Alevilerin sınavı

Bugün devletin bakanlık bünyesinde kurmak istediği Alevi dairesinin içi zehirle doludur.

“Şöyle bir zoomlayıp eseri görelim.

Ya Allah bismillah”

Reis kılıcını bala bulamış Alevilerin üzerine koşuyor.

İstanbul Şahkulu Dergâhında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla kurdeleler kesilip yeni bir yola girildi.

Yol, insanı tanımak için iyi bir fırsattır. Oysa şimdi Aleviler için devletin bu adımı tanınmak değil, yeni bir mücadele hattını kurup kurmama gibi bir anlama sahip. Yani herkes birbirini çok iyi tanıyor. Yeni bir tanışıklığı yolda kurmayı arzu etmenin anlamı yok.

Seçim sathına girilmişken Erdoğan’ın Şahkulu’nda açıkladığı Alevi açılımını sadece AKP’nin seçim politikası olarak okumak hatalı olur. Burada Osmanlı bakiyesi olan Cumhuriyet’in yüz yıllık paradigmasında çeşitli değişimlerin izlerini sürmekte fayda var. Her değişime olumluluk atfetmek tabii ki saflık olur fakat burada cepheden karşı çıkarken bazı noktaları kaçırmamak gerekir.

Üstünden atlanmaması gereken bugün devlet Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde Cemevi Başkanlığı kuruyorsa ve buradan Alevileri ve kurumlarını yönetme adımı atıyorsa bu sadece asimilasyon politikası değil aynı zamanda Alevilerin devletle mesafe çizgisini koruyan iradenin kazanımıdır.

Egemen olanla mücadele sadece cepheden karşı çıkmakla değil, bazı zamanlarda mücadele tahkimatını onun katı alanlarında geri adım attıra attıra olur.

Bugün AKP özgülünde devletin attığı adım Alevilerin yürüttüğü mücadelenin bir kazanımı olarak öne çıkarılması gereken bir olgudur. Fakat bu sahip çıkılıp sarmaş dolaş olunacak bir gelişme değildir. Şimdi Aleviler Cumhuriyetin ilk yüzyılı kapanırken eşit yurttaşlık temelinde asıl taleplerine sıkı sıkıya sarılmalıdır.

Alevileri çöktürme planı

Bugün devletin bakanlık bünyesinde kurmak istediği Alevi dairesinin içi zehirle doludur.

Alevilere dayatılan şey, AKP öncülüğünde devletin 2014 yılında Kürtler için aldığı çöktürme planı kararıyla aynıdır. Önce ‘tanıyor, veriyor’ gibi yapıp onu çökertmek için her türlü kirliliği, devşirmeyi ortaya koyuyor.

AKP, Alevilere Siyasal İslam’ın sadaka toplumu politikası üzerinden yaklaşıyor. Devlet Cemevlerini bakanlığa bağlayarak yapı onarım, elektrik, su, dedelere maaş vererek onu elinde tutmayı ve yanı sıra kendi Alevisi’ni yaratmanın da fırsatını yakalamayı hedefliyor.

Çok açık ki AKP’nin Cemevi Başkanlığı adımı, Alevilerin statüsüzlüğünü garanti altına almaktır. AKP iktidarda kalsın ya da kalmasın, bugün atılan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevleri Başkanlığı projesi devletin son yüzyılda Alevilerin yaşadıklarını reformlarla sabitlemektir.

İslam’ın içindeyiz-dışındayız, Ali vardı yoktu tartışmalarını bir kenara bırakıp Alevi toplumunun net tutum almasını sağlamalıyız. Zira bu tartışmada bugün ısrarcı olmak büyük bir yarılmayı güçlendirecektir.

AKP’nin iktidarda kalmak pahasına 2015 sonrası ülkeyi içine soktuğu cehennemi yaşıyoruz. Sokakta kendisini ifade eden, eşit yurttaşlık kapsamında yürüttüğü mücadelesini kurumların içine çeken Alevi hareketi aynı zamanda bir tavır olan ‘Devletin Alevisi olmayacağız’ parolasını sakladığı yerden çıkarmalıdır ve politik bir hegemonya kurmalıdır.

Alevi hareketi, cumhuriyetin ikinci yüzyılına dair sözünü kurmaya çalışırken dün yediği havuçlar bugün başına bela oluyor. Şimdiye kadar ne aldıysa ‘devletin Alevilere borcuydu, bir kısmını aldık, sadakanıza karnımız tok’ deyip net tutum almalıdır. Bu bir taraftan ‘AKP’nin dayatmalarını kabul etmiyoruz’ açıklamaları yapıp diğer taraftan arsa alarak olmaz. AKP’ye geri adım attırana kadar devletin her kurumuyla bütün maddi ilişkiler kesilmeli ve tam karşısında konumlanılmalıdır!

Kültür Bakanlığı eliyle Saray’a bağlanan Cemevleri Başkanlığı içinde yer alan kişi ve kurumlar mutlaka teşhir edilmeli ve yalnızlaştırılmalıdır. Pir Sultan Abdal’ı yüreğinde taşıyan herkes için Hınzır Paşa ne ise Cemevleri Başkanlığı’nda yer alanlar da Aleviler nezdinde aynı ilgiyi görmelidir.

Ülkede ne kadar Cemevi, dernek, köy derneği varsa Alevi çatı örgütleriyle birliği sağlanmalıdır. Alevi toplumunun tamamını kapsayacak bir kampanya ile -sadece metropollerde değil- birebir bu yıkım politikası anlatılmalır. Kakafoniye kesinlikle mahal verilmemelidir. Bu saldırı püskürtülürse ancak AKP sonrası ikinci yüzyılda eşit yurttaşlık mücadelesi kazanılabilir. Sosyalist bir rejimin dışında kimse ‘Aleviler çok ezildiniz, şu hakkınızı teslim edelim’ demez. Sadece şu yüzyılda bile yaşadıkları ayrımcılık arşa çıkmasına rağmen bir gün olsun ‘Alevilerin de hassasiyeti’ var denilmiyor.

Şimdi Alevilerin sınav zamanıdır. Net tavır alınmazsa yara büyük açılacak, telafisi olmayan bir dönemin de kapısı aralanmış olacak!…

Hodri meydan!