Hacı Bektaş’ta kadına şiddet

Alevilerin her yıl düzenlediği Hacı Bektaş-ı Veli’yi anma etkinlikleri kapsamında Nevşehir’e giden Abdal kadınlar, dergâhta şiddet ve hakarete uğradıklarını söyledi. Kadınlara şiddet ve hakarette bulunduğu belirtilen Celal Abbas Ulusoy ise iddiaları yalanlıyor.

YouTube player

İstanbul’da yaşayan Alevi – Bektaşi Abdallar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İnanç Masası’nın desteğiyle geçtiğimiz haftasonu Nevşehir’de türbesi bulunan Hacı Bektaş-ı Veli’yi ziyaret etmek üzere yola koyuldu.

Alevi – Bektaşi inancı açısından özel bir yeri olan Hacı Bektaş anmasına, İstanbul’un çeşitli illerinden çoğu çocuklu 40 Abdal kadın katıldı.

Anadolu Abdalları Ortak Platformu’nun ayarladığı Hacı Bektaş Veli Dergâhı Vakfı’nın misafirhanesinde konaklayan kadınlar, Hacı Bektaş-ı Veli türbesini ziyaret ettikten sonra kurbanlarını alarak dergâha geldi.

Kurban kesiminin ardından lokma dökmeye başladılar ve lokma dökümü sırasında iki kadın arasında tartışma çıktı.

Kadınları sessiz olmaları konusunda uyarmak üzere yanlarına gelen Dede Celal Abbas Ulusoy’a Songül Susmaz, “Dayı sen karışma” deyince, tartışma yön değiştirdi ve Susmaz’ın iddiasına göre Ulusoy, “Senin dayına dayarım, bana dede diyeceksin” şeklinde Susmaz’a karşılık verdi.

Songül Susmaz (Sağdaki)

Bunun üzerine kavga çıktı ve birçok kadının iddiasına göre Ulusoy, Susmaz ailesi başta olmak üzere dergâha gelen kadınlara derhal dergâhtan ayrılmalarını söyledi. Geceyi sokakta geçirmek istemeyen çoğu kadın, dededen özür dileyerek çocukları hatırına dergâhta bir gece daha kalmak istedi.

Ulusoy’un emniyet güçlerini araması üzerine iki polis, dergâha intikal etti. Polis, tarafları dinleyip ortalığı yatıştırdıktan sonra olay yerinden ayrıldı ve Susmaz’ın iddiasına göre, polis Susmaz’a şikayetçi olmamasını, şikayetçi olduğu takdirde bu işten zararlı çıkacağını söyledi.

Hakareti ve kovulmayı hak etmediğini ifade eden Songül Susmaz, ailesini yanına alarak dergâhı terk etti. Bir süre gidecek yer arayan Susmaz ailesi, daha sonra Karacaahmet Sultan Dergahı Cemevi’ne sığındı. 

Karşı Mahalle ekibi olarak olay gecesi, önce Hacı Bektaş Veli Dergâhı Vakfı’na giderek olaya şahit olan kadınlarla, sonra Karacaahmet Sultan Dergâhı Cemevi’ne giderek olayı yaşayan Susmaz ailesiyle konuştuk. Ertesi gün kadınlarla yeniden buluşarak bir dizi video röportaj gerçekleştirdik. Dede Celal Abbas Ulusoy ile görüşmek ve iddiaları ona sormak üzere dergâhın kapısını çaldık ancak kendisinin istirahatte olduğu, ekibimizle görüşemeyeceği beyan edildi. 

