Allah Önce Kadındı: Kıvılcımlı’nın ‘Dine ve Politikaya Dair Yazılar’ı Üzerine
Sebüktay Kaan yazdı: Yazılardan bir kere daha Kıvılcımlı’nın araştırma azmini, arkeolojik/antropolojik bulguları analiz yeteneğini ve giderek teori kurabilme gücünü görüyoruz.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın 52. ölüm yıldönümünü bu yıl, daha önce yayınlanmamış, dahası çoğu eski Türkçeden yenice çevrilmiş yazılarını bir kitap olarak yayınlayarak karşılıyoruz; kıvanç ve eksiklik duygularıyla birlikte. Dine ve Politikaya Dair Yazılar’daki makalelerin transkripsiyonunu yapan ve yayına hazırlayan iki değerli akademisyen: Ömür Yazıcı Özdemir ve Güney Çeğin. Yazıların, hele Allah Önce Kadındı’nın en sonunda yayınlanabilmiş olmasının anlamı benim için gerçekten büyük.
Yıl 1986, 87 filan olmalı. Latife (Fegan) Abla’nın, Kıvılcımlı Arşivi’ni Hollanda’daki Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü’ne (ISSU) teslim edeceğini duydum. İki arkadaş istişare ettik ve ne olur ne olmaz, arşivin bir kopyasını almayı kararlaştırdık. Latife Ablaya gittim, anlattım kabul etti. Arşiv, fotokopi ve mikrofişlerden oluşuyordu; yazı, fotoğraf ne varsa tümünü alarak kopyalattım ve aldığım gibi iade ettim. Ayrıca Latin harflerle yazılmış yazı, kitap ve kimi fotoğraflardan birer kopya da yine fotokopi ve mikrofiş şeklinde özel olarak kendime de aldım. Bunlar arasında kenarlarına eski Türkçeyle not düşülmüş ve yine eski Türkçe küçük kağıt parçalarına yazılarak iliştirilmiş notlar olan bir yazı da vardı: Allah Önce Kadındı. Denebilir ki yazı %95 hazır durumdaydı ama yayınlanabilir hale gelmesi için o notların okunması ve yazıya ‘’yedirilmesi’’ gerekiyordu. Bir başka dosyada ise Kıvılcımlı zamanında, daktilo edilmiş -kimi küçük farklılıklarla- üç nüsha Cennet yazısı vardı ve bu tamamen yayına hazır durumdaydı. O bile yayınlanmadı yıllarca. Bu noktada aslında bize ne söylense yeridir! Kimi zorluklar elbette vardı ama hiçbirisi aşılamaz değildi.
Gel zaman git zaman, yine sanıyorum 2011-12 yılları idi, rastgele bir Kıvılcımlı taraması yaparken internette, Bilim ve Gelecek dergisinde bir Kıvılcımlı dosyasına rastladım. Bir fırsat saydım. Elimdeki Allah Önce Kadındı yazısını, okunabilirliğini kolaylaştırabilmek adına A3 boyutunda büyüterek derginin posta adresine, yayınlanmasını istediğim bir dilek notuyla gönderdim. Bana hiçbir geri dönüş olmadı, ellerine geçip geçmediğini dahi bilmiyorum. İlgi göstermediklerini düşünüp arkasını da aramadım. Sonra bir on yıl kadar daha yazının dokunanı olmadı. Ama hayat, ‘’tarihin garip bir istihzası (alaya alışı)’’ yazıyı yine Bilim ve Gelecek dergisinin önüne koydu.
