Demokrasi İçin Birlik’ten 2021 bütçesine tepki: “Halka değil ranta harcanıyor”
“Halkın ödediği vergilerle sağlanan kaynaklar, halkın ihtiyaçlarına değil, sermayeye ve savaşa harcanıyor. 2021 bütçesinde kadına, emekçiye, yoksula yine yer yok.“
Bağımsız demokrasi platformu Demokrasi İçin Birlik, yaptığı açıklamada ücretliler ve emeklilerin yoksulluğa mahkûm edilirken, hazırlanan 2021 bütçesinin halkın ihtiyaçlarına yönelik olmadığını, kadına, emekçiye ve yoksula yer vermediğini belirti.
Açıklamada “Salgın ve ekonomik kriz yoksulluğu derinleştirerek sürerken, 2021 bütçesi halkın eğitim sağlık, beslenme, barınma gibi acil ihtiyaçlarına, kadınları şiddete karşı koruyacak ve eşitliği sağlayacak önlemlere değil, ülkenin kaynaklarını yağmalayan yerli ve yabancı sermayeye, savaşa, dindar ve kindar nesiller yaratmaya harcanıyor.” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada şu değerlendirmeler yer aldı:
- 2021 bütçesi, bütçenin asıl kaynağı olan işçi ve emekçilerin yaşadığı iş ve gelir kaybını giderecek, acil ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılayacak önlemlerden uzak.
- Buna karşılık bütçede, patronlara destek için 50.6 milyar lira kaynak ayırılırken, işverenler tarafından SGK’ye ödenmesi gereken 27.7 milyar lira tutarındaki işveren primi İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yani işçilerin cebinden karşılanacak.
- İktidarın dinci politikasını yaygınlaştırmak, yoksullukta sabredecek müminler yetiştirmek için araç haline getirilen Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi geçen yıla oranla yüzde 23 artırılarak yedi bakanlığın bütçesini yutuyor.
- Gerçek maliyetinden çok daha fazlaya mal olan kamu garantili projelere döviz temelinde yapılacak ödemelere ayrılan miktarlar, yalnızca bugünü değil geleceği de ipotek altına alıyor.
- Sağlık Bakanlığı bütçesi 77.4 milyar lirada kalırken, şehir hastanelerine kira ve sağlık hizmetleri de dahil yaklaşık 33 milyar lira kaynak ayrıldı.
- Bir avuç sermaye grubuna 179.5 milyar lira faiz aktarılırken yoksullukla mücadele için ayrılan kaynak 38 milyar lira, tarım için bu miktar yalnızca 31 milyar lira.
- İnsan hayatını hiçe sayan, sermaye birikimini ve karı merkezine alan yaklaşımların yarattığı ağır tahribatı salgın yönetimi kadar deprem konusundaki hazırlıksızlık ve aymazlıkta da izlemek mümkün.
“Bütçe hakkı ayaklar altına alındı, Anayasa çiğnendi“
Yurttaşların, toplum örgütlerinin, meslek odalarının ve sendikaların bütçe yapım sürecine katılmasını ve denetlemesi anlamına gelen bütçe hakkı yine yok sayıldı. Bütçe sarayda hazırlandı ve bütçe teklifinin Meclise sunulması için öngörülen anayasal süreye uyulmadı. 17 Ekim’de Meclise sunulması gereken bütçe, 21 Ekim’de sadece Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine sunulabildi. Böylece yurttaşlar adına yasama görevi yapan meclisinin en önemli hakkı olan bütçe hakkı gasp edildi. Anayasa çiğnendi. Meclisin bütçe hakkına diğer saldırı da bütçede öngörülen borçlanma limitlerine uyulmaması ve meclise sunulmadan bir torba yasayla borçlanma limitlerinin artırılması sonucunda ortaya çıktı. Bu da yetmiyormuş gibi, bütçeleme esasları torba yasayla değiştirilerek iktidarın kamu özel işbirliği (KÖİ) adı altında yürüttüğü müşteri garantili projelere ayrılan kaynak gizlendi. Artık ne kadar garanti ödemesi yapılacağına dair sınıflandırma kalemleri bütçede gösterilmeyecek. Bu projelere 2020 bütçesinde 18.9 milyar TL ayrılmıştı.
Vergi Adaletsizliği
2021 bütçesinin eşitsizlikleri ve yoksullaşmayı artırması bir yana adaletsiz vergi sistemiyle bütçenin yükü emekçilere ve yoksullara yükleniyor.
Bütçenin yükü, dolaylı vergilerle yoksul çoğunluğa yüklenirken, ücretli çalışanların vergileri kaynakta kesiliyor, işverenler ise vergilerini giderlerini düştükten sonra izleyen yılda taksitle ödüyor ya da sık sık çıkarılan vergi aflarıyla hiç ödemiyor. Sermayedarların gelirleri istisna ve muafiyetlerden yararlanırken emekçiler milli gelir paylarının iki katından fazla yük taşıyor. Cumhurbaşkanına Kurumlar Vergisi’nde indirim yetkisi veren düzenleme ise servet sahiplerine, büyük holdinglere yeni müjdelerin habercisi gibi duruyor. Çin’den daha düşük hale gelen asgari ücretten vergi kesilmeye devam edilirken büyük sermayenin vergi yükü de halkın omuzlarına bindiriliyor.
Dışarıda içeride savaş ve çatışmacı politikalar, topluma artan baskı
2021 yılında savunma ve güvenlik harcamalarına örtülü ödenek hariç ayrılan miktar 148 milyar TL. Bu rakamın içinde Cumhurbaşkanlığına bağlı tüm örtülü ve yedek ödenekler, Savunma Sanayii Destekleme Fonu kaynakları, iç ve dış güvenliğe ilişkin bazı kalemler ve kayıtlara geçmeyen tüm gizli harcamalar yok. 2021’de cumhurbaşkanın hesap vermeden kullanacağı örtülü ödenek miktarı yedek ödenekle birlikte 16 milyar TL.
Savunma ve güvenlik harcamalarındaki artış, ülkenin kaynaklarını tüketir, savaştan beslenen yandaş savaş sermayesi yaratırken, savaşçı ve yayılmacı politikaların ve içerde toplumsal muhalefete baskının artacağını gösteriyor.
Kaynağı halk olan bütçe halkın ihtiyaçlarına harcanmalı
Bütçe ranta değil, halkın acil ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya harcanmalı; salgının ağırlaştırdığı ekonomik krizin bedelini, bütçenin yükünü taşıyan ve ekonomi yönetiminde hiçbir sorumluluğu olmayan emekçiler ve yoksullar ve kadınlar değil, bütün doğal kaynakları kâr için yağmalayanlar, ülke ekonomisini felaketin eşiğine getirenler ödemelidir.
Bu doğrultuda;
- Müşteri garantili kamu özel işbirliği projeleri ( KÖİ) iptal edilmeli.
- Minimum refah seviyesinin altında olan tüm yurttaşlara, doğrudan gelir desteği sağlanmalı. Kademeli olarak 18 yaşından sonra bu topraklarda yaşayan herkese verilecek bir temel gelir uygulaması hayata geçirilmeli.
- Ücretsiz internet insan hakkıdır. Her haneye ücretsiz internet sağlanmalı.
- Şehir Hastaneleri acilen kamulaştırılmalı.
- Elektrik, su, doğalgaz ücretsiz olmalı.
- Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, dolaylı vergiler azaltılmalı, ranttan vergi alınmalı.
- Kaynakların bölüşümünde toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilmeli.
Bütün yurttaşları ve demokrasi güçlerini bu talepler etrafında birleşmeye, salgının ve krizin bütün ağırlığını halkın sırtına yüklemeye çalışan saray bütçesini teşhir etmek için mücadeleye çağırıyoruz.