Restorasyonun titrek masası

Sonuçta ortaya çıkan masa ve restorasyon projesi bir hegemonya yaratabilecek, çekim merkezi oluşturabilecek bir silkiniş olmaktan ziyade mahallenin kabadayısından dayak yemekten korkan çelimsizlerin birbirine sığındığı…

Uzun süredir fotoğraf vermesi beklenen restorasyon masası sonunda kuruldu. Ancak ortaya çıkan fotoğrafın yarattığı izlenim, kriz çözme potansiyelinden ziyade krizi büyütme becerisi daha yüksek bir bileşimin ortaya çıktığı yönünde.

Sandığa hala öncelikli ve belirleyici bir rol vermeyi tercih ediyor görünen – bu sandıktan çıkmasını imkânsız gördüğü anda onu devirmeyi düşünmeyecek bir siyasi özne olduğu anlamına gelmiyor – Saray bloğunun karşısında, onunla sandıkta rekabeti önceleyen ve cüsse olarak da onunla baş edebileceği noktasında intiba yaratan bir muhalefet bloğunun varlığı; faşizmin kurumsallaşmasını tek yüksek olasılıklı seçenek olmaktan çıkarması itibariyle önemlidir. Bu bloklar arasında ortaya çıkan suni dengenin varlığı, süreçten gerçek bir demokratikleşme ile çıkmayı hedefleyen güçler açısından da dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur. Böylesi bir kararsız dengenin ortaya çıkabilmesinin koşulu 2018 sonrasında sağ cenahta yaşanan kopuş ve kırılmalarla ortaya çıkmıştır. Türkiye sağının tümü Saray bloğunun faşizm kurgusu ekseninde dizilseydi, iktidardan sandıkla kurtulma projesine inandırıcılık kazandıracak bir zemin oluşamazdı.

Ancak bu kopmanın temel gerekçesi belli bir geçmişle köklü bir hesaplaşma değil sadece iktidardan dışlanmış olmadır. Bu anlamıyla restorasyon masasının bileşenlerinin neredeyse tümü bir kaybedenler kulübü görüntüsü vermektedir. Kopuştukları cenahlar karşısında rüştlerini ispatlamayı da başarmış değillerdir bu hesaplaşma görüntüsünü ise ortaya çıkan yan yana durma ile ikame etmeye çalışmaktadırlar.

Sağdan kopan unsurların kendilerini hala dev aynasında görmeleri ve masanın ikinci en önemlisi olma yönünde yürüttükleri didişmeler ise restorasyon masasının titrek bir mum alevine benzeyen enerjisini daha da düşürmektedir. Sonuçta ortaya çıkan masa ve restorasyon projesi bir hegemonya yaratabilecek, çekim merkezi oluşturabilecek bir silkiniş olmaktan ziyade mahallenin kabadayısından dayak yemekten korkan çelimsizlerin birbirine sığındığı ancak bunu yaparken de hışımları üzerlerine çekebilecek alengirli meselelerden de uzak durmaya özen göstererek güvende kalmaya çalışan bir zayıf odak görüntüsü vermektedir. Bu tablo mahalle ahalisini çeteden kurtulmak için kolları sıvamaya ister istemez itecektir.

Bu inmelenmiş güçlerin birbirini dengeleyebildiği ancak yaşanan organik krizin çözümü için asla umut vermediği konjonktür; sol şeride, enerjisi yüksek aktörler açısından büyük bir akıcılık kazandırmaktadır. Bu güçler birbirini dengeleyemese ortaya çıkacak umutsuzluk bugün ortada yoktur ancak bu iki sermaye bloğunun ne yaşanan devlet krizini çözebilecek bir kapasitesi ne de toplumsal buhranı ve halkın kökleşmiş sorunlarına çözüm sunabilecek mecali olmadığının aleniliği de gerçek bir umudun var olmadığının altını çizmektedir. İki bloğun da kapasitesizlikleri yıpranmışlıklarından, tükenmişliklerinden, bir türlü zorlamaya cesaret edemedikleri sermayenin ve devletin kendilerine çizdiği sınırları aşılamaz görmelerinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla bu sınırlılıklara pabuç bırakmayacak ve yıkılmış bir ülkeyi yeniden aşkla kurmayı önüne hedef olarak koyacak güçlerin ilgi uyandırmamasının olanaksız olacağı bir döneme girmiş durumdayız. Devrimci bir demokrasi arayışında olan güçlerin, bize yaşattıkları bütün acıların hesabını sorma yükümlülüğümüz bir yana bırakılırsa ülkeyi böylesi üretken ve her türlü sıçramaya gebe bir pata durumuyla karşı karşıya bıraktıkları için düzen partilerine, devlet elitlerine ve tüm sermaye fraksiyonlarına ironik bir teşekkür borçlu oldukları bile düşünülebilir.

HDP’nin bu iki blok karşısında kurduğu ve daha çok genişleme potansiyeli olan 3. masanın bu açık sol şeridi kullanma yeteneğini göstermesi son derece belirleyici olacaktır. TİP şimdilik bu pata durumunun yarattığı olanakların rüzgarından beslenme potansiyelini ortaya koyabildi, bundan sonrasında ne kadar ilerleyebileceği kendi sınırlarını aşabilme yeteneğine bağlı olarak ortaya çıkacaktır. Zamlara karşı ortaya çıkan sokak ittifakı ise doğrudan çelişkinin ana damarından beslenmek gibi kendisine öncelik kazandıran bir avantaja sahiptir. Zamlara karşı öfkenin, Kılıçdaroğlu’nun şovu sonrasında düşen ritmi kalıcı bir durumu ifade etmiyor. Sınıfın kabaran dalgasıysa kazanımlarla çok daha büyük bir ivme kazanabilecek bir eşikte.

Günlük iniş çıkışlara değil de yaşanan buhranın derinliğine ve devrimci çözüm dışındaki seçeneklerin zayıflığına ve “irrasyonalitesine”  yoğunlaşacak bir ısrarcı kuruculuğun kazandıracağını bu titrek restorasyon masasından daha ikna edici bir biçimde ne gösterebilir?