Demokrasi İçin Birlik: “Bu mafya rejimine son verelim!”
Demokrasi İçin Birlik (DİB), ortalığa saçılan içiçe geçmiş mafya-devlet-sermaye düzeninin çürümüşlüğüne karşı halkın yaşamı savunan nefesini güçlendirme çağrısı yaparak “Demokrasi Konferansında Birleşelim, Bu Mafya Rejimine Son Verelim!” başlığı ile açıklama yayınladı.
İktidar bloğu içinde birbirinin ayağına basan kliklerin ifşalarının, mafya-devlet-sermayenin yağma ve talan düzenini sürdürebilmek için inşa ettikleri domuz topu birlikteliğini bir kez daha bütün yalınlığıyla ortaya çıkardığını dile getiren DİB açıklamasında; muhalefet liderlerinin linç edilmesine alkış tutan, sokakları bekçi ve polis zoruyla zapturapt altına alanların tek derdinin; halkın bu mafyatik talan rejimine itiraz edemez hale getirilmesi, bu arsızca talanın ne pahasına olursa olsun sürdürülmesi olduğu vurgulandı.
Çeteleşmiş düzen yaşam üzerinde taşınamaz bir yük haline geldi
Yaşam pahalılığı ve işsizliğin kontrolden çıktığı, işsizlik, borçluluk ve yoksulluğun tetiklediği intiharların neredeyse gündelik bir olgu haline geldiği, tarihi zirveleri yıkıp geçen döviz kurlarının yakın vadede daha da hızlanacak zam furyasının habercisi olduğu, reel ücretlerin Çin’deki ortalamanın bile gerisine düşürüldüğü buna rağmen iktidarın umut bağladığı yabancı sermaye girişinin sağlanamadığı bütün bu koşulların halkın yaşamı üzerinde yarattığı tahribatın sürdürülemez olduğu dile getirildi.
Doğa da gözü dönmüş talan rejimi altında can çekişiyor
“Başıboş tarım politikaları ve lafta kalan küresel ısınma ile mücadelenin yetersizliği tarım alanlarının büyük bir kuraklık ile yüz yüze kalmasına yol açtı. 12 milyon dekara ekili olan mahsulün %80’i başak vermeden kurudu. Buğday ve arpa rekoltesinde %80, mercimekte ise %60 azalma bekleniyor.
Dünyanın en genç ve bir ülkenin tek iç denizi olan Marmara Denizi gözlerimizin önünde ve içimizi kavurarak ölüyor. Müsilaj ( deniz salyası ), tüm canlı hayatın üzerine örtülen bir kefen gibi giderek yayılıyor.
“Bize plan değil pilav” lazım diyegelen sağın ardışık iktidarları el birliğiyle ülkenin tüm nefes borularını kesmeye ahdetmiş gibiler” denilen açıklamada bu devasa çetenin yarattığı tahribatın insanlarla sınırlı olmadığı, doğanın da bu talan rejimi karşısında can çekiştiği dile getirildi.
Bu kamburdan kurtulmak için yurttaş gücü ortaya çıkmalı
Bu koşullarda toplumun kendi mahvolan yaşamının seyircisi olmaktan vazgeçmesinin bir zorunluluk olduğu mafya-devlet-sermayenin yarattığı ölümcül yıkıma dur diyebilecek olanın, halkın yaşamı savunma iradesi olduğu dile getirildi.
“Nasıl Gezi Direnişi, bir parkı savunmak için ayağa kalkan halkın nefesiyle büyüdüyse bugün de intiharlara, İkizdere’deki, Kirazlıyayla’daki, taş ocağına itiraz eden köylülere ateş açılan Van Gürpınar’daki doğa katliamlarına, müsilaja, hayatlarımıza kasteden canavarlığa karşı yaşamı savunmak için yurttaşlar olarak demokrasi mücadelesinde birleşmeyi başarmak zorundayız.“ vurgusunu içeren açıklama;
“Tüm demokrasi güçlerini son ayına giren Demokrasi Konferansı çalışmasını sahiplenmeye, büyütmeye, eksiklerini gidermeye, zenginleştirmeye, özcesi halkın yaşamı savunan nefesini güçlendirmeye davet ediyoruz” çağrısıyla sonlandırıldı.