Emekliler sendikası haktır, engellenemez
Kaldı ki, bu hukuksal dayanaklarımızın yanı sıra, hiçbir anayasal ve yasal belgede “Emekliler Sendika Kuramaz” denilen her hangi bir madde veya hüküm de yoktur.
Günay Onayman*
Ülkemizde hukuk, iktidar tarafından kendisine biat etmeyen bireyler, dernekler, sendikalar ve siyasi partiler üzerinde yaygın bir baskı aracı, hatta bir tasfiye silahı olarak kullanılmaktadır. Bu durum gerek tüm toplum kesimleri gerekse uluslararası pek çok saygın kurum ve basın yayın organlarınca dile getirilmektedir.
Böylesi bir yönetim anlayışı ile yapılanmış bir iktidardan insan haklarına dayalı hak, hukuk, adalet, eşitlik, demokrasi ve demokratikleşmeyi amaçlayan uygulamaları beklemek elbette mümkün değil. Böylesi bir İktidar oluşumuna karşı çözümün, demokrasi ve demokratikleşmeyi öne alan en geniş toplumsal birlikteliği oluşturacak mücadele sürecini yaratmamızdan geçtiği bilincinde olmalıyız.
Bu ülkede sosyal güvenlik alanında işlevini sürdüren, SSK- BAĞ KUR ve Emekli Sandığından ve ayrıca bir kısım özel kurumsal yapıların emekliliğe dair uyguladığı özel sistemlerden hak kazanıp maaş alan emekli, dul ve yetim kitlesi 14 milyonu aşmış sayıdadır. Ancak bu devasa kitlenin önemli sayılacak bir bölümü bir kısım etkisiz ve iktidarların emrinde kurulmuş ve toplumsal olarak hiçbir hak arama mücadelesi bulunmayan bir kısım derneklerde üye olmuş görünüyor. Diğer taraftan milyonlar olarak ifade ettiğimiz sayısal rakamın hemen hemen dörtte üçünü kapsayan en büyük bölümü ise, çalışma hayatı sonlanıp, emeklilik haklarını elde ettiklerinde bireysel olarak hiçbir örgütlülük içinde yer almayarak, yaşamdan bir nevi kopmuş ve ülkeyi yönetenlerin iki dudağı arasından bahşedilen açlık sınırı altındaki maaşlarıyla yaşam koşullarını kabullenmiş gibi bir örgütsüzlük içindedirler.
İşte sayısal olarak böylesi büyük bir kitleyi oluşturan ve de yaşam içerisinde yaşları gereği hayatın çeşitli evrelerinde karşılaştıkları zorluklar ve engeller karşısında edindikleri bilgi ve birikimin tecrübeleriyle toplumsal olarak çok önemli bir yerde bulunan bu kitlenin, yukarıda da değindiğimiz gibi örgütlüymüş gibi oyalandıkları etkisiz bir grup derneklerde çözüm aramaları veya insanca yaşama beklentilerinden vazgeçmiş gibi örgütsüz kalışlarını önlemek ve değişimi sağlayabilmek amacıyla, asıl olanın doğru temelli sendikal örgütlülük içinde, ekonomik, sosyal, demokratik ve kültürel haklarının korunup, geliştirilme mücadelesinin verildiği alanlarda bulunmalarının gereğine inanarak ilk defa 1995 yılında emekli sendikası kurulup, örgütlü mücadelemizi sürdürme kararlığıyla yola çıkıldı.
Sendika kurulmasında temel yasal dayanaklarımız, öncelikle Türkiye adına Uluslararası toplantılara katılarak, Türkiye’yi bağlayıcı kılan antlaşma ve sözleşmelerin altına gelmiş, geçmiş hükümet eden yetkililerinin kabul imzalarının olmasıdır.
Uluslararası ilgili bu antlaşma ve sözleşmelerin hepsinde (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa sözleşmeleri dâhil) “Herkesin Sendika Kurma ve Üye olma hakkı vardır” der.
