Dünyayı güzelleştirme kavgasında bir ömür: Fatma Nudiye Yalçı

Yaftalı Tabut oyununun, tarihimizde hakkı teslim edilmeyen, görünmez kılınan ve pek çok kişinin tanıma şansı bulamadığı Fatma Nudiye’yi anlatması çok önemli. Ama oyunun bizlerle buluşma süreci de zorluklarla dolu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda bu sezon sergilenen Yaftalı Tabut oyunu, ele aldığı konu, metnin yaratım süreci, oyunculukları, dramaturjisi ile ilgi çekici ve etkileyici bir eser olmuş. Yaratılmasında, sergilenmesinde emeği geçenleri takdirle anmak gerekiyor.

Tek bir değerlendirmenin kapsamına giremeyecek derecede farklı anlamlara, farklı derinliklere sahip bu oyun hakkında yazmak çok kolay değil. O yüzden bu yazının hedefi, “oyuna ilgiyi artıracak izlenimleri sunmak ve bir takım bilgileri paylaşarak 95 dakika boyunca izleyeceklerimizi daha da içselleştirmemizi sağlamak” olacak…

Bilgesu Erenus’un yazdığı, Yelda Baskın’ın yönettiği ve yedi kadın oyuncunun rol aldığı Yaftalı Tabut oyunu, Fatma Nudiye Yalçı’nın hayatını anlatıyor. Bütün ömrünü sosyalist mücadeleye adayan Fatma Nudiye’nin kendisine yakıştırılan “yaftalarla” baş etme çabası ve özgür bir yaşam kurma savaşı sahneye taşınmış.

Fatma Nudiye Yalçı 1904 yılında doğar, lise ve üniversite eğitimi alır, komünist mücadelenin aktif bir kadrosu olunca annesi dışındaki bütün aile üyeleri tarafından dışlanır. Güçlü kişiliğiyle, değerlerinden ödün vermez haliyle, fikirlerine göre hayat sürmesiyle, döneminin aykırı ve sakıncalı kadını olur. Aldatılması karşısında evliliğini sonlandıran, nikâhsız birliktelik yaşayan, örgütlü ve politik mücadelede boylu boyunca yer almakta çekince yaşamayan ve uzun yıllar cezaevinde kalmayı göze alan Fatma Nudiye, hayatının sonuna kadar komünist kişiliğinden ödün vermez. Yine komünist hareketin en önemli kadrolarından birisi olan Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yla ilişkisi, yaşamında önemli bir yere sahiptir. Düşünce ve eylem alanında hayat boyu sürecek olan politik ilişkilerinde, birlikte ürettikleri çok değerli eserler mevcuttur. Uzun süren aşk ilişkilerinde de dönemin kalıplarına girmemişlerdir.

Bu kadar güçlü bir komünist kadın olarak, kaçınılmaz bir şekilde örgütü içindeki cinsiyetçilikten payını alır Fatma Nudiye. Bir takım erkek yoldaşları tarafından emeğinin görünmemesine, hakkının teslim edilmemesine, baskılara, itibarsızlaştırılmaya maruz kalır. Fakat bütün bunlar onu yıldıramaz; eğitimi, bilgisi, bilinci, donanımı ve pratik faaliyetleriyle sosyalist mücadeleye çok önemli katkıları olur. Çevirmenliği, öykü yazarlığı, incelemeleri, araştırmalarıyla da çok yönlü üretimlerde bulunur. “Beyoğlu 1931” ile Fatma Nudiye’nin “Türkiye’nin repertuara alınacak değerde oyun yazan ilk kadını” olduğunu da burada belirtelim…  

Yaftalı Tabut oyununun, tarihimizde hakkı teslim edilmeyen, görünmez kılınan ve pek çok kişinin tanıma şansı bulamadığı Fatma Nudiye’yi anlatması çok önemli. Ama oyunun bizlerle buluşma süreci de zorluklarla dolu.

