze ilham veren yönlerine dair gerçekleştirdi.

Canan Özcan.  “Ben Kıvılcımlı’nın tarih tezi ve din yorumunu inceledim. Kıvılcımlı bütün hayatı boyunca pratikten kopmayan bir devrimci ama aynı zamanda teorik üretimler gerçekleştiren bir entelektüel. Onun tarih tezi ve oradan yola çıkan yorumları onu aynı zamanda bir kuramcı yapıyor” diyerek Kıvılcımlı’nın kendisinin de bu yönlerini önemsediğini dile getirdi.

Özcan, “Kıvılcımlı yoğun pratikten vakit ayırabildiğinde teorik çalışmalarına eğilebildiğini söylerken buradaki zaman sınırlılıklarına dair üzüntülerini dile getiriyor. O aynı zamanda bu çalışmalarının görünmediğinden, görünmez gelinmesinden şikayetçi idi”

“Onun inkılapçı münevver kimdir diye bir yazısı da var. Burada  bir münevverde( entellektüelde) olması gerekenlere değiniyor, kitle insanı ve teşkilat insanı olmak, devrimcilikten kopmamak olarak tanımlıyor. “

Kıvılcımlı kendisini nasıl tanımlamak isterdi diye soran Özcan. “Kendisini önce devrimci olarak görüyor ama aynı zamanda tarihçi olarak da görüyor. Fransız tarihçi Mişle ile kendini karşılaştırıyor ve önemsediği bu tarihçi ile kendi yöntemi arasında benzerlikler kuruyor. Yani kıvılcımlı bu kimliğini de sahipleniyor. Bütün çalışmalarını da tarih tezi bağlamında yorumluyor.”

“Kıvılcımlının önemini bu güne taşıyan şeylerden biri de Din hakkında yazan ilk (bugün hala sayılı) sosyalist olması. Onun dine sempatik görünme amacı yok. Dine tamamen bilimsel olarak yaklaşıyor ve kitlelerin bilinçaltına itilmiş yönlerinin din yoluyla yüzeye çıkmasından bahsediyor. Bugün nasıl bir siyaset yapmalı konusunda kıvılcımlıdan örnek alınacak şeyler var bence.”

Canan Özcan son olarak; “Kıvılcımlı tarih tezi bağlamında örnek olarak Osmanlı tarihini inceliyor. Osmanlıyı iki döneme ayırıyor. İlk Osmanlı devletini kan kardeşliğine dayanan barbarlık dönemi, bir gaziler çağı olarak, devletleşme amacı gütmeyen, ana amacı fetihler olan bir örgütlenme olarak tanımlıyor. Fatih’le başlayan ikinci Osmanlı döneminde, devletleşmenin ve buna bağlı yozlaşmanın başladığını kendine özgü derebeyleşme yaşayan Osmanlının yıkılışa doğru gittiğini söylüyor. Barbarlıktan medeniyete geçiş sürecinin aşamalarını tarih tezindeki yaklaşımları uygun olarak değerlendiriyor” sözlerinini ardından Kıvılcımlı’nın tarih teziyle disiplinler arası bir tarih anlayışına ve tarihsel materyalizmi esas alan bilimsel yöntemine vurgu yaptı.

Panelde ikinci olarak Kıvılcımlı Enstitüsü kurucularından söz alan Ahmet Kale,  Kıvılcımlının 1960’lardaki reorganizasyon çalışmaları ve günümüz için anlamı ekseninde değerlendirmeler gerçekleştirdi.

Kale ağır hastalık dönemleri geçiriyor olmasına rağmen Kıvılcımlı’nın yeni kuşaklarla bağ kurmaya ve dağınık olan mücadele güçlerini derleyip toparlamaya çalıştığını vurgulayarak; “Anarşi yok büyük derleniş broşüründe Doktor ‘kırk yılın kazancı partiyi yitirmek olmuştur’ der. O nedenle güncel görev yitirileni yeniden örgütlemek olmalıdır. Bunun için de 1971 6 Mart’ında proletarya partisini yeniden inşa edecek grupları sayar Ankara Hukuk Fakültesinde verdiği “durum yargılaması” konferansında. 1920’de kurulmuş olan Türkiye’nin proleterya partisi(TKP), saydığı beş grubun elbirliğiyle yeniden reorganize edilmelidir. Kıvılcımlı o dönem yayınlanan sosyalist gazetesi yazılarında ve kaleme aldığı kitaplarda reorganizasyonun nasıl yapılacağına dair teorik temelleri ve pratik öneriler oluşturmaya çalışır.”

“Kıvılcımlı yaman bir polemikçidir, ama o aslolarark birleşebilmek için ayrım noktalarının neler olduğunu netleştirmenin gereği nedeniyle polemik yapar. O dönem yayınladığı kitapların ana yönelimi budur.”

“70lere gelindiğinde 68 gençliğinin yükselişi yeni bir yol ayrımına gelip silahlı mücadeleye yönelme kararı aldıklarında doktor buna itiraz eder. İşçi sınıfının proleterya partisini kurmanın önceliğini ısrarla savunur.12 Mart’ın hemen öngünlerinde yazdığı “Yeter be!” başlıklı oldukça sert yazıda partisiz silahlı propaganda ve silahlı mücadele ile arasına kalın bir duvar örer.”

