Grev sınıfın can suyudur

Suçlu aranacaksa bu, yoksulluk sınırının yarısına dahi ulaşamayan bir maaş talebi için greve çıkmak zorunda kalan, bindirilmiş kıtalar tarafından sopalı saldırılarla yıldırılmaya çalışılanlar değildir.

Fotoğraf: Murat Uysal / Evrensel

Hareket edemeyince nerelerden zincirlenmiş olduğunuzu fark edemiyorsunuz, sevgili Rosa’nın söylediği gibi. Son dönemin önemli eylemleri sadece faşizme karşı önemli çığlıklar olmuyor, aynı zamanda Saray rejimine muhalif kesimler içindeki zafiyetleri de açığa çıkarıyor.

Boğaziçi Direnişi restorasyoncu muhalefetin sümsük siyaset tarzının ipliğini pazara çıkararak en az Saray rejiminin yüreğine korku salmak kadar önemli bir işe imza attı. Bu siyaset tarzı dolayısıyla çok geniş kesimlerden tepki gören muhalefet, Gare’de yaşananlar üzerinden gelişecek bir siyasi manipülasyon tuzağına düşmeyerek “şaşırttı”. Bu duruşun ne kadar istikrarlı olacağıysa toplumsal muhalefetin uygulayacağı markaja bağlı, o yüzden siyasi aktörlerin davranış kalıplarının köklü bir biçimde değiştiğini düşünmek için erken. HDP’ye dönük Kobane Davası ve fezlekeler saldırısının da boşa çıkarılması toplumsal muhalefetin kararlı ve net bir basınç uygulaması ile mümkün olabilir ancak.

Pandeminin derinleştirdiği sömürü ve yoksulluğun kendisine belediye grevleriyle bir ifade bulması özgün koşulların sonucu. Sendikaların görece aktif bir üye profiline sahip olduğu noktalardan böylesi çıkışların artabileceği bir dönemdeyiz. Ancak özellikle Maltepe’deki grevin turnusol kâğıdı etkisi giderek öne çıkıyor. Giderek her alanda prekaryalaşma tehdidi altında kalan işçi sınıfının yoksulluk ve güvencesizliğin hesabını egemen sınıftan sormaktansa birbirine düşmesi neoliberal hegemonyanın hala etkin olduğunun açık bir göstergesi. Kriz koşullarına rağmen sömürüye karşı direnmenin meşruiyetinin bu derece sorgulanabilmesi üzerine düşünmek ve tavır geliştirmek gerekiyor. CHP çevrelerinden gelen “grevler Saray’ın işine yarıyor” şikayetleri orta sınıflar ile prekaryalaşan emekçi kesimler arasındaki yarılmanın politik ifadesi olarak da okunabilir. İntihar eden yoksul emekçileri ağlama duvarına çevirenler hakkını arayan ve pandemi koşullarında sokakları yaşanabilir kılmış, büyük özveriyle üç kuruşa çalışmış emekçilerin direnişine saldırabiliyor. Büyükşehir belediyesinin Maltepe’de temizlik işlerine girişmesi aleni bir grev kırıcılık, kim ne derse desin. Maltepe Belediye başkanı hotzotçu, dediğim dedikçi, patronluk taslama meraklısı tutumlarıyla grevin hayata geçirilmesinde en önemli halka. Suçlu aranacaksa yoksulluk sınırının yarısına dahi ulaşamayan bir maaş talebi için greve çıkmak zorunda kalan, bindirilmiş kıtalar tarafından sopalı saldırılarla yıldırılmaya çalışılanlar değildir.

Sonuç olarak faşizme ve sermaye egemenliğine karşı hegemonya inşası noktasında geride kaldığımız sürece bu tutarsızlıklar bataklığından çıkamayacağımız ortada. Güvence mücadelesi, neoliberalizme ve faşizme karşı bir alternatif inşası mücadelemizde çok önemli bir kaldıraç olanağıdır. Önümüzdeki aylarda güvence mücadelesinin yaratacağı olanakları çok daha somut biçimde gözlemeye başlayacağız, zihinsel ve örgütsel hazır bulunuşluğumuz arttığı oranda ise bu potansiyelleri maddi güce dönüştürebilmek mümkün olacak.

Anadolu ve Mezopotamya halklarının kardeşlik çığlığı, hiç yaşlanmayan İnce Memedimiz Yaşar Kemal’in anısı önünde saygıyla eğiliyorum.