DİSK Dev Turizm İş: “Ya tüm önlemleri alarak açılma ya da gelir güvencesi”
DİSK’e bağlı Devrimci Turizm İş Sendikası Marmara Şubesi lokanta ve kafelerin kapatılmasıyla çalışanların güvencesiz kaldıklarını, pahalılık ve açlıkla mücadele ettiklerini söyledi.
DİSK’e bağlı Devrimci Turizm İş Sendikası Marmara Şubesi pandemiden dolayı turizm sektöründe yaşanan mağduriyetlere yönelik basın toplantısı gerçekleştirdi.
Şube merkezinde yapılan basın toplantısında “çarklar dönsün” diye fabrikalarda hiçbir önlem alınmadan çalıştırılmayı, AVM’lerin açık tutulmasını eleştiren Dev Turizm İş Sendikası Marmara Şube Başkanı Turgay Özdemir, lokanta ve kafelerin kapatılmasıyla çalışanların güvencesiz kaldıklarını, pahalılık ve açlıkla mücadele ettiklerini söyledi.
Pandeminin zengini daha fazla zenginleştirdiğine vurgu yapılan açıklamada “Koç Holding, 2020 yılında 9,27 milyar TL’lik konsolide net kâr elde etti. Böylelikle 2020’de holdingin konsolide net kârı 2019 yılına göre yüzde 111 artmış oldu.” denilirken, emekçilerin mağduriyetinden gelir güvencesi sağlamayan hükümet kadar patronların da sorumluluğunun altı çizildi.
“İş yerleri açıldığında işçiyi sigortasız, uzun çalışma saatleri, mobbing, taciz beklemekte“
Sektör çalışanlarının büyük bir kısmının yasal haklarından mahrum olduğunu, güvencesiz çalıştıklarını söyleyen Özdemir “İş yerlerinin açılmadığı koşullarda mağduriyet artmaktadır. Ancak gerekli tedbirlerin alınmadığı koşullarda açılma talebi “çarklar dönsün” yaklaşımıyla aynı zeminde durmaktadır. Hele ki işletme sahibi olan patronların bizim mağduriyetimizdeki payını konuşmamak gelecek açısından sıkıntılıdır. İşyerleri açıldığında sigortasız, uzun çalışma saatleri, mobbing ve taciz yine bizi beklemektedir. Bu sorunları, kaynağını ve çözüm yollarını konuşmak son derece elzemdir.” dedi.
Şubeye bağlı Öğrenci Komisyonu’ndan Gökhan Alkan da söz alarak sektörde en güvencesiz şekilde çalışan öğrencilerin mağduriyetinin daha da derinleştiğini ifade etti. Kayıtsız çalıştırıldıkları için hiçbir ödeneğe ulaşamadıklarını; kiralarını, faturalarını ödeyemediklerini, online derslere katılım için gerekli olan teknolojik aletlere sahip olmadıklarını ve internet faturalarını dahi ödeyemediklerini söyledi.
Öğrenci Komisyonu’nun bir diğer üyesi Tuana Öztunçel sektörde kadın işçilerin yaşadığı mobbing, cinsel taciz sorunlarını dile getirdi ve kadın işçilerin bu sorunlarla başa çıkabileceği mekanizmaların kurulmasını talep etti. Ayrıca DİSK-AR’ın bir araştırmasını referans vererek kadınların erkeklere göre %31,4 daha az gelir elde ettiğini;
bu nedenle bir kez daha eşit işe eşit ücret talebini dile getirmek istediklerini vurguladı.
Sendikanın acil olarak belirlediği talepler şu şekilde:
- Gelir güvencesi istiyoruz. Bunun için İşsizlik Fonu’ndaki para hiçbir şarta bağlı olmaksızın tüm işsizlere dağıtılmalı, ayrıca servet vergisiyle kaynak oluşturulmalıdır.
- Bu süreçte elektrik, su ve doğalgaz ücretsiz olmalıdır.
- İş yerlerinin açılması için sektör çalışanları bir an önce aşılanmalıdır.
- Güvencesiz çalışma koşullarına karşı tüm çalışanlar sigortalı hale getirilmelidir.
- Günlük çalışma süresi en azından yasal mevzuata göre düzenlenmelidir.
Açıklamanın tam metni şöyle:
YA TÜM ÖNLEMLERİ ALARAK AÇILMA YA DA GELİR GÜVENCESİ! YETMEZ İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARI!
Tüm dünyayı etkileyen pandemi maalesef ülkemizde de çok ciddi sonuçlar yarattı, yaratmaya da devam ediyor.
Binlerce insanımız hayatını kaybetti. Böylesi ciddi bir süreçle nasıl mücadele edildiği toplumlardaki gerçekleri daha da görünür kıldı.