“Durum yargılaması konuşmasına çerçevesini çizdiği gibi saydığı beş grubun kendi teorik tartışmalarını yaparak pratikte de derleniş komitelerini kurarak parti yoluna girmeleri gerekir. O gün başarılamamış olan bu görev hayata geçene kadar güncel bir görev olarak omuzlarda durmaktadır.”

Son olarak söz alan YOL dergisi yazarlarından Mert Büyükkarabacak konuşmasında 60^lar siyasetinde Kıvılcımlının etkileri ve Kıvılcımlıyla 60lardan günümüze bakmanın nasıl bir şey olduğunu vurguladı.

Büyükkarabacak konuşmasının satır başlarında, “Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı günümüzde devrimci bir ruhla benimseyenler onu YOL çalışmasındaki netlikte görmeyi öncelikle tercih ediyorlar. Kemalizmi çok net ve keskin bir biçimde eleştiren, Kürt Sorunu’nu neredeyse hala aşılamamış bir netlik ve berraklıkla ortaya koyan hem de bunları Elazığ Cezaevi’ndeki 4.5 yıllık tutsaklığını çekerken yapabilen TKP MK üyesi Kıvılcımlı, ulusalcılıkla arasına derin çizgiler çeken takipçileri tarafından her fırsatta anlatılmak isteniyor.”

“Yine benzer biçimde Tarih Tezi de sosyalizme özgün bir katkı olarak Kıvılcımlı’yı her açıdan öne çıkaran muazzam ve her doktorcu için gurur duyulası bir hazine.”

“Kıvılcımlı’nın Tarih Tezi’nden yola çıkarak Türkiye’deki egemen sınıfların iktidar bloğunu ısrarla ultra modern Finans-Kapital ve antika Tefeci-Bezirgân ittifakı olarak tarif etmesinin anlamının ne olduğu 2000’li yıllarda çok daha iyi anlaşılmış olmalı. Kıvılcımlı’ya göre kapitalizm Osmanlı’ya yöneldiğinde çöküş halinde olan iki toplumsal yapı -tekelci finans kapital ( “emperyalizm geberen kapitalizm”) ve tefeci bezirgan sermaye- birbiriyle temasa geçiyor ve birbirlerine tutunarak kökleşmeyi başarıyorlardı.”

Kıvılcımlı’nın 1960’lar siyasetinin teoriyi politik ihtiyaçlarla fazlaca eğip bükmek gibi bir riskli boyutu olsa da esas olarak son derece tutarlı ve bütünlüklü bir içeriğe sahip olduğunu, bu pratiğe yöne veren ana ilkelerin de günümüz açısından fazlasıyla yol gösterici olduğunu düşünüyorum.”

“Politika cebr-i aladır (yüksek matematik)tir. Her an değişen momentlerin izlenimi ve onun içinde kafa kaybetmeme kavgasıdır, savaşıdır” (Durum Yargılaması). Kıvılcımlı’yı ayrıksı ve her dönemde güncel kılan onun toplumsal gerçeğe, işçi sınıfının lehine olacağını düşündüğü yönde politik taktiklerle müdahale etme arzusudur. “Mesele kıyasıya somut taktik iken onlar kıyasıya soyut strateji kesiyorlar”( Devrim zorlaması ve devrimci zortlama) . Bu yönde bir olanak olduğunu düşündüğü hiçbir momenti kaçırmamak için büyük bir konsantrasyon içindedir”

“Kıvılcımlı 1971 devrimciliğinin bütün doğum sancılarına eşlik etti, onunla beraber neredeyse bütün gelişim kertelerinde yol yürüdü.”

“Kııvlcımlı’nın 60’ların birikimini Proletarya Partisinin Reorganizasyonu için kullanmak istediği iyi bilinir. Sınıflar mücadelesi çatallandıkça ve esas olarak reorganizasyon için birlikte hareket etmesi gereken güçler dağılma eğilimine girdikçe “Devrimci davranışların Türkiye’de hangi yönde gelişmesi gerekir?” tartışmasını en geniş kesimlerle birlikte yürüttü.”

Bugünden bakıldığında 71 Devrimciliğiyle Kıvılcımlı arasındaki polemikte kim haklı çıktığını sormanın da meşru ve tartışılması gereken bir konu olduğunu vurgulayan Büyükkarabacak, 71 devrimciliğinin Türkiye değil ama Kürdistan kırlarında muazzam bir başarıya ulaştığı dile getirdi.  Bugün burjuva devriminin alameti olarak Cumhuriyet rejimi, iki temel aksı olan Kürt ve Komünist düşmanlığı ile varabileceği tek nokta olan Türk-İslamcı faşizm batağına saplanmış durumdayken “1971’de yaşanan, Kıvılcımlı ve devrimci gençlik stratejileri arasındaki çatallanmanın yeni bir sentezle aşılması gereken bir momentteyiz. Bugün sınıf hareketinin inşası görevinin aciliyeti ve bunun Kürt halkıyla dost bir koordinat sistemi üzerinde başarılması görevlerine burun kıvırmak 71’de kaçırılan fırsatın bir benzerinin bugün de kaçırılmasına kapı açacaktır”  diye sözlerini tamamlerken günümüz görevlerinin altını bir kez daha çizdi.

Salonda yer alanların da katkı ve sorularıyla devam eden panel, mücadele alanlarında buluşma dilekleriyle son buldu.