ABD Seçimleri 2020: Fitil Ateşlendi

Sonuçlarının tetikleyeceği etkiler bütün dünyada belirgin bir biçimde hissedilecek ABD seçimleri tamamlandı. Dün akşam itibariyle oy verme işlemi sona erdi. Biden’in çok büyük farkla ve rahatlıkla kazanacağına dair beklentiler sabahın ilk saatleri itibariyle çöktü. Trump’ın Beyaz Saray’da yaptığı “Bana sorarsanız biz kazandık. Yüksek Mahkeme’ye sayımı sona erdirmeleri için başvuruda bulunacağız” açıklaması ise kaotik gelişmelere hazır olunması yönünde yapılan uyarıları doğrular nitelikte.

Trump iktidarının pandemi yönetiminin skandal denebilecek sonuçlar ortaya çıkarmasının oyların dağılımında belirgin bir sonuca yol açmamış olması, salgının olumsuz etkilerinin daha fazla siyah ve hispanik alt sınıflar tarafından hissedildiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmeli. 200 binden fazla insanın hayatını kaybetmesinin, dengeleri Trump aleyhine köklü bir biçimde dönüştürmemiş olması pandeminin ortaya çıkardığı sonuçların neden sınıfsal bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğinin bir ifadesidir.

Demokrat Parti’nin Sanders’ın adaylığını durdurma stratejisinin bir kez daha Trump’ın güçlenmesine yol açtığı görülüyor. Gerici neofaşizm ile ilerici neoliberalizm arasında bir seçenek oluşmasını engelleyen egemen sınıf tutumları kapitalist gelişmenin ortaya çıkardığı güncel yarılmada faşist kanadın güçlenmesini mümkün kılıyor. ABD’de beyaz gericiliğinin ne kadar güçlü temellere sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Ülkenin genetik kodlarına işlemiş köleci ve ırk ayrımcı geçmiş hala zihinleri büyük oranda esir alabiliyor. Dolayısıyla faşizme doğru evrilmeyi sadece ekonomik olgularla açıklamak mümkün değil. Ancak sömürüyü görmezden gelen içi boşaltılmış bir özgürlükçülük ile ekmek davasını özgürlüğün karşısında içi boş bir “elit karşıtlığı” ile tahkim eden sağ popülizm ve neofaşizm dünyanın cehenneme dönüşmesini sağlayacak ateş topunu el birliğiyle harlıyorlar. Bu tablonun sosyalizm olmadan dünyayı her açıdan yıkıma sürüklemesi kaçınılmaz. 

Oy kullanırken en önemli kriter olarak ekonomiyi görenlerin %81’i Trump’ı desteklerken, ırk ayrımcılığını en önemli saik olarak görenlerin %92’si Biden’a oy veriyor.

Bugünkü seçimin kaderini belirleyecek “salıncak eyaletler”in önemli bir kısmı ülkenin küreselleşme öncesi sanayi merkezi olan Orta-Batı bölgesindeki Michigan, Minnesota gibi eyaletler. 1950 ve 60’larda sanayide yaşanan verimlilik artışları büyük oranda ücretlerdeki artışlara yansıyorken neoliberal karşı devrim sonrasında bu bağ koptu.

1979 ve 2018 arasında verimlilik %70 artarken gelirlerdeki artış %12 ile sınırlı kaldı. 1990 ve 2020 arasında Amerikalı milyarderlerin servetleri %1130 artarken aynı oran aile ortalamasında sadece %5. Trump’ın kazanabilme olasılığının belirmesiyle ABD teknoloji şirketlerinin hisselerindeki ani yükseliş neo faşizm ile günümüzün Krupp, Thyssen’leri Facebook, Amazon, Apple, Google arasındaki ilişkileri daha yakından düşünmemize yönelik bir çağrı.

Trump mektupla gelen oyların sayımını durdurmak için kolları sıvayarak aslında kaybetmeye yakın olduğunun mesajını da vermiş oldu. Arizona gibi, Demokratlar açısından zor bir eyaletin Biden’a dönmesi de bunun işareti.

Seçimlerin ABD’de ve dünyada sorunları çözmektense daha da büyüteceği beklenmelidir. Büyük şehirlerde mağazaların vitrinlerinin olası sokak çatışmalarına karşı önlem olarak korumaya alınması, Beyaz Saray’ın bariyerlerle çevrelenmesi gelmekte olanın ne olacağının göstergesi. ABD’de elle tutulabilir ölçekteki yarılmanın iç savaşı anımsatan görüntüler yaratması kısa vadede tüm dünyada her türlü canavarın ortaya saçılması sonucunu yaratacak olsa da orta vadede çok ciddi toplumsal dönüşüm olanaklarını da güçlendirecektir. Bizlerin de çok daha zorlu süreçlere hazırlanmayı çok daha geç olmadan önümüze koymamız gerekiyor.