Brifing | 3 Şubat
Söz, aşağı bakmayanların direnişinde
Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun kayyum rektör olarak atanması sonrasında yaşanan eylemler bir aydır sürüyor.
Geçtiğimiz hafta yaşanan tutuklamalar sonrasında eylemler yeni bir seviyeye sıçradı. Devletin, eylemleri yavaş yavaş soğutma ve kayyumu adım adım kabullendirme taktiğinin boşa çıkması sonrasında şiddetlenen saldırı dalgası da direnişin kararlılığında bir gedik açmayı başaramadı.
➕Pazartesi günü yaşanan eylemlerde toplam 152 öğrencinin gözaltına alınması ve üniversitenin Güney Kampüsü’nün gece saat 21:00’e polis tarafından işgal edilmesi sonrasında dün başta Kadıköy, İzmir, Ankara ve Eskişehir başta olmak üzere ülkenin birçok noktasında saldırılar protesto edildi ve kayyumun istifası, gözaltı ve tutuklamaların sona ermesi istendi.
Yoğun polis şiddetine rağmen son yılların en kararlı eylemleri gerçekleşti. Saray rejiminin eylemleri darbe ya da din düşmanlığı ile ilişkilendirme çabaları ise kendi tabanında bile ikna edici bulunmuyor.
?Yine kayyumluk binası önünde gerçekleşen hocaların eylemi de dün en büyük sayısına ulaştı. Akademisyenler de öğrencilerin serbest bırakılmasını ve kayyumun istifasını talep ettiler.
Dün akşam saat 21.00’da birçok semtte pencerelere çıkan halk, tencere tava çalarak yaşanan saldırganlığa karşı tepkisini gösterdi.
Boğaziçi Direnişi, toplumun özgürlük talebinin sözcüsü haline geldi. Saldırıların bu boyuta çıkabilmesinde CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın iktidara yol veren kraldan çok kralcı açıklamalarının da önemli bir rol oynadığı gözlemciler tarafından altı çizilen bir olgu.
➕Üniversite öğrencilerinin haklı mücadelesinin iktidarı köşeye sıkıştırması ve çılgına döndürmesi, elindeki olanaklara rağmen etkin bir muhalefet üretemeyen ve her kritik momentte faşizmin vites atmasına bir tür rıza gösteren CHP merkezli düzen içi muhalefetin de ipliğini büyük oranda pazara çıkardı. Özellikle yaşlı solcu erkeklerin buldukları her fırsatta direnişçi gençlere “provokasyonlara” karşı dikkatli olmaya, aralarına “yabancıları” almamaya davet etmesi ise devletin provokasyon yakıştırmasını haklı çıkaran bir tutum olarak birçok kesim tarafından haklı olarak eleştiriliyor.
Soylu, nefret suçu işlemeye devam ediyor
Boğaziçi Üniversitesi’ne dönük iktidar saldırganlığının LGBTİ+ bireylere dönük toplumsal önyargıların kışkırtılmasıyla meşrulaştırılması girişimlerine öncülük eden İçişleri Bakanı SS, söz konusu demeçlerine dün de devam etti:
“Bu topraklarda LGBTİ diye bir şey var mıydı? Avrupa’da olabilir. Bu cereyan Avrupa’dan, ABD’den Türkiye’ye pazarlanmaya çalışılan bir cereyandır.”
?Polis ablukasına rağmen Güney Kampüs girişindeki kapının üstünde dalgalanan gökkuşağı bayrağı SS’e en güzel verdi: Vardık, Varız, Var olacağız!
Öksüt Altın Madeni’nde işçiler iş bıraktı
Ermenek ve Soma işçilerinin direnişlerinin kazanımla sonuçlanması işçi sınıfının diğer öbeklerine de yol gösteriyor.
??Kayseri’nin Develi ilçesinde bulunan Oksüt Altın madeninde yaklaşık 400 işçi, haklarını alamadıkları ve kötü çalışma koşullarına maruz bırakıldıkları için iş bıraktı ve yürüyüş yaptı.
