Latin Amerika 8 Mart’ına Bir Bakış
Feminist hareketin önde gelen alanlarından olan Latin Amerika’da da tüm kıta ülke kadınları giderek artan sayıda ve eskilerine, yeni talepler ekleyerek sokaklardaydılar.
Feminist kadınlar artık dünya çapında giderek daha çok birbirleri ile bağlanıyorlar. Uluslararası feminist bir örgütlülük içinde birbirleri ile giderek artan bir dayanışma, bilgi alışverişi ve deney paylaşımı içindeler. Erkek egemen sistemin kapitalist sistem ile içiçeliğinin giderek daha çok bilincinde çeşitli sosyal örgütler, partiler, sendikalar ile ortak protestolar örgütlemeye çalışıyorlar.

Tüm dünyada milyonlarca kadın yine 8 Mart’ta sokaklardaydılar. Pandeminin onları daha da yoksullaştırmasından, ezilmelerinden dersler çıkararak bu sene daha çok sayıda protestolara katıldılar. Feminist hareketin önde gelen alanlarından olan Latin Amerika’da da tüm kıta ülke kadınları giderek artan sayıda ve eskilerine, yeni talepler ekleyerek sokaklardaydılar.
Feminist kadınlar artık dünya çapında giderek daha çok birbirleri ile bağlanıyorlar. Uluslararası feminist bir örgütlülük içinde birbirleri ile giderek artan bir dayanışma, bilgi alışverişi ve deney paylaşımı içindeler. Erkek egemen sistemin kapitalist sistem ile içiçeliğinin giderek daha çok bilincinde çeşitli sosyal örgütler, partiler, sendikalar ile ortak protestolar örgütlemeye çalışıyorlar. Bu yılki 8 Mart protestolarında köylü, yerli, öğrenci, sağlık ve eğitim çalışanı kadınlar, çevre örgütleri, işçi sendikaları, işsiz güvencesiz işçi örgütlenmeleri, bazı memurlar ve sosyal yapılar ile birlikte hem sokaklarda protesto ettiler hem de yer yer grevler yaptılar.
Bu sene kadınların taleplerinin ucu bucağı görünmüyordu denebilir. Ülkelerinin tüm sorunlarını içeren talepler dizini vardı. 2015 yılından beri edindikleri kazanımların daha da iyileştirmesini istiyorlardı. Örneğin kürtajın sağlıklı ortamlarda, işin uzmanı kişiler tarafından, belirli protokoller ile yapılması talepleri göze çarpıyordu. Kadınlar erkek şiddetinin, ezilmişliklerinin sadece cezai önlemler ile ya da kadın evleri ile çözülemeyeceğinin farkında idiler, yanına eğitimi de katmışlardı. En baştan beri talepleri olan kadın işsizliğine çözümler bulunması, sağlık, emeklilik konusunda kadın olmaktan gelen ezilmişliklerinin düzeltilmesi, ev içi emeğin görülmesi, bakım işlerinin üstlerinden alınması gibi onlarca sorunları eskisinden daha da güçlü bir şekilde talep olarak tekrar tekrar duyurmaya çalıştılar.
Talepleri bu sene daha kapsamlı idi. Düzeltilmesini, geliştirilmesini istedikleri sorunlarının tüm ülke sosyo ekonomik sistemi ile bağlantısını daha iyi görmüşlerdi. Kadın olarak sorunlarının çözümünün tüm ülke halklarının sorunlarının çözülmesi ile bağlantısını daha iyi kurmuşlardı. Sırf kadın olarak kendilerinin değil tüm halkların yaşadığı olumsuzluklara karşı talepleri daha temelden ve ayrıntılı bir şekilde gündemleştirdiler.
Arjantinli kadınların talepleri belki de en çarpıcı örnektir. “IMF’yi bedenlerimizin üstünden alın!” dediler. IMF borçlarının ödenebilmesi halkları müthiş yoksullaştırdı. Her yıl %100’ün üzerinde bir enflasyon yaşanıyor. Kadınlar IMF borçlarının ödenmemesi ve onun kemer sıkma programlarının uygulanmaması talepleri ile pankartlar açtılar. İktidarın enflasyonu kontrol altına alması, onun işçi ücretlerini geçmesinin önlenmesi, şirketlerin adil olmayan fiyat artışları ile mücadele edilmesi kadınların sokaktaki taleplerinin başında geliyordu. Tüm halklar karınlarını doyuramaz hale geldiğinden hem asgari ücretin yükseltilmesi hem yardımlar yapılması hem de devlet mutfaklarının olması, hepsi talepler arasında idi. Ayrıca devletin yeni iş alanları açması ve halkın başını sokacağı konutların yapılmasına dönük politikaları hayata geçirmesi talep edildi. Kadın yoksulluğunun artışının sistem sorunu olduğu giderek daha iyi anlaşılmıştı.
