Genç öfkeyi kuşanmak
Öğrencilerin bu yaşta hocalarına bağlı olduklarını ortaya koymaları, onları açıkça sahiplenmeleri, harekete geçmeleri çürümüş ve tüketilmiş eğitim sistemi açısından bir onur belgesi olarak ele alınmalıyken öküz altında bin tane buzağı aranıyor.

Gençliğin umut veren isyanı büyüyerek devam ediyor. 19 Mart sonrasında sokağa çıkan halk hareketinin dinamosu gençliğin kısmi hedeflerine ulaştıktan sonra ezilmeden ve moral kaybetmeden mücadeleyi bir başka aşamaya taşımayı başarması liseli gençliğin mücadeleye akmasına yol açtı. Elde edilmiş bir diplomanın 35 yıl sonra tamamen siyasi bir kararla, TUGVA üyesi akademisyen bozuntuları marifetiyle iptal edilmesinin güvencesizlik ve geleceksizlik kaygısıyla kıvranan milyonlarca öğrencinin öfkesinin patlamasına yol açtığını görmek umut verici. Tamamen para tezgâhına dönüşmüş bir eğitim sisteminde büyük bedeller ödeyerek ulaşılacak bir diplomanın aslında buza yazılmış yazıya dönüşebilme ihtimali tahammül edilebilir bir durum değil. Millî Eğitim Bakanlığı’nın proje okullarındaki öğretmenlerin norm fazlası hâline getirilmesi sonrasında ortaya çıkan tepki birkaç okulla sınırlı kalmayarak birçok şehirde liseli öğrencilerin eş zamanlı harekete geçmesine yol açtı. Gençliğin bu dinamizmini, faşizm karşıtı mücadelenin kitleselliği ve meşruluk seviyesi açısından oynadığı rol düşünüldüğünde, dönemin en özgün ve en etkili faktörlerinden birisi olarak değerlendirmek gerekiyor. Faşizme karşı bu direniş ruhu, işçi sınıfının sosyalizme kazanılması mücadelesinin uzun ve kararlı yürüyüşünün kadrolarının sayıca artmasını sağlarsa her açıdan devrimci sonuçlar yaratacaktır.
Yeni Şafak “CHP’nin kirli lise projesi” manşetiyle eylemleri itibarsızlaştırmaya çalışsa da kirli projelerin genelde Saray eksenli hazırlandığını akıllara bir kez daha getirmekten öteye gidemiyor. Erdoğan’ın 19 Mart sürecinden önemli bir yenilgiyle çıktığını ve bu yenilginin faturasını kime keseceğini bilemediğini de artık çok daha açık görüyoruz. Saraya, turpun yeterince büyütülememesinin öfke patlamaları ve hezeyanları hâkim bu günlerde.
Liselerdeki eylemler konusunda da onu bunu suçlayacaklarına tarikatçı Millî Eğitim Bakanı’nı sorguya çekseler çok daha iyi ederler. Senenin ortasında, öğrencilerin kazanmak, velilerin çocuklarını sokmak için yıllarca emek harcadığı okulların huzurunu bu seviyede bozabilmek azımsanacak bir turp sayılmaz. Öğrencilerin bu yaşta hocalarına bağlı olduklarını ortaya koymaları, onları açıkça sahiplenmeleri, harekete geçmeleri çürümüş ve tüketilmiş eğitim sistemi açısından bir onur belgesi olarak ele alınmalıyken öküz altında bin tane buzağı aranıyor.
CHP’nin sokak zemininde durmasının ve Kürt sorununda çerçevesi büyük belirsizlikler içerse de bir barış sürecinin yürürlükte olmasının halkın geniş kesimlerini sokakta siyasete çekmesi daha şimdiden iktidara oldukça önemli bir yenilgi yaşattı. İktidarın demokrasi güçlerini birbirinden koparma çabaları da şimdilik ustalıkla savuşturulmuş durumda. Yaşanan yenilginin büyüklüğü ve Saray’ın çıkış stratejisinin ortaya çıkamayışı iktidar bloğu içerisindeki tansiyonu büyütüyor. Operasyonun ekonomik yükünün sermaye içi gerilimleri artırmış olması da cabası. “İçeride 19 Mart. Dışarıda 2 Nisan. Tam faiz indirimleri başladı, yazdan sonra işler umuduyla nefesimizi tutmuştuk ki krizler peş peşe geldi. Adeta suyun içine doğru başımızı bir kere daha bastırdılar” diye ağlıyor otomotiv sektöründeki bir sermayedar. Sanayide daralma dikkat çekici boyutlarda. Şimşek’in programının dikişleri her yanından patladı. Perşembe günü Merkez Bankası faiz indirimlerine devam edemeyecek hâle geldi. Yiğit Bulut isminin yeniden Saray koridorlarında dolaşıma girmesi de Şimşek’in yazı çıkarmasının zorluğunun işareti. Tarlalardaki don, önümüzdeki yaz meyve ve sebze fiyatlarına yeni rekorlara yol açacağı gibi tarlasını borca harca ekebilen çiftçiler için de büyük bir yoksullaşma şoku yaratmaya aday. 19 Mart sonrası sokakta esen rüzgârların da etkisiyle önümüzdeki günlerde daha çok traktörlü köylü ayaklanmalarına şahit olabiliriz.
Sokağın dinamizmi Bahçeli’nin İmamoğlu konusundaki açıklamasına yansıyan paniğinin en güçlü etkeni ve son yaşananlar iktidar bloğu içindeki ilişkiler üzerinde düşünmeyi bir zorunluluk hâline getiriyor. Saray’ın İstanbul Adliyesi aracılığıyla gerçekleştirmeye çalıştığı Saraçhane darbesinde aldığı hasarlar Bahçeli’nin meselenin sokağın nabzını düşürecek biçimde çözülmesi çağrısını bir basın açıklamasıyla yapmasına yol açtı. Kamuoyu önünde bir açıklama yapılmış olması Saray’ın süreci derinleştirme azminin olduğu kadar bu azmin iktidar bloğu içerisine yansıyan gerilimi yükselten etkisini de sergiliyor.
Ancak bu işaretlerden yola çıkarak rejimin yolun sonuna geldiği yönlü Polyannacılıktan uzak durmakta ve faşizm karşısındaki güçleri rehavete sürükleme çabalarından özellikle sakınmakta sonsuz faydalar var. Kararlı bir duruşla hayatın her alanındaki örgütlenmelerimizi büyütmek, faşizm karşısındaki mevzilerimizi güçlendirmek, kolay zafer beklentilerinden uzak durmak hayati önemde. Aksi takdirde hayal kırıklıkları yaşamak kaçınılmaz hâle gelebiliyor. Gençliğin coşkusunu faşizme karşı sosyalizm mücadelesini büyütmek açısından bir olanak hâline getirebilecek hamleler yapabilmek bu dönemin en kilit meselesi. Faşizme karşı çok haklı ve umut veren bir kararlılıkla sokakları dolduran gençler sosyalizm davasına nasıl kazanılacak? Bu konuda araçlar geliştirmek arayışından daha önemli bir güncel çabamız olamaz.
1 Mayıs bu açıdan çok önemli bir olanak. Dönemin gerektirdiği özenle ele alınması koşuluyla 1 Mayıs’ta yaratılacak enerjiyle demokrasi mücadelesinin devrim mücadelesini güçlendirme kanalları genişletilebilir. Sınıfın yakıcı gündemleriyle faşizme karşı öfkeyi bütünleştirmek açısından önümüzde çok kritik bir 15 gün bulunuyor.