Vampir şirketleri denetleyin

Jayati Ghosh, artan servet ve kurumsal siyasi etki arasındaki kısır döngüye dikkat çekiyor.

Walton’ların serveti son zamanlarda ilk açtıkları beş kuruşluk mağazalarından çok uzakta, saatte yarım milyar dolar artıyor (RozenskiP / Shutterstock.com)

Yazı kaynağı: https://socialeurope.eu/control-the-vampire-companies

Çeviri: Ayşe Tansever

Oxfam’ın küresel eşitsizlikle ilgili brifingi her yıl dünyada devasa büyüyen ekonomik uçurumu ortaya çıkararak toplumlarımızın distopik ve politikalarımızın nasıl sürdürülemez olduğunu ortaya koyuyor. Önce pandemi, ardından Ukrayna savaşının  yol açtığı gıda ve yakıt enflasyonunun son birkaç yılda giderek , geçim kaynaklarını ve ücret gelirlerini ve dolayısıyla dünya nüfusunun çoğunun satın alma gücünü yok ettiğini daha da kesin verilerle gösteriyor. 

Ancak bu son Oxfam raporu aşırı eşitsizliğe giderek daha fazla alışan toplumları bile şok edebilir. Son iki yılın ekonomik eğilimleri nedeniyle 240 milyondan daha fazla insanın aşırı yoksulluğa düşmesi ve korkunç açlıkla karşı karşıya kalması şaşırtıcı olmayabilir. Ancak aynı dönemde milyarderlerin serveti önceki 23 yılda arttığından %42 daha fazla çoğaldı.    

Sonuçta dünyanın en zengin on insanı tüm insanlığın sahip olduğunun % 40’ından fazlasına sahip oldu. En zengin 20 kişi, Afrika Saharasının altındaki ülkelerin   toplam gayri safi yurtiçi hasılasından daha fazla servete sahiptir. Dünyanın en zengin adamı Elon Musk, 2019’dan bu yana servetini neredeyse yedi kat artırdı. Servetinin % 99’unu çarçur bile etse yine de gezegendeki en zengin  %0,0001’in ilk yüzdesinde olurdu. Oysa o ve ona benzerler, gösterişli tüketimleri ile dünyamızı kirletmeye devam ediyorlar. 

Enflasyon artışı

Yine de, bu korkunç rakamların ötesinde, raporda özellikle önemli olan, bu küresel talihsizlik döneminde bazı büyük çokuluslu şirketlerin yükselen servetleriyle ilgili ortaya çıkardıklarıdır.  Çok büyük şirketlerin meta arz kıtlığında vurgunculuğu ve finansal spekülasyonlarının arttırması tüm dünyada enflasyonu körüklemiş ve bu özellikle de zaten yoksul olanların çok daha yoksullaşmasına neden olmuştur.      

Ekonomi Politikası Enstitüsü’nün araştırması, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde Nisan-Haziran 2020 ile Ekim-Aralık 2021 arasındaki şirket karlarının yüzde 54’ünün enflasyondan doğduğunu gösteriyor. İşgücü maliyetleri yalnızca yüzde 8 ve diğer girdi maliyetleri yüzde 38 katkıda bulundu. (Buna karşın, önceki otuz yılda, enflasyonun %62’sini işgücü maliyetleri, % 7’yi girdi fiyatlarındaki artışlar ve %11 kârları artırmıştı.) Bu nedenle, son enflasyonun yarısından fazlası büyük şirketlerin açık ve denetimsiz vurgunculuğundan kaynaklanır.

Oxfam raporu, özellikle de gıda, yakıt ve ilaç şirket karlarının muazzam enflasyon artışına neden olduğunu gösteriyor.  Örneğin, küresel gıda sistemimize hakim olan tarım işletmelerini kontrol eden milyarder hanedanlıklar güçleniyor. Toplam servetleri son iki yılda 382 milyar dolar (% 45) arttı ve 62 yeni milyarder yaratıldı.