İşçilerin talepleri arasında %80 zam, senede 4 ikramiye, Ramazan ayında iaşe yardımı, Kurban Bayramı’nda kurban yardımı gibi talepler bulunuyor. İşçi temsilcilerinin demokratik bir şekilde işçiler tarafından seçilmesi de işçilerin talepleri arasında.
Zam yağmuru hız kesmiyor
Halkın büyük çoğunluğunun temel sorun olarak gördüğü hayat pahalılığı, borçluluk ve işsizlik 2021 yılında yaşanan zamlarla yeni bir merhaleye evrildi.
?Doğalgaz 2021 yılının ilk ik ayında iki kez zamlandı. Elektrik fiyatları %6 oranında artarken köprü ve otoyol geçiş ücretleri de %26 oranında zamlandı.
Özellikle gıda enflasyonunda yaşanan şahlanış ise emekçilerin yaşamını sürdürülmesi zor bir mücadele haline getiriyor.
Geçtiğimiz hafta işsizlik dolayısıyla canına kıyan İzmirli müzisyenin haberi de yaşam pahalılığının ve güvencesizliğin nasıl bir yıkım yaratma potansiyeline sahip olduğunu bir kez daha gösterdi.
Aralık 2020 itibarıyla yılda %14.6’ya ulaşan tüketici ve %20.6’ya ulaşan gıda fiyatları artışıyla Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında Arjantin’in ardından ikinci sıraya yerleşirken, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında lider konumuna yükseldi.
İstanbul depremiyle ilgili uyarılar
Kandilli Rasathanesi yöneticileri, yapılan incelemelerde Silivri-Kumburgaz-Büyükçekmece’yi içine alan fay parçasında anormallik yaşandığını belirterek, deprem riskinin bu bölümde yüksek olduğunu belirtmişti.
?Rasathane yöneticileri, ‘olası kırılma beklenen alan’ olarak, Orta Marmara olarak adlandırılan bu hattın öne çıktığını vurgulamıştı.
Ünlü deprem bilimci Prof. Dr Naci Görür, Kandilli Rasathanesi yöneticilerinin yaptığı açıklamayı Twitter hesabı üzerinden değerlendirdi.
Görür yaptığı açıklamada, “Arkadaşlar, çoğu arkadaş Kandilli’nin Marmara’da yapmış olduğu yeni açıklama ile ilgili benim fikrimi soruyor: anlıyorum ki açıklamalarımız herkese doğru ve yeterince ulaşmıyor. Ben senelerdir Marmara’da kilitli olan faylardan birinin de Silivri açıkları ile Yeşilköy açıkları arasında uzanan Kumburgaz Fay kolunun olduğunu söylüyorum. Beklenen depremin büyük bir olasılıkla bu kol üzerinde olacağını ve minimumum 7.2 büyüklüğünde gerçekleşebileceğini ifade ediyorum. Dolayısıyla, Kandilli’nin bugün için söyledikleri bana göre doğrudur ve önemsenmelidir” ifadelerini kullandı.
Wall Street’te Smart Mob paniği
Reddit iletişim platformu üzerinden örgütlenen küçük çaplı borsa yatırımcılarının Wall Street’in önemli hedge fonlarının Game Stock şirketinin hisselerinin fiyat düşüşü beklentisi üzerine giriştikleri açığa satma spekülasyonlarını boşa düşürmesi ve büyük zararlara yol açmaları ABD’de büyük bir tartışma başlattı.
?Yıllardır benzer spekülasyonları küçük yatırımcıları soyup soğana çevirmek için kullanan hedge fonların kendi oyunlarında gafil avlanmaları sonrasında devleti ve kurumları göreve çağırması, Robinhood gibi kimi online hisse alım-satımı yapan portalların Game Stock işlemlerini askıya almaları Wall Street’e duyulan öfkenin bir kez daha görünür olmasına yol açtı.
Sermayenin her başı sıkıştığında devletleri ve regülasyonları göreve çağırması, buna karşılık diğer durumlarda “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” mottosunda ısrar etmesi ABD halkında güçlenen anti-kapitalist bilinci güçlendiriyor.