“Ekmekleri Yoksa Tartışsınlar” – Ayşe Tansever

18. yüzyıl Fransız kraliçesi Marie Antoinette’in halklar açlıktan “ekmek” diye sokaklara döküldüğünde “ekmekleri yoksa pasta yesinler” sözü şimdi Macronca’ya çevrilip “ekmekleri yoksa tartışsınlar” oldu. 

Fransız hükümeti Sarı Yelekliler hareketini bastırmak, bitirmek için birçok taktik uyguluyor. Gösterici sayısı hep küçük gösteriliyor ve ha bitti ha bitecek deniyor. Araba yakmak, işgal gibi şiddet olayları abartıla abartıla veriliyor ve terörist damgası yapıştırılmaya çalışılıyor.  Hareketi bölmek, çökertmek için kan teri döküyorlar.   

Şiddet konusu baş tema oldu. Kendi sıkletinde iki kez ülke şampiyonu olmuş boksörün polislere saldırısı basında aralıksız yer aldı ve sonuçta göz altına alındı. Oysa boksörü öfkelendirmesi olası polis gazından gözü kör olma noktasına gelmiş karısı ve yanındaki tek çocuğu hiç konu yapılmaz iken yumruk yiyen polisler basında kapak oldu. Boksörün 75 bin euro ceza alabileceği söyleniyor. Yine boksörü bahane ederek güvenlik yasalarını değiştirip gösteri yasakları getirdiler.  Geçtiğimiz hafta sonu dokuzuncusu yapılan gösteride 85 bin güvenlik görevlisi Sarı Yeleklilerin karşısında yer aldı. 

Boksöre para cezası verilme tehdidinin korkutma amacıyla yapıldığı aşikar iken, bu göz dağına karşı ilginç bir gelişme yaşandı.

Fransa’nın güney eyaletlerinden bir zengin, olaylar sırasında yaralanan 1050 kolluk kuvvetine maddi destek için bir crowdfunding (kitleden para toplama) eylemine başladı ve 1 milyon euro toplandığı açıklandı. Bunun karşısında Sarı Yelekliler de boksörün olası cezası için başka bir crowdfounding başlattılar. Hedeflerine 100 bin euro koydular. Ve kısa zamanda 117 bin euro toplandı. Ama bu kez kimin baskısı ile bilinmez (!) fonu düzenleyen şirket bu işlemi durdurduğunu açıkladı. 

Sarı Yelekliler her devlet taktiğine karşı çeşitli ‘şiddet taşımayan’ taktikler geliştiriyorlar. Geçtiğimiz haftalarda bunu kanıtlamak için 50 bin üstünde kadın sarı yelekler giyerek ülkenin her bir yerinde gösteri yaptılar. Bir tek şiddet olayı yaşanmadığı gösteri ile kadınlar hareketin barışçıl olduğunu gösterdiler ama sol dışı basın bunu görmek istemedi. 

Bilindiği gibi Sarı Yeleklilerin önemli taleplerinden bir tanesi, hükümeti, Halk Referandumu sistemine zorlamaktır. Fransa’da alınacak kararların referandum sistemi ile halka sorulması sistemi istiyorlar. İlk adım olarak da Kuzey Fransa eyaletlerinden gelen halk meclisi kurulması önerisi hayata geçirilmeye çalışılıyor. 

Hemen arkasından devlet başkanı Macron bu gelişmeye karşı hareketi boğup susturabilmeye yarayacağını düşündüğü bir öneri attı. “Gelin konuyu tartışalım” dedi. Bu doğrultuda 36 bin belediye binası önümüzdeki haftadan başlayarak Sarı Yeleklilerin iklim değişikliği, demokratik sorunlar, vergiler ve kamu hizmetleri konularını tartıştığı yerler haline getirilecek. Tartışmayı yönetecek kişi de iktidarca belirlenip eğitildi. Ancak alacağı 176 bin maaş büyük tepki çekti. Bu tartışma önerisine karşı çeşitli yorumlar yapıldı. Yazımıza başlık yaptığımız 18. yüzyıl Fransız kraliçesi Marie Antoinette’in halklar açlıktan “ekmek” diye sokaklara döküldüğünde “ekmekleri yoksa pasta yesinler” sözü şimdi Macronca’ya çevrilip “ekmekleri yoksa tartışsınlar” oldu. 

Yazıyı kaleme aldığımız sıralarda da Macron tartışılacak konuları hapsedici bir yazı açıkladı. Ama buna da önemli isimlerden tepkiler yağdı. “Gösterilerde protestoculara göz yaşartıcı gaz atıyorlar. Bu ulusal tartışma da uyutma gazıdır.”    Halk Meclisleri’nin kafası karıştırılacak, beyinler yıkanacak ve dondurulacaktır. Bakalım bu belediye salonlarında ve bilgisayar üzerinden yapılacak tartışmalar, iktidarın istediği gibi hareketi boğacak mı yoksa bilinçlendirecek midir?  

Sarı Yeleklilerin düşündüğü ilginç diğer bir eylem de bankaları zor durumda bırakmak ve böylece iktidara baskı yapmaktır. Mümkün olduğu kadar çok kişinin artık gelenek haline gelen cumartesi eylemi sırasında bankalardan mümkün olduğu kadar çok para çekmesidir.  “Madem” diyorlar “bunlar bizim paralarımız ve emeğimiz üzerinden para kazanıyorlar; o zaman paralarımızı ellerinden alalım. Bankalar bakalım bizim paralarımız olmadan ne yapacak, ne kadar zor duruma düşeceklerini görsünler.”  Böylece de yasal yollarla, şiddet kullanmadan devleti korkutmayı deneyecekler. Tabi para çekme eylemi hem bankamatiklerdeki para miktarı yoksul halkların var olan az miktardaki parası ile sınırlı olduğundan, o bankamatiklerdeki paralar bitebilir ve  kuyruklar oluşabilir. Ama o zaman da kuyruklarda bir takım eylemler başlayabilir ve Fransız bankaları zor durumda kalabilirler. Bakalım bu nasıl sonuç verecek?

Bu arada Sarı yelekliler hareketi partileşme girişimine de başladı. Ocak içinde programının açıklanacağı duyuruldu. Avukatlar, eski parlamenterler ve halktan birçok kişi tarafından katılımcı demokrasi temelinde bir program kaleme alınıyormuş. Sonra da halk arasında tartışılacak. Adının da “Emerging” yani “Doğuş”, “Ortaya Çıkış” olabileceği söyleniyor.

Avrupa uzun zamandır görmediği bir soğuk hava dalgası ile yüz yüze ama politika çok sıcak. Sarı Yelekliler hareketinin kendiliğinden gelişen bir hareket olup olmadığı tartışılıyor. Ama öyle olmadığı düşünülmelidir. 2008 yılından beri, dayatılan kemer sıkma politikalarının tüm halk kesimlerinde yarattığı öfke bir çok protestoyu doğurdu. Sarı Yelekliler, bu protestoların biriken deneylerinden ortaya çıkıyor. Arkalarında Arap Baharı, İspanya “Kararlılar” Hareketi, Biz %99’uz, “Occupy”, milyonlarca kadın ve iklim değişikliğine karşı halk eylemleri, kemer sıkmaya karşı protestoların biriktirdiği deney bulunmaktadır. Yani temeli sağlam ve deneyimlidir. Sarı Yelekliler eylemi de tüm Avrupa ve dünyaya yayılacak protestolar dizisinin kıvılcımı olabilir. Bu nedenle, tüm iktidar güçlerinin korkulu rüyası haline gelmiş gözüküyor.