Küresel tarım ürünleri pazarının % 70’inden fazlasını kontrol eden dört tarım şirketinden biri olan Cargill’in çoğuna sahip olan aile, servetinin 2020’den bu yana % 65, üstelikte pandemi sırasında her gün yaklaşık 20 milyon dolar arttığını gördü. Walmart’ın sermayesinin yaklaşık yarısına sahip olan Walton ailesinin serveti her saat yarım milyar dolar artmaktadır. Geçen yıl şirket ücretleri, çiftçilere yaptığı ödemeleri ve diğer üreticilere yaptığı ödemeleri baskı altında tutmayı sürdürürken yalnızca temettüler ve hisse geri alımları için 16 milyar dolar harcadı.

Başka paydaşlar

Büyük Petrol şirketleri de pay kapıyor:  Petrol fiyatlarının bu yıl yaklaşık % 50 artması bekleniyor, ancak pandemi sırasında petrol şirketlerinin kar marjları ikiye katlandı. En büyük beş enerji şirketi olan BP, Shell, Total, Exxon ve Chevron, 2021’de  toplam 82 milyar dolarlık kâr elde ettiler. % 90’ı ABD’li olan ve ülkenin %10 zengini arasında giren ailelere 51 milyar dolar temettü ödediler.

Big Pharma’nın, özellikle dünyanın en yoksul insanlarına vermeyi reddettikleri Covid-19 aşılarından elde ettiği kirli kazançlar, pandeminin ikinci yılında daha da arttı. Piyasada tek ürünü olan  Moderna RNA tabanlı Covid-19 aşısını üretmek için devlet sübvansiyonlarından tam olarak yararlandı ve şimdi sırf bu üründen karını %70 arttırmış durumda.   

Moderna kârının bir kısmını vergi cennetlerinde saklamaya çalışırken, Güney Afrika’daki diğer üreticilerin de ilacı üretmesini engelleme davaları açmasına  şaşmamalı. En çok Covid-19 aşısı satan Pfizer ise diğer aşı şirketleri ile karşılaştırıldığında daha çok düşük gelirli ülkelere satış yaptı.  Ama her iki şirket de, kendilerine pazarda bu devasa gücü veren bilgi üzerindeki kontrollerini,  dolayısıyla de satışlarını azaltacak olan Mülkiyet Hakları Anlaşmasına(TRIPS  anlaşması) karşı mücadelede yürüttükleri lobi faliyelerine büyük harcamalar yaptılar.   

Devasa güç

Beş Büyük Teknoloji şirketi (Apple, Microsoft, Tesla, Amazon ve Alphabet) 2021’de 271 milyar dolar kar elde ettiler. Bu 2019’a göre yaklaşık %40’lık bir artış demektir. Ve tabii ki, böyle bir zenginlikle birlikte muazzam bir siyasi güç elde ediyorlar.   Sadece Amazon ve Google, 2022’nin ilk üç ayında ABD’li politikacıların açık lobi faaliyetlerine 7,5 milyon dolar harcadı ve muhtemelen dolaylı yollardan ödedikleri daha da fazladır. 

Dünyada giderek artan eşitsizliklerin bir nedeni de zenginler ve büyük şirketlerin kendi çıkarı doğrultusunda iktidarları para politikaları düzenlemelerine zorlayabilecek büyük maddi gücü ellerinde tutmalarıdır. Bu da eşitsizliklerin artmaya devam etmesinin en önemli nedenleri arasındadır.Aşırı kârları vergilendirmek,  fikri mülkiyet hakları sistemini revize ederek tekelleri azaltmak ve bilgiye erişimi demokratikleştirmek, vergi mükelleflerinin bu tür büyük şirketlere sağladığı açık ve örtülü sübvansiyonları ortadan kaldırmak, hisse geri alımlarını önlemek gibi  gelir dağılımı bozukluğunu giderici  anlaşılır çözümlerin hiç ele alınmama nedeni de muhtemelen budur. Bunun dışında olası  doğru başka stratejiler de hiç ele alınmıyor.

Bu tür bir kurumsal güç karşısında, bu distopyayı geride bırakma umudumuz varsa, çok daha uyumlu yurttaş eylemlerine ihtiyacımız var.

Bu, Social Europe ve IPS-Journal’ın ortak yayınıdır.


Jayati Ghosh

Jayati Ghosh, 34 yıldır Jawaharlal Nehru  ve Massacusetts Üniversitesitelerinde   ekonomi dersleri vermektedir. International Development Economics Associates’in yönetici sekreteri ve Uluslararası Kurumsal Vergilendirme Reformu için Bağımsız Komisyon üyesidir.