Tüm kıtada kadınlar ve kadın cinayetleri kurbanları, erkek şiddetine karşı davaların bir türlü sonlandırılmamasına karşı bu kez bütün adalet sistemini hedef aldılar. Onun yozlaşmasını, yolsuzları korumasını ve ülkelerindeki siyasi kadınlara saldırıların artmasını da hedeflerine aldılar. Örneklersek, Başkan yardımcısı Cristina Kirchner’e suikast girişimini, onun siyasi yasakla suçlanmasını, çeşitli öldürülen siyahi liderlerin de bu yozlaşmış adaletin kurbanı olmasını protesto edip ayrımcılığın olmadığı, adaletli bir yargı sistemi, onun yolsuzluklardan arındırılması talebini bağırdılar. Demokratikleşme baş talepleri arasında idi. Devletin sömürgeci, ırkçı, insan haklarını çiğneyen tüm politikaları hedeflerindeydi. Sağlık, eğitim, emeklilik sistemlerinde yaşanan ırkçılık, ayrımcı politikalar eleştirilerek talepleştirildi. “Demokrasi, daha çok demokrasi” diye sloganlar attılar.
Arjantin, Şili, Meksika başta olmak üzere kıtanın hemen hemen her yerinde yüzlerce yerli halk grupları Türkiye’deki Kürt halkı gibi sorunla karşı karşıyalar. Dilleri, kültürleri tanınmadığı gibi aşağılanırlar, toprakları ellerinden alınır ve yabancılara verilir, büyük bir ırkçılık yaşanır. Birçok ülkede iktidar güçleri ile savaşlar, tutuklanmalar yaşanır. Bolivya gibi tüm ulusların eşit olduğu çok uluslu devlet olma özlemleri vardır. Feministler ile yerli halklar bu sorunlarını protestolarla dile getirip, talepler geliştirdiler. Ellerinden sürekli topraklarının alınmasına karşı bunları geri istediler. Tutuklanan sosyal aktivistlerin serbest bırakılması doğrultusunda da talepler dile getirdiler. Çok uluslu şirketlerin ülkelerinden çıkarılması, çıkarım endüstrilerinin durdurulması talepleri çeşitli şekillerde öfkeli protestolarla sergilendi.
Kadınlar işsizlik, güvencesizlik durumunu, iş yasasındaki işçi haklarını gasp edici maddelerin çıkarılmasını, yeni iş yasaları yapılmasını her ülkede talepleri haline getirdiler. “İş, iş, iş” her ülkede baş talepti. Çifte vardiyaların bitmesi, iş güvencesi de hep gündemde idi. Sağlık konusunda kapsamlı bir sağlık garantisini ve sağlık sistemindeki ayrımcılığa son verilmesini, cinsel eğitim, yeniden üretim, sağlık programlarına bütçe ayrılmasını ve bedava ped dağıtımı talep ettiler. Bakım işlerinin bedelini kapitalistlere ödeteceklerini öfke ile dile getirdiler.
İklim sorunu ile ilgili de pek çok talep vardı. İklim değişikliğinin bedelinin en çok yoksul halkların sırtına binmesini göze batırdılar. Tüm kıtada iklim adaleti olmadan sosyal adalet olmayacağını bağırdılar. İklim sorunu çözülmezse gelecek nesillerin açlıkla katliamı söz konusudur dediler. Öte yandan da sağlıklı beslenmenin toplumların önünde büyük bir sorun olacağını söyleyip iktidarların bu konuda derhal acil önlemler almasını talep ettiler.
Kapitalist sistemin sömürüsü, ırkçılığı, baskısı, erkek egemenliği ile iç içe geçmiş, birbirlerini destekler haldedirler. O zaman partriarkayı ortadan kaldırmak için onunla bütünleşmiş kapitalist sisteme karşı durmak gerekmektedir. Kadınlar sistemi karşılarına almazlarsa o zaman ezilmişlikleri, gördükleri şiddet son bulmayacaktır.