“DEDE OLDUĞUNU BİLMEDEN DAYI DEDİM”

Her yıl imkânlarını seferber ederek Hacı Bektaş-ı Veli’ye yüz sürmeye, cemini edip, lokmasını dökmeye geldiğini anlatan Songül Susmaz, yaşadığı olay karşısında şoka uğradığını söyledi. Kendilerini uyaran kişinin dede olduğunu bilmeden ağız alışkanlığıyla “dayı” dediğini kaydeden Susmaz, “Dayına dayarım, bir kadına söylenecek söz mü? Bu söz karşısında neden susayım? Hangi makam insana hakaret etme yetkisini verir? Üstelik çocuklarımın gözü önünde itilip kakıldım, dergâhta şiddet bize reva mı?” diyerek tepkisini ortaya koydu. Bu olaydan dolayı ne dedeleri ne de cemevlerini ve dergahları zan altında bırakmak istemediğini vurgulayan Susmaz, “Pirlerin piri Hacı Bektaş-ı Velimiz de yolumuz da kutsaldır. Burada yaşananlar buraya has…” dedi. Ulusoy ile ilgili hukuki süreç başlatacağını söyledi. 

“GECE SOKAKTA KALMAMAK İÇİN ÖZÜR DİLEDİK”

Olaya şahit olan Ebru Koçak, her yıl bu yolculuğu gerçekleştirmek isteseler bile maddi imkânsızlıktan dolayı gelemediklerini, bu yıl buldukları imkân sayesinde heyecanla yola düştüklerini anlattı. Kovulmanın kendisine ağır geldiğini dile getiren Koçak, “Songül eşyalarını aldı gitti, bize de ‘hepiniz defolun gidin’ dedi. Yalvar yakar kalmak istedik, çoluk çocukla sokaklarda perişan olmak istemedik. Ortalığı yatıştıralım da Songül gitmesin diye uğraştık. Kadının lokması boğazında kaldı.” şeklinde konuştu.

Serap Kara

Serap Kara, “Herkes ‘çingene’ deyip zaten bizi dışlıyor, bu seferde burada dışlandık, ağrımıza gidiyor.” diyerek söze başladı. Olaydan sonra gece kapıya dayanırlar ve kovarlar diye korkudan uyuyamadıklarını ifade eden Kara, sabahı zor ettiklerini anlattı. “Bizde Hak yoluna geldik, yalan söyleyecek halimiz yok. Bugün bize bunu yapan yarın başka kadınlara da bunu yapar. Artık bize hakaret edilmesini kaldıramıyoruz. Zor şartlar altında, inancımız için buraya geldik, duyduklarımız bizi çok incitti.” dedi.

Songül’ü mecburen yalnız bıraktıklarını söyleyen bir diğer kadın da Dilber Oybak. “Kadının başına neler geldi! Ama bu bizim ayıbımız değil, karşımızdakinin ayıbı. Biz dışlanmaya gelmedik. Beni dışlıyorlarsa onların ayıbı! Seneye imkânım olursa geleceğim, onların karşısına çadır kuracağım, bizi gördükçe utansın!” dedi.

“KİMSEYİ HIRPALAMADIK”

Dergâha gönüllü hizmet etmeye gelen ve adının bu olayda belirtilmesini istemeyen kişi, bu konunun kapatılması gerektiğini, Cemal Efendi ve Arife Ana’dan olma mübarek kişilerin çocuklarının aleyhinde konuşmamak gerektiğini belirtti. “Aşevine geldim, bacılara sessiz olmasını söyledim. ‘Hu’, dedim, ‘Hu’ deyince susulur. Yine susmadılar. O esnada Celal Abbas Efendim geldi, kadın “Dayı sen neden kadınlara karışıyorsun?” deyince Efendim de ‘Ben dayı değilim, bu evin halkıyım, bana ya efendi ya dede deyin’ dedi. Kadın birkaç defa daha dayı deyince Efendim de ‘Dayına dayarım’ dedi. Anlattıkları gibi üstüne yürüme veya hırpalama olmadı. ‘Hepiniz toplanın gidin, burayı boşaltın’ dedik. Polisi de Efendim aradı, ‘Burada huzursuzluk var, bunları buradan çıkarın’ dedi. Polis geldi, dinledi, bacılar şikâyetçi olmadı, konu kapandı. Sonra Efendim, ‘Kadınları toplayın burada kalmaya devam etsinler’ dedi. Kavga eden kadın geri gelmedi”