Yaklaşmakta olan cisim

Siyasette bir bekleme anının içinden geçilirken olası senaryolar üzerine düşünmek anlamlı görünüyor.

Senaryo 1: CHP Bölünür- Barış Süreci Sona Erer

CHP’ye yönelik mutlak butlan davasında kesin bir sonucun çıkmamasının en önemli sebebi nedir? MHP’nin zaman zaman CHP lehine yorumlanabilecek yorumları ne anlama geliyor? CHP’nin bölünmesinin ve etkisizleşmesinin, iktidar içerisinde kendi konumunu zayıflatacağını düşünen bir MHP’nin bürokrasi kanalıyla yürüttüğü bir hamle olarak değerlendirilebilir. Ya da Erdoğan’ın olası bir ABD ziyareti öncesinde ülkede tansiyonu yükseltmeyi tercih etmemesi de bir olasılık. ABD’den Trump’ın yakın desteğini alan bir görüntüyle döndükten sonra mahkemenin karar alması sağlanabilir. Kılıçdaroğlu ekibinin partiyi bölme kapasitesine sahip olduğunu Saray’ın da görüyor olmadığı düşünülemez. Erdoğan’ın Trump’tan Rojava’ya yönelik bir askeri operasyon için destek alması durumunda HTŞ’nin Türk Ordusu tarafından desteklendiği bir tabloda SDG’nin denetimindeki özellikle Arap nüfus ağırlıklı bölgelere bir hamle gerçekleşebilir. Bu operasyon başarıya ulaşırsa Colani’nin iktidardaki istikrarının zemini güçlenir. SDG’nin tamamen yok edilmeye çalışılması ya da sınırlı bir operasyonla yetinilerek geri bir noktadan entegrasyonunun sağlanması Türkiye içerisinde tansiyonun ne kadar yükseleceğini belirler. Ancak son kertede Kasım 2014’tekine benzer düzeyde bir kitle hareketinin yükselmesinin küçük bir ihtimal olarak görüldüğü düşünülebilir. İsrail’in operasyona dair söylemleri de Saray Rejimi ekseninde ülkenin bekası için toparlanma çağrılarına temel oluşturmak için değerlendirilir. FED’in faiz indirmeye başlaması ve OVP’nin devamının ülkeye kısa vadeli sermaye girişlerini teşvik etmesi sonucunda siyasi altüst oluşun derinleşmesi finanse edilebilir. Bu tabloda özellikle Suriye operasyonunun Saray açısından başarıyla sonuçlanması durumunda erken seçim konjonktürü ortaya çıkar. CHP’nin bölündüğü DEM Parti’nin işlevsiz hale getirildiği bir ortamda gerçekleşen seçimlerle Erdoğan iktidarını tazeleyebilir. AKP’nin il yönetimlerinde hızlanan değişim de erken seçim ihtimalini öne çıkarıyor. Böylesi bir momentte CHP dışına itilecek Özel-İmamoğlu fraksiyonuyla DEM’in ittifakı yeni bir boyut kazanabilir. Sosyalistler de bu bloğu destekler.

Böylesi bir konjonktür sosyalistler açısından da tasfiye sürecinin derinleşmesine hizmet eder. Bu koşullarda sınıf içinde derinleşme çalışması ve kaçınılmaz olarak içe kapanma tasfiye tehdidi karşısında ayakta kalabilmek açısından tek yol haline gelir.  

Senaryo 2: CHP Bölünür, Barış Süreci Devam Eder

ABD’nin yönlendirmesi Colani’ye güçlü destek karşılığında SDG’nin tavizleri ardından Türkiye-SDG anlaşmasını temin yönünde olursa Erdoğan ABD’den döndükten sonra mutlak butlan kararı çıkabilir. Kürt hareketi SDG’nin entegrasyonu konusunda anlaşma sağlarsa içerideki gelişmeler konusunda daha fazla tarafsızlık görüntüsü verir. Bu koşullarda Kılıçdaroğlu yönetimi Özel-İmamoğlu fraksiyonunu partiden uzaklaştırsa da Kürtlere karşı savaş atmosferinin yükseltilememesi içerideki anti faşist hareketi büyütür. Bu durumda Özel-İmamoğlu fraksiyonunun kuracağı parti eski CHP’nin alanını tamamen daraltır. Partinin kapatılması sonrasında yüzünü daha fazla sokağa dönmek zorunda kalacak Özel-İmamoğlu ekibi emekçilerin taleplerini de güçlü bir biçimde sahiplenen anti-faşist bir zemine oturabilir. Bu tablo erken seçim ihtimalini de büyük oranda rafa kaldırır. Erdoğan Kılıçdaroğlu grubundan mecliste kalanlarla DEM’in de bir grubunun desteğiyle daha geç bir erken seçim kararı alarak yürümeyi tercih edebilir. Barış sürecinin devam ettiği koşullarda sokak hareketinin güçlenmesi, Erdoğan’ı yeni partinin kurumsallaşmasını tamamlamadan erken seçime gitme kararına da yönlendirebilir. Bu kendisini kaybettirmeye en yakınlaştığı durumu ortaya çıkarabilir. Eğer sokak hareketi momentumunu kaybetmesi bu koşullarda ülkenin dengesini dönüştürecek ve rejimi devirecek koşullar yaratılabilir. Bu senaryoda sosyalistlerin kendi bağımsız kimliklerini korumaları ciddi bir tehdit altına girebilir, Özel-İmamoğlu ekibinin politik etkisi son derece hegemonik hale gelebilir ve sosyalistlerin kendilerine ait zeminleri giderek daralabilir.

