Brezilya’da yerli halklar Bolsonaro’yu soykırım ve eko-kırımla suçluyor

Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yerli halklara “açık, sistematik ve kasıtlı” bir saldırı yürütmekle suçlanıyor. Ayrıca Amazon yağmur ormanları bölgesindeki agresif ormansızlaşma kampanyasına işaret ederek çevre koruma önlemlerini sistematik olarak ortadan kaldırmasına yönelik şikayetler de mevcut.

Chelsea Stahl

Amerika kıtasında yıllardır var olan en büyük insanlık kıyımı jenosit, Avrupalıların kıtayı keşfedip sömürgeleştirmeleriyle başlamıştı. Yerli halklar topraklarından atılmış, insan sayılmamış ve köleleştirilmişlerdi. Kültürleri, dilleri yok sayılmıştı. Son yıllarda neoliberal politikalarla da yaşam koşulları çok daha zorlaşmıştır. Çıkarım endüstrisi ve gen mutasyonlu kitlesel tarım ile topraklarından oldular, kentlere göçe zorlandılar.

Tüm bunlara karşı 1995 yılında Birleşmiş Milletler 9 Ağustos gününü Uluslararası Yerli Halklar günü olarak kabul etmiştir. Amaç, onların zorlaşan yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve kendi kaderlerini belirleme; kültürlerine, tarımlarına, yaşam biçimlerine -kısacası insan olarak haklarına- saygının güvence altına alınmasıdır.

Yerli halkları bir ulus olarak tanıyan ilk Latin Amerika lideri Evo Morales olmuştu. 2009 yılında Bolivya’yı çok uluslu bir ülke ilan etti. Tüm yerli halkların dillerine, kültürlerine saygı temelinde Bolivya çok uluslu bir devlet oldu. Bolivya’nın, yerli halklarına yıllardır ellerinden alınmış bu hakkı vermesi tüm kıtadaki yerli halklara örnek oldu. Yerli halklar daha çok seslerini duyurmaya, haklarını aramaya başladılar ve çeşitli örgütler kurdular.

Ancak bundan sonra üzerlerindeki baskılara ve hak ihlallerine duyarlılık arttı. Her ülkede ulus olarak tanınma hareketleri başladı. Protestolar gözler önüne serildi. Son günlerde, Kanada iktidarlarının yerli halk çocuklarını nasıl öldürdüğü kilise bahçesinde bulunan toplu mezarlarla ortaya çıktı. Yerli kadınların kısırlaştırıldığı; eğitim ve sağlık koşullarına ulaşmada da yine bu halkların en altta olduğu konuşuluyor.

Günümüzde ise neoliberalizmin saldırıları altında yine en çok ezilenler yerli halklar oluyorlar. Genelde tarımla uğraşan yerli halklar tüm kıtada en yoksul ve en ezilen halklar oluyorlar. Sadece bu yıl Kolombiya’da yüzlerce yerli halk öldürüldü.

Bolsonaro Brezilya’sında ise yerli halkların durumu içler acısı. 2007 yılında Kongre’ye verilen yerli halklar karşıtı bir düzenleme yasalaşmayı bekliyor. Bu yasa ile yerli halkların topraklarına, sularına enerji santrali, maden ocağı ve yol yapımına izin veriliyor. Genetiğiyle oynanmış endüstriyel ürünler ekimine de onay veriliyor.

Son salgın sırasında yerli halk ölümleri ortalamanın çok üstünde. Kırlarda işsizlik ve açlık başlamış. Nüfusun %30’u aşırı yoksullaşmış. O nedenle hemen hemen her gün Brezilya’da bir yerlerde protestolar yapılıyor. Topraksız Köylü Hareketi bu halklara destek veriyor. Gerektiğinde onlara bedava yiyecek dağıtıyor. Kıta çapında çeşitli yerli halk örgütlenmeleri de protestolarla destek veriyorlar.

9 Ağustos günü de Brezilya yerli halkları Hollanda’daki Den Hague Mahkemesine Bolsonaro’yu jenosit uygulamakla suçlayan bir soruşturma önergesi verdiler. 148 sayfalık raporda yaptıklarını belgelerle sunuyorlar. Ayrıca yeni bir terim de kullanılıyor: Ecocide, insanlık ve özellikle gezegenimiz ve çevre konularına karşı jenosit uygulamak anlamına geliyor. Çevreye verilen zarar ile insanların yaşamlarının tehdit altına alındığı vurgulanıyor. Bolsonaro ecocide ile suçlanıyor.

Yerli halkların yüzyıllardır kendi topraklarında geliştirdikleri tarım biçimi var. Doğayı bir canlı olarak kabul ediyorlar. Çevreyi koruma yaşamlarının bir parçası. Yüzyıllardır insanlığın doğa ile ilgili öğrendiği bilgileri, atalarından bugüne saklamışlar ve uyguluyorlar. Günümüz koşullarında bu halkların dilleri, kültürleri ile yaşamaları iklim koşulları ile daha da değerli hale geldi. Onların yüzyıllardır ellerinden alınmış haklarına saygı ve tanınmaları tüm dünyada giderek daha çok desteklenir oldu.

