Ortadoğu’da Çin’le yeni dengelere doğru

Çin’le Suudi Arabistan son beş yıldır “Kuşak Yol” projesi nedeniyle görüşmeleri sıklaştırmışlardı. Yapılan son anlaşma oldukça kapsamlıdır.

Bu anlamda Körfez-Çin zirvesi gerçekten “yeni bir tarihi döneme” işaret ediyor. Öte yandan, Körfez bölgesi hala yoğun bir Amerikan egemenliği altındadır. Körfez’de 3 bini Suudi Arabistan’da olmak üzere 40 bin Amerikan askeri vardır.

Suudi Veliaht Prens Salman: “Körfez Çin zirvesi yeni bir tarihi dönemi başlatıyor” açıklamasını yaptı. Ziyaretin sıradan olmadığı belli, iki ülke arasında “Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması” imzalandı. Suudi Arabistan 2021’de, petrol hariç Çin’e 36 milyar riyallik ihracat yapmış; Çin’den ithalatı ise 112 milyar riyal olmuştur.

Çin’le Suudi Arabistan son beş yıldır “Kuşak Yol” projesi nedeniyle görüşmeleri sıklaştırmışlardı. Yapılan son anlaşma oldukça kapsamlıdır. Ağır makine, elektronik, robotlar, akıllı ekipman, yapay zeka gibi alanlarda anlaşmalar yapılarak “dijital ekonomi alanında stratejik işbirliği” kararı alınmıştır. (Independent Türkçe, 11.12. 22)

Bu gelişmeler karşısında ABD “Suudi Arabistan Çin ya da ABD arasında tercih yapsın demiyoruz” (a.y.) biçiminde garip bir açıklama yapmıştır. Oysa Mart 2022’de Amerikan Atlantik dergisine verdiği röportajda Veliaht Salman’nın açıklamaları içinde sanki bir meydan okuma taşıyordu:

 “Dünyanın en büyük on fonundan ikisine sahibiz. Krallık, dünyanın en büyük döviz rezervlerinden birine sahip. Suudi Arabistan dünya petrol ihtiyacının yüzde 12’sini karşılama kapasitesine sahip. Süveyş, Babu’l-Mendeb ve Hürmüz olmak üzere üç boğaz arasında yer alan Suudi Arabistan, Kızıldeniz ve Basra Körfezi’ne bakmaktadır. Dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 27’si buradan geçiyor. Suudi Arabistan’ın ABD’deki toplam yatırımı 800 milyar dolar. Çin’e bugüne kadar 100 milyar dolardan az yatırım yaptık. Ancak orada işler çok hızlı büyüyor gibi görünüyor. Ayrıca ABD şirketleri Suudi Arabistan’a yoğun bir ilgi gösteriyor. Suudi Arabistan’da 300 binden fazla ABD’li var. Bazıları çifte vatandaş ve burada ikamet ediyor. Sayıları her geçen gün artıyor. Yani çıkarlar ortada. Suudi Arabistan’ı kazanmak ya da kaybetmek size kalmış.” (a.y.)

Veliaht Salman hırslı politikalarıyla dünyadaki yeni güç dengelerine ayak uydurma konusunda cesur görünüyor. Özellikle Ukrayna savaşı sonrasında doğrudan “kollektif Batı”nın yanında saf tutmayarak yeni dengelerin gelişmesi karşısında gel geç değil daha kalıcı bir konum edinme niyetinde olduğunu ortaya koymuştu.

Bu anlamda Körfez-Çin zirvesi gerçekten “yeni bir tarihi döneme” işaret ediyor. Öte yandan, Körfez bölgesi hala yoğun bir Amerikan egemenliği altındadır. Körfez’de 3 bini Suudi Arabistan’da olmak üzere 40 bin Amerikan askeri vardır. ABD üs ve askeri varlığı Kuveyt ve Katar’da yoğunlaşmaktadır. 26 bin askerle Körfezdeki askeri varlığın yarısı bu iki ülkededir.

En kaba bakışla bile bölgede bir güç kaymasının nasıl bir kıyamete yol açabileceği hemen görülebilir. Çin, bölge ve Afrika’da gittikçe artan ilişkilerle varlığını duyuruyor. Ancak ABD askeri olarak varlık gösterirken Çin enerji ve maden ticareti dışında “dijital ekonomi” alanında da yatırım yaparak konumlanmasını farklı bir zeminde var ediyor.

Ukrayna savaşı tüm dünyada güçler dengesinin yeniden kurulması yolunu açtı. ABD dağınık Avrupa’yı bu savaşla toparlamış görünüyor. Bu konuda Şarkul Avsat gazetesi yazarı Hüda Hüseyni’nin “Ukrayna savaşı Avrupa’yı ‘Amerikanlaştırdı’ ve birliğini zayıflattı” yazısı bu hikâyeyi güzel anlatıyor. Şimdi Avrupa Amerika’dan hemen hemen beş kat pahalı sıvı gaz ithal ediyor. “Güvenlik” adına!

Geçtiğimiz günlerde Rusya’da “Primakov Okumaları” adı altında uluslararası strateji toplantıları yapıldı. ( Kerim Has, Kerim-Kremlin web sitesi) Toplantıda konuşan Rus strateji uzmanları Rusya için bir “paradigma değişimi”nde söz ettiler. “Dümeni doğu ve güneye kırdık, Batı ile ilişkilerde illüzyondan çıkıyoruz” vurgusu önem taşıyor. Bu paradigma değişimi dünyada da bir derinlik kazanırsa çoktandır söylenen gücün Batı’dan Doğu’ya veya Atlantik’ten Pasifik bölgesine kayması artık daha hızlı yaşanacak demektir.

Suudi Arabistan bu güç kaymasında çok hassas bir noktada durmaktadır. Körfezin lideri bu ülke varlığını petrolden öteye yeni ekonomiye ne kadar hızlı taşırsa bölgede ve dünyada o kadar değişik etkiler yaratacaktır. Çin şimdilik Körfeze silahla değil “dijital ekonomi” ile giriyor. Yoğun patlayıcı maddelerin bulunduğu bir depoya elinde ateşle girmek gibi bir şey!