Bu durumda ABD ile anlaşma İran’a olası bir müdahalenin de parçası olma sonucunu doğurabilir. Rejim Türkiye’nin büyütülmesi propagandasıyla savaşa eklemlenebilir ve Ortadoğu’nun Türkiye ve İsrail’in etki alanlarına bölündüğü yeni bir denklem ortaya çıkabilir.

Bu senaryo gerçekleşirse anti-faşist mücadelenin içinde konumlanmak, sokakta inisiyatif kazanan Kemalist-milliyetçi etkilenim altındaki geniş kitlelerle bağ kurabilecek bir taktik çizgi öncelikli hale gelir. DEM Parti ile ittifak fiilen daha çok zorlanacağı bir döneme girer. Burada öncelik hiç kuşku yok ki sokaktaki kitlelerle bağ kurabilmeyi öncelemek olmalıdır. Bütünüyle açık ve yoğun propaganda çalışmasıyla anti-faşist ve iktidardan kurtulmayı önceleyen bir çalışma kitleselleşme zemini yaratır.

Senaryo 3: CHP Bölünmez Barış Süreci Devam Eder

CHP’nin bölünmediği ve Suriye konusunda bir uzlaşmanın sağlanması durumunda barış sürecinin devamı ülkeye dışarıdan önemli oranda sermaye girişini sağlar. CHP İmamoğlu dışındaki bir Cumhurbaşkanı adayı konusunda ikna edilir. Yeniden yumuşama ve restorasyon gündemi devreye girer. Rejim ile CHP arasında yeni bir kohabitasyon biçimi ortaya çıkar. Böylesi bir tablonun ortaya çıkması oldukça küçük bir olasılık olarak değerlendirilmeli. Küresel tansiyonun yükseldiği, İran ile savaşın tetiklenebileceği, Suriye’de İsrail ile ilişkilerin stabil hale gelemediği koşullarda böylesi bir Türkiye ittifakı ihtimali oldukça düşük görünüyor.

Yine de bu koşulların ortaya çıktığı durumda sosyalistlerin kendilerini konsolide etmesi için en uygun koşullar oluşur. Hem iktidar hem de muhalefet bloklarından bağımsız bir hattın inşası kolaylaşır. Kurumsal yapıyı güçlendirerek ve sınıf içinde örgütlenmeyi derinleştirerek OVP ekseninde oluşan emek karşıtı bloklaşmaya karşı güçlü karşı çıkış örgütlenebilir. Bu senaryo 2013 öncesine dönüş koşularını yaratır.

Senaryo 4: CHP Bölünmez Barış Süreci Sona erer

Kılıçdaroğlu ekibinin partiyi bölünmeden koruyabilmesi durumunda DEM Parti’yi dışarıda bırakan bir yeni Yenikapı Konsensusu oluşabilir. Muhalefetin Erdoğan karşısında uzlaşmacı bir zemine girdiği koşullarda Dem Parti ve müttefikleri yalnızlaşır. Rejim faşizmin kurumsallaşması yönünde adımlarını fiilen daha rahat atar hale gelir. Bu durumda toplumda geniş bir hayal kırıklığı ortaya çıkabilir. Sosyalistler bu hayal kırıklığının etkisi altında kalmakla birlikte kendilerini yegâne değişim odağı olarak ortaya koyarak geniş bir örgütlenme ağı geliştirme olanağı da yaratabilirler.

Senaryo 2 üzerinde yoğunlaşmak, İran Savaşı’nın olası etkilerini hesaplamak ve proletarya sosyalizminin hegemonyasını büyütmenin koşullarını daha görünür hale getirmek üzere çalışmak gerekiyor.