Biden ne yapıyor?

Dünyanın bir başka köşesinde de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Daha doğrusu Biden dediklerini yaparsa ilginç gelişmeler olabilir; o da Afganistan’dan ABD’nin çekilmesidir.

Trump’ın dağınık Amerika’sından sonra Biden yavaş ve ihtiyatlı adımlarla kurumları ve ABD’nin içte dışta imajını toparlayacaktı. İşler başta yolunda gidiyor gibi göründü. Çok geçmeden ise iki ilginç olay gerçekleşti. Çin’le Alaska’da yapılan görüşmede açık bir kapışma yaşandı. Tıpkı Yunan ve Türk dışişleri bakanlarının basının önünde atışması gibi…  Ardından Biden bir TV programında Putin’e “katil” diyerek ortalığı karıştırdı.

Laf dalaşından öteye son günlerin en önemli gelişmesi ise Ukrayna üzerinden Rusya’nın tehdit edilmesiydi. Bu gerilim bir hafta kadar tırmandı; ardından ABD Karadeniz’e savaş gemisi göndermekten vazgeçti. Ancak İngiltere onun yerine iki savaş gemisi gönderiyor. Bir yerde İngiltere varsa orada er ya da geç bir provokasyon yaşanır. Bakalım ne olacak?

Dünya dengelerinde neler oluyor? Trump Çin’e karşı gümrük savaşı başlatmıştı; Biden sanki Çin’i biraz boşlayıp, Rusya’yı kuşatma adımları atarak stratejik olarak neye niyetleniyor? ABD’nin “grand stratejisi” başkanlara göre genellikle fazla değişmez. Ancak Amerika son yıllarda böyle bir görüntü vermiyor. Bu dağınık görüntünün başkanların tarzından kaynaklanan yanları elbette vardır. Ancak sorunun aslı daha derinlerde yatmaktadır. Hızla güç ve mevzi kaybeden ABD bu yokuş aşağı kayışı durdurmak için telaşla adımlar atıyor; uzun yıllar olmayan bir şeyi, yeni bir stratejinin kurulmasını sağlamaya çalışıyor.

Çok kutuplu dünya başlıca iki aşamadan geçti. Önce ABD çok kutuplu dünyayı inkâr yolundan yürüdü. Obama ile kutuplar arasında bazı denge arayışları yaşandı, bir dengeleme döneminden geçildi.  Trump’a kadar böyle geldi. Amerika Trump’la birlikte kendi aleyhine gelişen güç dengelerine düzensiz müdahalelere başladı. Çin’le gümrük savaşları bunlardan en önemlisidir. Çok kutuplu dünya günümüzde üçüncü aşamasına giriyor. Dengelerin kendi aleyhine döndüğünü gören Washington, daha düzenli, dostlarını da yanına alarak saldırı aşamasına girmiş görünüyor.

Johnson ve Carter dönemlerinin ünlü güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin 2016’da söylediği bir söz aslında Amerikan stratejisinin özünü oluşturur: “Dünya için en kötü olan şey Çin ve Rusya’nın birlikteliğidir.” Böyle stratejik bir birliktelik oluşmasa da, ABD karşısında Çin ve Rusya tuzağa düşmeden çok dikkatli adımlar atıyorlar. Yine Brzezinski, Çin’le kısmi işbirliğini ancak Rusya’nın kuşatılmasını savunmuştu. Hatta Rusya’nın Karadeniz ve Baltık’tan kuşatılarak ticaret yollarının sekteye uğratılabileceğini önermiştir.

Baltık ülkeleri 2005 yılından beri NATO üyesidir. Ayrıca ABD, Norveç ile Kuzey denizinde tam Rusya sınırında bir deniz üssü kurmak için anlaşmaya vardı. Fakat kuşatmanın en önemli ayağı Karadeniz henüz tamamlanmamıştır. ABD Ukrayna ve Kırım gerilimleri üzerinden Karadeniz ayağını da tamamlamak için hazırlık yapıyor. Ukrayna üzerinden yapılan kışkırtmaya Putin çok sert cevap verince ABD, Karadeniz ayağı için şimdilik bir adım geri attı. Ancak paytağı İngiltere’yi ileri sürmekten de geri durmadı.

Dünyanın bir başka köşesinde de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Daha doğrusu Biden dediklerini yaparsa ilginç gelişmeler olabilir; o da Afganistan’dan ABD’nin çekilmesidir. Beyaz Saray’dan yapılan bu açıklama bölge ülkeleri için ikna edici olmadı. Üstelik tıpkı Karadeniz sorunu gibi bu konuda da Amerika, Ankara’ya bir rol vermeye niyetlidir. Amerika’nın bu adımı bölgede İran, Hindistan ve Çin’i yakından ilgilendirmektedir. Ancak hemen görüleceği gibi ABD’nin bu bölgeden çekilmesi güç dengelerinde büyük bir belirsizliğe yol açabilir. Rusya, Pakistan’la görüşmelere başladı. Çin, İran’la 25 yıllık büyük bir anlaşma yaptı. Ayrıca hem Rusya hem de ABD Hindistan üzerindeki etkilerini arttırma adımlarını hızlandırıyorlar. AB, Çin’le önemli bir ticaret anlaşmasını Biden’in seçilmesini beklemeden imzaladı. ABD’nin Kuzey Akım2 anlaşmasının iptali için Almanya’ya yaptığı baskının sonuç vermeyeceği anlaşılıyor. Bilindiği gibi bazı AB ülkelerinin Rusya ile ilişkilerinin artması Washington için diğer bir kırmızıçizgidir.

ABD bütün bunlarla yetinmiyor, Japonya ile Pasifik’te bir askeri tatbikat yaparak Çin’e karşı gövde gösterisine hazırlanıyor.

Biden Amerika’sı dünya dengelerinde böylesine önemli değişimleri gerçekleştirebilecek güce sahip değildir. Öte yandan “dostları” onun bu planlarına ne ölçüde katılmaya hazırdırlar? Kıta Avrupası bu konularda oldukça ihtiyatlıdır.

Ancak kapitalizmin henüz üstesinden gelinememiş bir kanunu vardır. Güçler pozisyonlarını alınca, yeni paylaşımlar için savaşlar kaçınılmazdır. İki büyük paylaşım savaşının deneylerinden sonra tarih tekrar edecek midir? Büyük olasılıkla hayır! Zaten günümüzde yaşanan sancılar yeni yol arayışları içindir.