İlk nüvesi yıllar önce oluşturulur. Mehmet Aslan, 2000’li yılların başında Fatma Nudiye’nin hayatına ilgi duyar ve hayatı hakkında derin araştırmalar yapar. *Aslan, 1970’li yıllarda Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ya dair okumalarında Fatma Nudiye’nin faaliyetlerinden haberi olduğunu; fakat asıl çalışmasına, yıllar sonra onun mücadeleci kişiliğini, sıra dışı hayatını kavrayınca başladığını aktarır bizlere. Araştırmalarından yola çıkarak bir roman yazılabileceğini, bu romanın da aynı perspektife sahip bir kadın yazar tarafından yaratılması gerektiğini düşünür. Mehmet Aslan’la Bilgesu Erenus’un yolları bu şekilde kesişir.

“Bilgesu Hanım ise bir roman yerine bir senaryo çalışması yapabileceğini söyledi. Gerçekten de çalışmalara hemen başladı, Fatma Nudiye Hanım ile ilgili insanlarla, akrabalarıyla, bazılarına benim de katıldığım görüşmeler yaptı, bir nevi sözlü tarih çalışması yürüttü.”

Senaryo çalışması çeşitli zorluklardan dolayı filmleştirilemez, bir tiyatro eserine dönüşür; Bilgesu Erenus, Yaftalı Tabut oyununu kaleme alır.

Bilgesu Erenus bu tiyatro oyununu İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’na 2016 yılında teslim eder. Büyükşehir Belediyesi’nin AKP’li yıllarıdır; ama oyun oy birliğiyle kabul edilir.

Oyun, ilk kez bu yıl 95 dakika tek perde halinde sahnelenmeye başladı. Bensu Orhunöz, Ceren Hacımuratoğlu, Lale Kabul, Nazan Yatgın Palabıyık, Selin Türkmen, Şenay Bağ ve Yeşim Mazıcıoğlu rol alarak Fatma Nudiye’nin yedi farklı dönemini canlandırıyorlar. Her birinin birbirinden başarılı, akıcı, sade oyunculuklarını izliyoruz. Yedi kadın oyuncunun bu performansları, izleyenlerde ayrı bir sempati ve sıcaklık yaratıyor. Tek bir kadının rol aldığı değil de yedi kadın oyuncunun birbirine el vererek (oyunda karanfil) oynamaları, kadın dayanışmasını ve Fatma Nudiye’nin bütün bir ömrünü biçimlendiren kolektif, eşitlikçi yaşamı bizlere sahnede hissettiriyor. **Evrim Kepenek yazı başlığında ne güzel ifade etmiş: “Karanfil” kadından kadına…

Oyunun içeriğinin, onlarca yıllık özenli emek sonucu ortaya çıktığını belirtmiştik. Görünmez kılınma ve yok sayılma sonucu hakkında az belge bulunan Fatma Nudiye Yalçı’nın hayatı gerçeğe çok yakın anlatılmış. Sadece oyunda Kemalist öğeler abartılıyor. Kendi döneminin bağımsızlık savaşına tanıklığı dolayısıyla emperyalizme karşı halkın direnişini elbette olumlu karşılamıştır; ama politik mücadelesinde Kemalist burjuva iktidarıyla savaş içinde olmuştur Fatma Nudiye.

Fatma Nudiye Yalçı hep vardı. Onun hayatının gün yüzüne çıkmasını ve günümüze ışık olmasını sağlayan bu oyunun yaratıcıları, sonsuz minneti ve saygıyı hak ediyor. Baskı ve saldırıların arttığı, cinsiyetçi ve eşitsizlikçi sistemin daha da etkin kılınmaya çalışıldığı günümüz koşullarında Fatma Nudiye’yi tanımak pek çok kişiye umut aşılayacak, cesaret verecek ve güç kazandıracaktır.

* https://parsomenfanzin.com/2021/10/04/fatma-nudiye-hanimin-pesinde-mehmet-aslan/

** https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/251568-karanfil-kadindan-kadina-fatma-nudiye-yalci