Salgının başlarında hastalığa karşı herkesin eşit olduğu söylemi uzun bir zaman geçmeden boşa düştü. Biz emekçiler bir baktık ki “çarklar dönsün” diye fabrikalarda hiçbir önlem alınmadan çalıştırılan da biziz, AVM’ler açıkken lokanta ve kafelerin kapatılmasıyla tamamen güvencesiz bir şekilde ortada kalan da biz, hastalıktan en çok ölen de biziz, ağırlaşan pahalılıkla, açlıkla mücadele eden de biz.
Bağlı bulunduğumuz sektörde yaşanan mağduriyet her geçen gün derinleşmektedir. Pandemi öncesinde de sigortasız, uzun saatler, sezon sonlarında askıda çalışmanın yaygınlığı nedeniyle turizm işçisi en güvencesiz kesimi oluşturuyordu. Pandemiyle birlikte güvencesizlik daha da vahim sonuçlar açığa çıkardı. Sigortası dahi olmadan çalıştırılan milyonlarca turizm işçisi ne Kısa Çalışma Ödeneği alabildi ne de Ücretsiz İzin Ödeneği. Kısa Çalışma Ödeneği’nin önümüzdeki mart ayı sonu itibariyle kesileceği düşünüldüğünde önümüzdeki günlerin çok daha zorlu geçeceği aşikardır.
Sektörde pek çok işletmenin kapandığı ve kapanacağı düşünüldüğünde işsizliğin boyutları daha da artacaktır. “Kapanan dükkan yok.” yalanını kendi Ticaret Bakanlıkları rakamları yalanlamaktadır. 2020 yılında 99 bin 588 esnafın işyerini kapattığı açıklandı. Bu yıl bu sayının artacağı çok açıktır.
Dünyanın neredeyse tüm ülkeleri pandemiye bütçeden pay ayırırken bizim ülkemizde işçinin İşsizlik Fonu bu süreçte yağmalandı. 2020 Ocak-Ekim arası ortalama 1 milyon 300 bine yakın işsiz, İşsizlik Fonu’na başvurmuşken bunların sadece 448 bini fondan faydalanabildi. İşsizlik Fonu’nda emekçilerden kesilerek biriken paraların sadece 6 milyarı işsizlere verilirken 18 milyarı patronlara “teşvik” olarak sunuldu.
Bütçe olanakları emekçiye değil yandaşlara aktarılıyor. Geçen ve önceki yıllarda kamu-özel işbirliği anlaşması yoluyla verilen geçiş garantileri ve hasta garantileri nedeniyle Karayolları 14 milyar, Sağlık Bakanlığı 16,4 milyar ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bütçesine 0,5 milyar olmak üzere 2021 yılında 31 milyar dolar ödenecek. Bu düzenlemeyle dolar kuru her 10 kuruş arttığında halkın sırtındaki yük 14,6 milyar dolar artmaktadır. Sırf bu parayla bile 523 bin vatandaşa net asgari ücret ödenebilir.
Pandemi sürecinde zenginler daha da zengin oldu. Örneğin; Koç Holding, 2020 yılında 9,27 milyar TL’lik konsolide net kâr elde etti. Böylelikle 2020’de holdingin konsolide net kârı 2019 yılına göre yüzde 111 artmış oldu.
Biz emekçilerin mağduriyetinden bize gelir güvencesi sağlamayan hükümet ne kadar sorumluysa patronlar da en az o kadar sorumludur. Yaygın olarak kayıtsız, sigortasız çalıştırılmamız nedeniyle milyonlarca arkadaşımız çok düşük meblağlar da olsa Kısa Çalışma Ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğinden dahi mahrum kalmıştır.
Normalleşmenin konuşulduğu bugünlerde lokanta ve kafelerin açılması da önemli bir tartışma konusudur. Sektör çalışanlarının çoğunluğunun her türlü haktan mahrum, güvencesiz olmasından kaynaklı işyerlerinin açılmadığı koşullarda mağduriyet artmaktadır. Ancak gerekli tedbirlerin alınmadığı koşullarda açılma talebi “çarklar dönsün” yaklaşımıyla aynı zeminde durmaktadır. Hele ki işletme sahibi olan patronların bizim mağduriyetimizdeki payını konuşmamak gelecek açısından sıkıntılıdır. İşyerleri açıldığında sigortasız, uzun çalışma saatleri, mobbing ve taciz yine bizi beklemektedir. Bu sorunları, kaynağını ve çözüm yollarını konuşmak son derece elzemdir.
Bu aşamada taleplerimiz şunlardır:
- Gelir Güvencesi istiyoruz. Bunun için İşsizlik Fonu’ndaki para hiçbir şarta bağlı olmaksızın tüm işsizlere dağıtılmalı, ayrıca servet vergisiyle kaynak oluşturulmalıdır.
- Bu süreçte elektrik, su ve doğalgaz ücretsiz olmalıdır.
- İşyerlerinin açılması için sektör çalışanları bir an önce aşılanmalıdır.
- Güvencesiz çalışma koşullarına karşı tüm çalışanlar sigortalı hale getirilmelidir.
- Günlük çalışma süresi en azından yasal mevzuata göre düzenlenmelidir.