Serpil Kemalbay: “AKP-MHP cinsel istismar suçlarını affedecek yasa için fırsat kolluyor”
AKP ve MHP’nin ortak olarak hazırlayıp meclise sunduğu Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Teklifi (Af yasası)’nin TBMM’de kabul edilmesi ve Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte tahliyeler de başlamış oldu.
HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, ciddi tepkilerle karşılanan infaz yasasının nelere yol açacağını, oylama sırasında muhalefetin katılımını ve bu yasal düzenlemeye karşı verilen mücadeleyi Karşı Mahalle’den Sezgin Kartal’a değerlendirdi.
Türkiye’nin koronavirüs mücadelesini tek gündem haline getirmek gerektiğini savunan Kemalbay, pandeminin dünyayı altüst ettiğini ve ülkemizin de ciddi risk altında olduğunu vurguluyor.
Şimdi Serpil Kemalbay’ı dinliyoruz:
Biz bu yasa paketi meclise geldiğinde “İnfaz paketi korona ile mücadele için mi burada, yoksa başka bir sebep için mi?” diye sorduk. Dediler ki “Hayır, biz zaten bunu bir yıl önce hazırlamıştık, koronayla ilgisi yok.” Dolayısıyla aslında herkesin can derdine düştüğü böyle bir dönemde yapılması gereken cezaevlerinde koronaya karşı önlemler alıp yaşam hakkının güvenceye almaktı. Yapılmayan şey bu.
Mafya babalarının, çetelerin, kadına şiddet ve cinsel suç işleyenlerin salıverilip, söz söyleyenlerin içeride kalması gibi yapılan şeyin kötülüğünü bir kenara koyalım, bir de yapılmayan şeyin (Covid-19 nedeniyle tahliyelerin yapılmaması) çok daha büyük sonuçları olacak. Cezaevlerinden binlerce tabutun çıkmasına sebebiyet verebilecek bir karar almış oldular ne yazık ki.
MAFYA BABALARI, GASPÇILAR, KATİLLER AFFEDİLDİ
Yedi gün boyunca bu yasanın neden çıkmaması gerektiğini, neden bütün mahpusların yaşam hakkını savunan bir yasaya ihtiyacımız olduğunu anlattık. Bunun için gerçekten çok ciddi mücadele verdik. Diğer muhalefet partileri de (CHP, İYİ Parti) şimdiye kadar gördüğümden daha iyi şekilde bu pakete karşı tartışmaları yürüttüler. Ayrıca ilk günden itibaren iç tüzükten kaynaklı bütün haklarımızı HDP olarak kullanacağımızı orada ifade ettik. Normal şartlarda bu yasa teklifi üç günde geçirilebilecek bir paketken, HDP iç tüzükten kaynaklı bütün haklarını kullandığı için, örneğin toplantı yeter sayısı, karar yeter sayısı istemek gibi iç tüzük kurallarını hemen hemen bütün maddelerde işlettiği için genel kurul mesaisi uzatıldı ve pazartesiye kadar devam etti. Bunu neden bu kadar detaylı veriyorum; oylama üzerinden yapılan bazı tartışmalarda son noktada verilen oylar baz alınarak eşitsiz infaz paketine karşı mücadele edilmediğine dair bir kanı oluşturulmaya çalışılıyor. Toplumsal mücadeleyi örme konusunda eksiklerimizi kabul ederim ancak infaz paketi için meclis genel kurulunda çok ciddi mücadele verdik. Hem de hemen her gün basın açıklaması yaparak infaz paketi hakkında kamuoyunu bilgilendirdik. Bütün meclis konuşmalarımız HDP’nin hesaplarından canlı yayınlandı. Orada da gösterdiğimiz gibi bu özel af paketi bir avuç elitin çıkarları için düzenlemiştir. Yani bu paket AKP-MHP bloğunun kendi içerisindeki dengelerden, anlaşmalardan kaynaklı olarak iş tuttukları karanlık suç dünyasına mensup mafya unsurlar başta olmak