DİB’den Boğaziçi açıklaması; “Güneş Balçıkla Sıvanmaz”

Kayyum Rektör ataması karşısında gerçekleşen Boğaziçi direnişinin hak ve özgürlükler arayışında topluma umut olduğunu bu nedenle şimdi saray rejiminin bu ışığı karartmak, direnişin geniş toplumsal destekle kazandığı meşruiyetini yok etmek istediğini dile getiren DİB açıklamasında: “Çünkü bu karanlıkta yakılan her ışık onlar için tehlike. Her demokratik hak talebi zorbalıkla bastırılmalı, her direniş yok edilmeli ki açlık, yoksulluk, işsizlik, salgında ölümden başka vaadi olmayan bu rant ve talan düzeni sürüp gitsin.” diyerek ‘manevi değerler’ söylemi üzerinden BÜ öğrencilerine dönük saldırıları, LGBTİ+lara dönük nefret söylemini kınadı.

“Nefret Suçu İşleniyor, Dinci Gerici Bir Rejim İnşa Ediliyor”

“Kâbe ve gökkuşağı bayraklarının kullanıldığı çalışma vesile edilerek LBGTİ bireylere yöneltilen nefret söylemi ülkemizin uymakla yükümlü bulunduğu uluslararası hak sözleşmelerine göre suçtur. Kayyım rektör atamasına itiraz etmek öğrencilerin ve öğretim üyelerinin demokratik hakkıdır. Devletin görevi nefret suçu işlemek ve linçe ortam hazırlamak değil bu itiraz hakkı ve özgürlüğünün korunmasıdır. Kaldı ki öğrenciler yaptıkları açıklamada toplumsal değerlere saygısızlık etmek gibi bir amaçları olmadığını da ortaya koymuşlardır.

Saray rejimi manevi değerlere saldırı adı altında ülkede din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olan laikliği ortadan kaldırmaya, dinci gerici bir rejimi inşa etmeye çalışıyor. Bir çok bakanlıktan büyük bütçesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı bu gerici inşada aktif bir rol oynuyor. Nitekim manevi değerler üzerinden başlatılan saldırının öncülerinden biri de Diyanet İşleri Başkanlığı oldu. 

Otel reklamı için Kâbe manzarasının kullanılması manevi değerlere saldırı olmazken, öğrencilerin kendini özgürce ifade ettiği bir çalışmada Kâbe fotoğrafını kullanmak suç.” diyen DİB, Sarayın ve Diyanet İşleri Başkanlığının bu konudaki olumsuz rollerine dikkat çekti.

“Hangi manevi değer”

Bir toplumun toplum sıfatını taşıyabilmesi için önemli bir harç olan manevi değerlerin toplumu birbirine bağladığını ve manevi değerlere saygının önemli olduğunu belirten DİB manevi değerlere yaklaşımdaki çifte standarda dikkat çekerek sordu:

“Peki sapkın denilen LBGTİ bireyler bu toplumun bir parçası değil midir?”

“İnsanların yoksulluk, açlık, işsizlikle boğuştuğu bu ülkede “aç yok” demek, “fakirlik ortadan kaldırıldı” demek, depremzedelere çay fırlatmak, aşıda bile torpil yapmak manevi değerlere saldırı değil midir?”

“Sarayın israfı, otomobil- uçak filoları, yazlık kışlık saraylar hangi manevi değerle açıklanabilir. 

Kamu kaynaklarının yağmalanması manevi değerlere saldırı değil midir?”

“Virüs salgınında yoksulların çocuklarının eğitim alamaması, emekçilerin açlıkla salgında ölüm ikileminde bırakılması manevi değerlerden bağımsız mıdır?”

“İnsanların çöplerden meyve sebze toplaması maneviyatımızı zedelemiyor mu?”

Boğaziçi Direnişinin meşruiyetini karartamazsınız

Açıklamanın sonunda, “Güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin emekçilerinin ve öğretim üyelerinin meşru direnişini karartamazsınız” diyen DİB, üniversiteye yapılan polis baskısının son bulmasını ve tutuklanan ve ev hapsine alınan öğrencilerin serbest bırakılmasını talep etti.

Üniversite öğrencilerinin, emekçilerinin ve öğretim üyelerin yetki ve söz sahibi olduğu demokratik üniversite mücadelesinin yanında olduklarını vurguladı. 

Açıklamanın tamamı için tıklayınız