Yukarıda da yazdığımız gibi yerli halkların haklarını savunmanın bir numaralı kişisi Bolivya eski başkanı Evo Morales’tir. 2019 seçimleri ve arkasından gerici darbe sonrası ülkesine döndükten sonra yerli halkların kıta içinde birliğini sağlama doğrultusunda RUNASUR örgütünü kurma girişimlerine başladı. Arkasından da Çok Uluslu Amerika kurulması için bir bildirge yayınladı. RUNASUR ve Çok Uluslu Amerika özünde kıta ilerici halk ve iktidarlarının anti-emperyalist mücadelede el ele verip, güçlerini birleştirebilmesinin programı olma özelliğini taşıyor. ABD ve gerici iktidarlara karşı ilerici halkların örgütlenmesinin sağlaması olarak görülmelidir. Kıta ülkelerinin büyük bir kısmındaki protestolar ve uyanışlar düşünülürse Morales’in girişimleri çok yerindedir ve kıtaya ilerici bir ivme kazandırmaya hizmet edeceğini düşünmek yanlış olmayacaktır.

RUNASUR

25 Nisan’da Evo Morales RUNASUR (1)adını verdiği Latin Amerika’daki yerli halklar, köylüler, sosyal hareketler ve işçileri antiemperyalist bir ideoloji ile birleştirecek yeni bir bölgesel kaynaşma mekanizması ilan etti. RUNASUR var olan UNASUR’dan birçok gerici iktidarın çekilmesine alternatif bir bölgesel kaynaşma mekanizması olacaktır. RUNASUR özünde UNASUR’u (2) oluşturan12 Latin Amerika ülkesindeki temel halk örgütlenmelerini bir araya getiriyor.

“RUNASUR’un amacı, ister yerli, ister işçi, orta sınıflar, öğretmenler, aydınlar ve ister profesyoneller olsun tüm toplumsal hareketleri birleştirmek ve halkların gerçek kurtuluşu, Çokuluslu bir Amerika için mücadele etmektir.” Morales, RUNASUR’u başlatmak için atanan teknik komisyonun ilk toplantısının sonunda düzenlediği basın toplantısında, “Çokuluslu Amerika kapitalizmle, emperyalizmle veya sömürgecilikle bağdaşmaz” dedi. Çokuluslu bir Amerika’nın “Yerli ve toplumsal hareketlerin birliğinin ve ilerici iktidarların savunulmasının ötesine geçmemize” yardımcı olacağını ve “programlarımız, kültürlerimiz ve Toprak Ana ile uyum içinde kendi yaşam biçimlerimizle iktidarı ele geçirmemizi” sağlayacağını vurguladı.

24 ve 25 Nisan’da Arjantin, Bolivya, Ekvator ve Venezuela’dan çeşitli toplumsal hareketlerin temsilcileri ve Yerli liderlerden oluşan bir komisyon, uluslararası örgütün genel yapısını ve stratejisini belirlemek üzere Bolivya’nın Cochabamba kentindeki Tropico’daki Villa Tunari kasabasında bir araya geldi.

Morales’in ev sahipliğini yaptığı, iki gün süren etkinliğin sonunda, toplantıya katılan Arjantinli sendika lideri Hugo Cachorro Godoy, teknik komisyonun “toplumsal hareketler, Afro-kökenli ve Yerli örgütler, bölgenin geri kalan ülkelerindeki sendikalarla bağlantılar kurarak ve onları davet ederek, RUNASUR’u güçlendirmek için çalışacak ve halklarımızın çok uluslu büyük bir meclisine hazırlayacaktır. ” dedi. Bu arada Morales, Bolivya’nın Peru ve Paraguay, Arjantin, Brezilya, Uruguay, Ekvador, Kolombiya, Şili, Venezuela, Surinam ve Guyana ile koordinasyonlu olarak çalışacağını açıkladı.

RUNASUR’u yaratma önerisini Morales, sürgünde bir yıl geçirip Bolivya’ya döndükten bir gün sonra, Kasım 2020’de önerdi ve uluslararası bir toplumsal hareketler örgütü kurulması çağrısında bulundu. Aralık 2020’de Bolivya’da düzenlenen “Çok Uluslu Bir Amerika’nın İnşasına Yönelik Abya Yala Halkları ve Örgütleri”nin ilk toplantısı sırasında, RUNASUR veya Güney Amerika Ulusal Halkları Birliği’nin kurulması çağrısı resmiyet kazandı.

  1. https://www.pagina12.com.ar/359482-bolivia-el-congreso-del-mas-exigio-unidad-frente-a-la-derech
  2. UNASUR Latin Amerika’da sol kanat iktidarların olduğu dönemde yarı bölgesel kaynaşma mekanizması olarak kurulmuştu ve 23 Mayıs 2008 Hugo Chaves önderliğinde de resmileşmişti. Amacı kültürel ekonomik sosyal ve politik alanda halkların kaynaşmasını sağlamaktı. 12 ülke üye oldular. Ancak 2018 Nisan’ında Arjantin, Brezilya, Şili, Kolombiya, Paraguay ve Peru ABD çıkarları doğrultusunda ayrıldılar. Gerici darbeciler Bolivya’yı da birlikten çıkardılar. Yeni lider Luis Arce ise ülkesini örgüte yeniden girdirdi. Halen 4 üyesi vardır: Bolivya, Venezuela, Guyana ve Surinam.