Bu yılki feminist 8 Mart talepleri her alandaki sömürü, ırkçılık ve adaletsizlikleri ortaya koyarak sistem değişikliğinin gerekliliğini eskisinden daha çok vurguladı. Neoliberalizmin kendi iç sorunları ve çözümsüzlüğü onu daha baskıcı, daha hak hukuk tanımaz, daha saldırgan yaptıkça, kadınların sorunları da daha altından kalkılmaz hale geldikçe, onları sistemi değiştirme doğrultusunda daha öfkeli, kararlı ve korkusuz olmaya zorlamaktadır.
Mapuche adına konuşan sözcü feminist taleplerin hedefini şu cümleler ile özetliyordu: “Taleplerimizi hayata geçirme ve başka bir yol inşa etme gücüne sahip olan bizler, çoğunluk, işçiler, kadınlar, gençler ve muhalifleriz; her insanın gururla ‘ben buyum’ diyebileceği özgürleşmiş bir toplum kuracağız. Bu benim bedenim ve benim kaderim; patronsuz, rahipsiz, zorunu dayatarak bizi sefalete iten hükümet olmadan; baskı ve sömürünün olmadığı bir dünya için, her şeyi tersine çevirmek için savaşmaya devam ediyoruz ve sizi fethedeceğiz.” dedi.
Feminist hareketler sorunlarının çözümünü artık giderek daha çok sistem değişikliğinde görüyorlar. Peki bu kısa süreç içinde nasıl olacaktır? Daha çok örgütlülükle. Kadınların taleplerini karşılamaya gönüllü Brezilya lideri Lula da “Sürekli mücadele gerektiriyor. Sırf direnç değil mücadele için her noktada yeni stratejiler gerekli… Yapılması gerekenlerle ilgili olarak desteğinize ihtiyacım var. Siz talep etmezseniz biz yapılması gerekeni yapmayacağız.” diyor. (1) Kadınlar kendilerini sürekli hatırlatır ve seslerini sürekli duyururlarsa, sürekli baskı yaparlarsa yasaları geçirmede ellerinin güçleneceğini, gericiliğe karşı mücadele edebileceklerine işaret ediyor. Gerici güçler de bunun farkında, giderek daha çok kadın ve LGBT+ taleplerinin önünü kesici politikalara sarılıyor ve ona karşı örgütleniyorlar.
Sonuçta feminist hareket, çökerken daha da zalimleşen neoliberal sisteme karşı taleplerini ve hedeflerini daha da belirlemiş, geliştirmiş, olgunlaştırmış, olarak Latin Amerika’da güçlenmektedir. Dalga dalga dünya kadınlarını içine alıyor. Kadınlar zorlu ama doğru bir yolda kararlı, öfkeli olarak daha sıkı örgütleniyorlar.
Sloganları, davulları ve şarkıları, canlı bir çok sokak performansları, pankartları, renkli kıyafetleri ile ucu bucağı olmayan taleplerini dile getirerek kadınca örgütleniyorlar. Kimi zaman öfkeli ama kararlı, kimi zaman birbirlerine sarılarak sevgi gösterileri ile seslerini, taleplerini en başta ülke liderlerine duyurmaya çalışıyorlar, kararlı tutumlarından ödün vermeden örgütleniyorlar.
Son olarak Latin Amerika 8 Mart’ından bizim yakalayabildiğimiz bazı talepleri, sloganları yazalım istedik.
“Öldüremediğiniz cadıların, torunlarının torunlarıyız.”
“Yarın hayatta olmak için bugün savaşıyoruz.”
“Açlığa ve baskıya karşı feminist savaş.”
“Hayatın yağmalanması karşısında kaygıyı, sevinci ve isyanı örüyoruz”
“Bizden korkuyorlar çünkü biz artık onlardan korkmuyoruz”
“Kadınlar anne olmak ya da çalışmak tercihi ile karşı karşıya kalmamalıdırlar.”
“Patriarkal dayatma olarak değil istek nedeniyle anne olmak istiyoruz.”
“Paylaşmak ve bakımda buluşmak istiyoruz çünkü yaşamı sürdürmek politik bir eylem ve bunu tek başımıza yapmak istemiyoruz.”
“Şişman insanlar olmadan feminizm olmaz”
“Sanatın, yaratıcılığın ve arzunun taştığı bir eğitim istiyoruz.”
“ Hayatın metalaştırılmasına karşı her gün direniş ve başkaldırıdayız.”
“Devrimci militanlık, feminist öznellik tarafından radikalleştirilir.”
“Sadece kadınların bakış açısını görmenin ötesine geçiyoruz.”
“Biz umudun yeniden doğmasıyız.”
Alıntılar: