“Halkımız, Saray’ı sırtından indirmeye kararlıdır”
Kemalbay’dan iktidara sert eleştiri: “Şimdi, kalan son malları kelepir fiyata satabilmek için kapı kapı geziyorsunuz, halkın olan ne kaldıysa Katar’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin petrol milyarderlerine satmak istiyorsunuz.”
Meclis’te 1 Aralık’ta başlayan bütçe görüşmeleri devam ediyor. HDP İzmir milletvekili Serpil Kemalbay, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve bağlı kurulların bütçesi hakkında söz aldığı meclis konuşmasında sert eleştiriler gerçekleştirdi.
Kemalbay, “Bu düzen siyasal ve ekonomik olarak köklü ve çoklu bir krizin içerisindedir. Bu konuda hemen baştan söylemeliyim ki Erdoğan gerçekleri söylemiyor. Türkiye ne bir ekonomik kurtuluş savaşı içindedir ne de uluslararası bir komployla karşı karşıyayız. Türkiye, her on beş-yirmi yılda bir uluslararası kapitalist sistemin gidişine bağlı olarak girdiği yapısal krizlerden biriyle karşı karşıyadır. Son yirmi yılda kamu adına ne var ne yok hepsini, her şeyi özelleştirdiniz veya sattınız. Hükûmetiniz halkı büyük bir borç bataklığı içerisine sürükledi. Bu sürede bütün kamu kaynaklarını ve genişleyen piyasalardan aldığınız borçları inşaata, ranta, faize, yandaşa yatırdınız. Halkın bütçesini SİHA’larla, ağır silahlarla bombaladığınız dağa taşa attınız.” diyerek başladığı konuşmasında; “Bol hamasetle, yeni Osmanlıcı hayallerle, “inşaat ya Resulullah” diyerek bugünlere geldiniz. Şimdi, kalan son malları kelepir fiyata satabilmek için kapı kapı geziyorsunuz, halkın olan ne kaldıysa Katar’ın, Birleşik Arap Emirlikleri’nin petrol milyarderlerine satmak istiyorsunuz.
Türk parasını ucuzlatarak ucuz emek pazarına çıkardınız. Erdoğan her ağzını açtığında Türk lirası pul oluyor; döviz zenginleri kahkaha atarken ücretliler, geliriyle geçinmek durumunda kalan emekçiler ekmek, soğan alamaz duruma geldi, bebek mamaları marketlerde kelepçelendi.
Erdoğan’ın acı reçeteyi “yeni ekonomik model” diye pazarlamaya çalışması hazindir. Kusura bakmayın ama yıkımın, yoksullaşma ve çürümenin içinde yüzülürken hangi ekonomik modelden bahsediyorsunuz? İşsiz kadınlara ayakkabı boyama kutusu hediye ederek mi Çin ekonomisini yakalayacaksınız? 15 Temmuz darbe girişiminin finansörü olmakla itham ettiğiniz Birleşik Arap Emirlikleri’nin eline bakarak mı ekonomiyi kurtaracaksınız?” diyerek hükümetin yeni ekonomik model uygulama iddialarına cevap verdi.
Hükümetin Türkiye ekonomisinin büyüdüğü değerlendirmelerine karşı da; “Gerçekten, verilere göre Türkiye üçüncü çeyrekte büyüyen ekonomilerin başını çekiyor. Peki, ama Türkiye büyüyorsa halkın ekonomisi neden küçülüyor? Bu büyüme kimin büyümesi? İşsizliği azaltmayan, hayat pahalılığını ortadan kaldırmayan, satın alma gücünü yükseltmeyen, dış borcu küçültmeyen, paranın değerini yabancı paralar karşısında korumayan, zamlara yeni zamlar ekleyen büyüme halkın ekonomisinin büyümesi olabilir mi?
Asgari ücreti reel olarak yüzde 25 küçülttünüz. TL’nin değer kaybındaki hıza baktığımızda asgari ücretin her üç ayda bir güncellenmesi gerekiyor. Döviz alamayanlardan alabilenlere büyük bir gelir transferi yaptınız. Döviz gelirlerinden, faizden, ranttan vergi alınarak işsizlere ve asgari ücretlilere aktarmamız zaruri bir hâle gelmiştir. Yandaşların kasasındaki milyarlar büyürken halkımızın borçları, kredileri; elektrik, su, doğal gaz, iletişim, ulaşım, gıda faturaları artıyor.” Diyerek bu büyümeden halkın payına daha fazla yoksullaşma, daha fazla borçlanma, daha fazla işsizlik düştüğünü vurguladı.
Kemalbay konuşması esnasında hızla düştüğü görülen bir grafik sunarak; “Bu bütçeyi yapmaya başladığımızdan bugün bu bütçeyi buraya getirdiğimiz o kırk gün içerisinde bakın bütçe nasıl değer kaybetmiş, bütçenin grafiği nasıl aşağılara inmiş. Bu, aslında, başka bir şekilde de bakılarak okunabilir. Bakın, bu grafikler, aynı zamanda, hukukun üstünlüğünün nasıl yok edildiğinin de göstergesi olacaktır. Bir örnek vermek istiyorum, örneğin: Babasıyla beraber köy düğününde davul çalarak geçimini sağlayan Mazlum şu anda zindanda. 14 yaşındaki Mazlum’u sırf HDP kumpas davasını çürütmesin diye içeride tutuyorsunuz. Bütün kanıtlar Mazlum’un o esnada, olay esnasında yani Yasin Börü’nün katledilişi esnasında orada olmadığını gösteriyor. Bu kanıtlandığı hâlde bırakmıyorsunuz yani sizin hukukunuz da aynı şekilde bu grafikte görülebilir.
Bu grafik, aynı zamanda, emeğiyle geçinenlerin, alın teriyle yaşayanların aldıkları payın grafiğidir. Bu grafik, aynı zamanda, çetelerin, organize suç örgütlerinin, uçağıyla Bakan gezdiren kara para aklayıcılarının cezalandırılma grafiğidir. Bu grafik, aynı zamanda, itibardan tasarruf olmaz diye savurganlığın her türünü bu halka yaşatanların dünyadaki itibarının grafiğidir. Sonuç olarak bu grafik, sizin halklarımızın gönlündeki yerinizin grafiğidir; kısaca, kafa üstü çakıldığınızın grafiğidir” hükümetin ekonomik, siyasal, hukuksal..vb her açıdan yaşadığı düşüşe vurgu yaptı.
İktidarın çöpten bile rant elde etme yaklaşımıyla, katı atık işçilerine saldırdığını vurgulayan Kemalbay, direnen katı atık işçilerinin mücadelesini selamladı: “Dün Sanayi Bakanı buradaydı ve teknolojide nasıl uçtuğunuzu anlattı; sanırsınız ki Türkiye Sanayi 4.0’a geçmiş. Bir ekonomik değer üretemediğiniz için bu sefer Türkiye’yi büyük bir ekolojik yıkıma sürüklediniz ve dağımızı, taşımızı, ormanlarımızı, derelerimizi, doğamızı, maden şirketlerine peşkeş çektiniz. Rant sizin öyle kutsalınız olmuş ki çöpler dâhil her yeri ranta açtınız ve ekmeğini çöpten çıkaran katı atık emekçilerini polis ve zabıta zulmüne direndi diye tutukladınız; direnen emekçiyi de on yedi yıl hapisle yargılıyorsunuz, gözdağı vermek için bunu yapıyorsunuz ama sizden korkan sizin gibi olsun. Pazar günü bu arkadaşlarla beraberdim ve gördüm ki gürül gürül örgütleniyorlar, boyun eğmiyorlar, hakları için mücadele ediyorlar; buradan onlara selam olsun.”
İktidarın “Ekonomik Kurtuluş savaşı” söylemine kanmayıp hakları için sokaklarda olan kesimlerin direnişlerine vurgu yapan Serpil Kemalbay sözlerini;“Halk, ‘Ekonomik kurtuluş savaşındayız.’ safsatasını satın almadı diye halka saldırmaya hazırlanıyorsunuz. Direnişlerle, sokak eylemleriyle zamları, işsizliği, yoksulluğu, açlığı, sefaleti protesto ediyor diye MGK kararlarına sığındınız, halka savaş açıyorsunuz. “Ekonomik kurtuluş savaşı” adı altında 7 Haziran 2015’ten bu yana gerçekleştirdiğiniz darbeler silsilesinden yeni bir darbe silsilesine daha karar verdiniz, yapmak istiyorsunuz. Ancak şimdi sabırsızlık zamanındayız; işçiler, sağlık emekçileri, emekliler, atanamayan öğretmenler, EYT’liler, engelliler, kadınlar, KHK’liler, yurtsuz gençler, çiftçiler, tarım işçileri, ev işçileri, güvencesizler, bütün toplum tükenmişlik sendromu yaşayan iktidarınızdan hesap sormak için sabırsızlanıyor.
Halkımız, Saray’ı sırtından indirmeye kararlıdır.
7 Haziran’dan bu yana yaptığınız bütün darbelere direndik, boyun eğmedik, yeni ekonomik model adlı örtü altında sakladığınız bu darbeniz de yenilecek. Ne bu halkı zorbalıkla sindirebileceksiniz ne de rızayla bir meşruiyet sahibi olmaya muktedirsiniz. Bütün kurumların içini boşalttığınız gibi TÜİK de sizin yalan makineniz hâline geldi, sizi TÜİK de kurtaramayacak. Bu vesayetçi savaşa, ranta, faize yaslanan sömürü düzeniniz, köklü ve çoklu krizin pençesinde yok olmaya mahkûmdur. Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Sadece tek adam despotizmine değil, bu acımasız sömürü düzenine de son vermek boynumuzun borcudur.” diyerek sonlandırdı.