üzere, gaspçıları, rüşvetçileri, çocuk istismarcılarını, iş cinayetlerinin faillerini, Çorlu Tren Katliamı’nın, Aladağ’ın faillerini, kadına şiddet uygulayanları vb. pek çok kesime özel af getiriyor. Yaklaşık 90 bin kişinin bu çıkan yasayla ya izin alıp evlerine gideceği ya serbest kalacağı, bir şekilde bu paketten yararlanacağı görülüyor. Düşüncelerinden, siyasi görüşlerinden dolayı içeride olanlar kapsam dışı tutulmuştur. Biz ısrarla şunu söyledik, başta hasta mahpuslar, tutuklular olmak üzere yaşam hakkını savunma için derhal cezaevleri boşaltılmalı. Biz hiç kimsenin korona günlerinde cezaevinde ölmesini istemeyiz. Yaşam hakkı dokunulmaz haktır. Cezaevinden çıkmaması gereken tek istisna kadına şiddet uygulayanlar ve cinsel istismar suçlularıdır. Onların eve gönderilmesi evde şiddeti tetikleyeceğinden gönderilemezler, cezaevlerinde güvenlik önlemleri alınıp onların da yaşamları korunmalı. Cezaevlerine bulaş olursa tüm mahpusların yaşam hakkı ellerinden alınmış olacak. Bu da fiilen ölüm cezası demektir.
50 bine yakın tutuklu var cezaevlerinde. AKP-MHP bloğu tutuklulukları da cezaya dönüştürmüş durumdadır. Masumiyet karinesi çiğneniyor ve insanlar çok keyfi bir şekilde tutuklanabiliyor. Tutuklular ve ağır hasta mahpuslar yasa çıkarmaya gerek kalmadan mevcut mevzuatla hemen serbest bırakılabilir. Yaşam hakkının dokunulmazlığı gereği serbest bırakılmalıdırlar.
Yine Türkiye hapishanelerinde düşünce suçluları, siyasi suçlular, hükümete, Saray’a muhalif oldukları ya da alternatifi oldukları için örneğin Selahattin Demirtaş, HDP milletvekilleri, belediye eş başkalarında olduğu gibi keyfi şekilde içeride tutuluyorlar. Siyasi mahpusların, gazetecilerin, hak savunucularının, öğrencilerin serbest bırakılmaması düşman hukukunun bir sonucudur.
Bu süreçte ‘küçük yaşta evliliği’ de geçirmeye çalıştılar. “Küçük yaşta evlilik” diyorlar ama küçük yaşta evlilik olmaz, bu kız çocuklarının istismarıdır. Bunun da paketin içine konmasına izin vermedik. Hem kadın hareketinin bu konuda çok aktif olması, hemen sosyal medya kampanyaları başlatmasının etkisi oldu hem de bizim parlamentoda yüksek tuttuğumuz mücadelenin etkisiyle paketin içine koyamadılar. Fakat kolluyorlar şu anda, mecliste görüşülen bazı torba yasalar var. Onların içerisine koyma ihtimalleri var. Örgütlü kadın mücadelesinin ve toplumsal demokratik mücadelenin bu konuya karşı çok uyanık olması gerekiyor.
HERKESE CEZAEVİNİ TATTIRMAK İSTİYORLAR
İnfaz paketi içerisinde düşünce ifade suçlarını hedefine alan ağırlaştırılmış cezalar da var. “Cezaları daha çok artırırsak bize karşı fazla ses çıkartılmaz.” diye düşünüyorlar. Bu aslında Türkiye’deki demokrasinin geldiği seviyeyi gösteriyor. İçinde bulunduğumuz koşullar fırsata çevrilerek otoriterliği daha çok artıracak, o anlamıyla baskıyı ve zoru daha çok güncelleştirecek adımlar izleniyor. Herkese cezaevlerini tattırmak ve o cezaevi sopasıyla insanları kontrol etmek gibi bir çabaları var. Çünkü bu güne kadar ne yaptılarsa toplumu biat ettiremediler. İnsan haklarına aykırı ve demokrasi kriterleri ölçüsünde kabul edilemeyecek maddelerdir bunlar. Diliyorum ki bu eşitsiz, adaletsiz infaz paketi Anayasa Mahkemesi’nden döner.