Şayet, ülkemizi bağlayan bu belgelerde imzaları atanlar, bu belgelerin gereği olarak Türkiye’ye döndüklerinde iç hukukta bu antlaşmalara uygun düzenlemelere gitmemiş ise, (örneğin emeklilerin sendikal statü yasasının mecliste onaylanması gibi) o zaman mevcut Anayasamızın 90. maddesi yürürlüğe girmiş oluyor.
Anayasamızın 90. Maddesine göre; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar Kanun Hükmündedir” der.
Yine son Anayasa değişikliğinde bu maddeye eklenen diğer bir fıkrada da “Temel Hak ve Özgürlüklere ilişkin, Uluslararası antlaşmalarda iç yasaların aynı konuda farklı esaslar içermesi durumunda, Uluslararası antlaşmalar hüküm teşkil eder” denmektedir.
Kaldı ki, bu hukuksal dayanaklarımızın yanı sıra, hiçbir anayasal ve yasal belgede “Emekliler Sendika Kuramaz” denilen her hangi bir madde veya hüküm de yoktur. Dolayısıyla geçmiş 26 yılda sözde kendilerince iç hukuksal eksiklikler gerekçe gösterilerek mahkemelerce verilen kapatma kararlarıyla engellenmeye çalışılan örgütlü sendikal mücadelemizden bizleri asla vazgeçiremeyeceklerdir.
Şayet böylesi bir karar karşımıza çıkarsa biliyoruz ki, hiçbir şekilde hukuki değil siyasi bir karar olarak kayıtlarımızda ve de kamuoyunda yerini alacaktır. Yine şu anda da geçmişte olduğu gibi tekrar mahkemelerce kapatma kararları oluşturularak sendikal mücadele örgütlülüğümüz engellenmeye çalışılıyor, şayet böylesi bir mahkeme kararlarıyla karşı karşıya kalırsak tekrar aynı isim ve amaçla veya olabiliyorsa zaten gündemimizde bulunan ilkelerimiz ve mücadele anlayışlarımızın ortaklaştığı en yakın diğer emekli sendikaları ve örgütsel platformlarla müzakere ederek “Birleşik Emekliler Sendikamızı” kurup, nicel ve nitel örgütlüğümüzü daha da güçlü oluşturarak mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız.
Çünkü bizler geçmiş yıllarda da bugün de haklıyız, yasalız ve meşruyuz. Fiili, meşru ve hukuksal mücadelemiz çok daha kararlılıkla devam edecektir.
Son cümlelerimizde de emeklilerin yaşam koşulları için öncelikli talep ve beklentilerinden söz ederek şimdilik bu paylaşımımızı noktalıyayım.
- Emekli sendikalarının kurulmasını öngören Uluslararası antlaşma ve sözleşmeler ile, anayasamızın ilgili hükmüne uygun iç hukuk düzenlenmesinin (emekliler sendika statü yasasının yürürlüğe konulması) acilen yerine getirilmesi ve sürdürülen mahkeme kararlarıyla örgütsel sendikal mücadelemizin engellenmesine son verilmesi,
- Her altı ayda bir otomatiğe bağlanmış ve gerçekçi olmayan sözde enflasyonla orantılı yüzdelik maaş zam uygulamasına derhal son verilerek, Emekli Sendikalarıyla Toplu Sözleşme Masasına oturulması,
- En düşük Emekli aylıklarının acilen Asgari Ücret seviyesine yükseltilerek, emekli aylıkları arasındaki adaletsiz farklılıkların giderilmesi için bir an önce İntibak yasasının çıkartılması ve düzenlenmesi,
- Bayram ikramiyesi 1.100 TL. olarak uygulanan ödemenin ikramiye değil bir bakıma cep harçlığı niteliğinde olduğu açıktır. Bundan böyle her iki bayramda da uygulanmak üzere ikramiyelerin birer maaşa yükseltilmesi,
- İleri yaş grubu içinde bulunmaları nedeniyle sık sık hastalanan emekli ve yaşlılarımızdan, poliklinik ve hastanelerde “Muayene, İlaç ve tedavilerde uygulanan destek katkı pay ödemeleri”nin alınmaması.
*Tüm Emekliler Sendikası Bursa Şube Başkanı