Dönemin bilinci
Yaşamın hemen her alanındaki sorunların ayrı ayrı yükseldiği, bir dönem sonra ise güç kaybettiği ancak yok olmadığı bir zaman aralığında yol alıyoruz. Bu anlamda dönemin bilinç kaynakları çeşitli ve dağınık… Bu gerçeklik düşüncenin yoğunlaşarak pratik bir güç haline gelmesini bir anlamda engelliyor.
“İdeolojilerin ölümü”nden beri insan bilinci ilginç yollardan yürüyor. Önce post modernizm ortalığı kapladı; kendisi zaten oldukça şekilsiz bir yapıya sahip olduğu için yaygınlığı başlarda ciddiye alınmadı. Zaman geçtikçe hemen her taşın altından çıkmaya başladı. Sosyalizmin yıkılışının üzerinden bir yirmi yıl geçip, 2008 bunalımına varılınca süreç daha ilginç olarak işlemeye başladı.
2008 bunalımı, sosyalizminin yıkılışı sonrası ilan edilen kapitalizmin zaferinin iflasının ilanı olmuştu. Günümüzde bu iflas derinleşerek devam ediyor. Yakın zamanda insanlığın “gerçek ötesi” bir döneme girdiği söylendiğinde şaka gibi gelmişti. Yıllar aktıkça “gerçek ötesi” dünya “gerçek” olmaya başladı. Sosyal bilimciler bu günlerde özellikle siyasetçiler için sık sık “gerçeklikle bağlarının kopmasından” söz ediyorlar. “Gerçek ötesi” dönem şaka olmaktan çıkıyor, kendine göre bir gerçeklik haline geliyor.
İnsanlığın iki büyük “kurtuluş ideolojisi” kapitalizm ve sosyalizm büyük ölçüde gözden düşünce insan bilinci, insanlık tarihinin belli dönemlerinde defalarca yaşandığı gibi fanteziye, hurafelere kayıyor. Olayın bugün garip olan yanı bilimin bu ölçüde gelişmiş olduğu bir zamanda hurafelerin yeniden güçlenmesidir. Aydınlanma ile Tanrının sonsuz gücü erimeye başlamış, yerini akıl ve bilim almıştı. Hegel zirveden düşünce sosyal alanda da tarihsel materyalizmin sancılı doğumu başlamıştı. Katı olan her şeyin buharlaştığı bir döneme girilmişti; sıra gerçekliğin buharlaşmasına gelip dayanmış görünüyor.
Bilim, hurafelerin yerini alsa da, insanlığa büyük bir güç kazandırmış olsa da, bizzat bilimin tespit ettiği gibi, bilgi edilmenin bir sınırı ve sonu yoktur. Ancak insanlığın bilimsel öngörülerinin bir sınırı vardır. Günümüzde yaşananlar böyle bir sınıra yeniden gelip dayanıldığını gösteriyor. Bilinmezliğin arttığı, hemen her şeye şüpheyle bakıldığı, elle yakalanabilecek yakınlıkta bir çözümün ufukta görünmediği bir zamanda insan düşüncesinin fanteziye kayması onun yapısı gereğidir.
On binlerce yılın somut algılama ve düşünme sürecinden soyut düşünce basamağına sıçranmasıyla birlikte düşüncenin önüne maddi dünyanın koyduğu bütün sınırlar kalkmıştır. Soyut düşünce hem büyük bir güç, aynı zamanda sonsuz fanteziler dünyasına açılan bir kapıdır. İnsan düşüncesinin madde ile ilişkisi düşünce tarihinin odak noktasıdır. Ancak bu ilişki düz bir çizgi biçiminde değil, bir yandan sarkaç gibi bir uçtan diğer uca (maddeden ruha) sallanırken aynı zamanda helezonik bir biçimde yükseliyor.
Günümüz bilinci, bir yanda kuantum fiziğinin tetiklediği kaos ve bilinmezlik teorileriyle; öte yandan sosyal-siyasal hedeflerin çökmesiyle ortaya çıkan ufuk kaybıyla besleniyor. Böyle bir tarihsel dönemden geçiliyor; ne kadar yakınsak, şikâyet etsek ardından bir çözüm gelmediği gibi, karmaşa artıyor.
Bilincin siyasal yanına baktığımızda, Berlin duvarının yıkılmasıyla birlikte o güne kadar insanın siyasal bilincinin temellerini oluşturan sınıflar gerçekliği erozyona uğradı yerine kimlik sorunları öne çıktı; ardından “21. yüzyıl sosyalizmi” adımlarıyla sosyalizmin yeniden inşa edilmesine girişildi, ancak kalıcı olmadılar. Başta kadın sorunu olmak üzere yaşamın hemen her alanındaki sorunların ayrı ayrı yükseldiği, bir dönem sonra ise güç kaybettiği ancak yok olmadığı bir zaman aralığında yol alıyoruz. Bu anlamda dönemin bilinç kaynakları çeşitli ve dağınık… Bu gerçeklik düşüncenin yoğunlaşarak pratik bir güç haline gelmesini bir anlamda engelliyor.
Son yıllarda zamanın bilincinin oluşmasında güçlü kaynaklar öne çıkıyor. Bazı iniş çıkışlara uğrasalar da çok güçlü dayanak noktaları olduğu için insanlık bilincinin yeniden inşasında büyük rol oynayacakları açıktır. En öne çıkan bilinç kaynakları: ekolojik kriz ve göçlerdir.
Zamanın bilincinin kaynaklarına biraz daha derinden bakmak başka bir yazıya kalsın.