Bir iki yıl önce sosyal medyada Allah Önce Kadındı yazısıyla ilgili bir iki söz edildi. Gerçeğe uymayan şeyler vardı, dolayısıyla ben de müdahil olmak durumunda kaldım. Konu birazcık da uzayınca Latife abla Hollanda ISSU’dan yazıyı dijital olarak getirtti ve bana iletti. Artık yazılar, kağıt fotokopilerden çok daha net; iyi bir teknikle dijitalize edilmiş pırıl pırıl kopyalardı. Ancak dosya Fuat Fegan’ın ilk düzenlediği şekilde, sadece Allah Önce Kadındı yazısından değil, başka elyazmalarının da yanına eklendiği çok daha büyük bir dosyadan oluşuyordu. Konu gündeme gelmişti bir kere ve benim de içimde kalmış bir ‘’ukdem’’ vardı. Kağıt fotokopileri alıp Latife ablaya gittim. Eski Türkçe notları çevirtebilirsek -ki çevirtebilirdik- yazıyı yayınlanır hale getirebilirdik. Anlattım, ikna oldu. Sonra hızla daktilo etmeye de başladı ama bir süre sonra ‘’yanlışlar olabileceğini’’ düşünerek vazgeçti. Durum umutsuzdu, üstelemedim. Bir süre sonra Ahmet Kale’yi aradım. O bu konuda kimi deneyimler edinmişti. Kıvılcımlı’nın 50. ölüm yıldönümü anma etkinliklerine gittiğimde görüştük ve yayınlanması konusunda çabalarımızı ortaklaştırmaya karar verdik. Dosyayı dijital olarak gönderdim kendisine. O da en kısa zamanda çevirmen dostlara iletti. Ama o zamana kadar dosyada Allah Önce Kadındı ve bir iki küçük Latin harfleriyle yazılmış makale dışında daha başka neler olabileceğinden haberimiz yok.
Derken hazine değerinde yazılar çıktı dosyadan. Ve yazılardan bir kere daha Kıvılcımlı’nın araştırma azmini, arkeolojik/antropolojik bulguları analiz yeteneğini ve giderek teori kurabilme gücünü görüyoruz.
Ana hanlıktan baba hanlığa geçişin, nasıl kadının erkek tarafından -fizyolojik olarak bile- değersizleştirilmesiyle mümkün olabildiğinin izini Mezopotamya’dan Girit’e arkeolojik bulgular eşliğinde sürebiliyoruz Kıvılcımlı’nın araştırmalarıyla.
Daha önceki, peygamberlerin medeniyetler yıkan/kuran barbar toplumların tarihsel devrimci önderleri oldukları iddiasını bir kere daha Adem üzerinden okuyoruz. Adem peygamber, Muson rüzgarlarını arkasına alıp Umman deniz ticareti üzerinden inşa edilen Hicaz-Mekke medeniyetinin kurucu tarihsel devrimcisi olarak çıkıyor karşımıza.
Bin yıllar sonrasında bile, toplum bilincinde insanların ilahlaştırılması süreçlerine İskender ve Atila üzerinden açılımlar geliştiriyor kıvılcımlı, tarihin karanlıklarında iğneyle kuyu kazarak.
Kemal Tahir, Çankırı Cezaevi günlerinden Kıvılcımlı’yı anlatırken çalışma düzeninden bahseder. Sabah erkenden çalışma masasını kurar, küçük bir bardağa mevsim çiçeklerinden, o da yoksa bir iki yeşil bahar dalı koyar öyle otururmuş sandalyesine. Daha 25 yaşında tarihe olan ilgisiyle araştırmalarına başlayan Kıvılcımlı’nın, yayınladığımız bu yazılara, 40’lı yıllarda Kırşehir Cezaevi’nde yoğunlaşmış olduğu düşünülüyor. O kapkaranlık günlerde kendi moralini, enerjisini kendi üreterek; kendi fitiline kendisi yağ olarak.
Kıvılcımlı 1960 ortalarında, tarih öncesi çalışmalarından bir sentezi; Tarih Devrim Sosyalizm’i, okunur da belki bir tartışma yaratır umuduyla biraz da kısaltarak yayınlamıştı. Bugün yayınlanma olanağı bulan elimizdeki yazılar, Tarih Devrim Sosyalizm’in nasıl güçlü temeller üzerine oturduğunu da gösteriyor.
Elimizdeki yazılar bir ‘’arkeolojik kazı’’ çalışmasıyla değil fakat tamamen bir tesadüf eseri olarak ortaya çıktı. Ama umarız arşivde arkeolojik kazılar için bir umut ve azim kaynağı olsun.
Zira orada hala gün ışığına çıkartılmayı bekleyen kesin çok şey var!
Çalışma azmi ve disiplini, üretkenliği, direnci, Sosyalizme bağlılığı bugün hala mücadelemize güç veriyor!
Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı, ölümün 52. Yılında saygıyla anıyoruz.