Kıvılcımlı bu yıl ortak anılıyor: “Türkiye sosyalist hareketinde çeşitli mahalleleri tutan devrimci örgütlerin Kıvılcımlı’nın mirasına birlikte sahip çıkmalarının heyecan verici bir ürünü”
Ölümünün 50. yıl dönümü arifesinde “Doktorcu”lar mezar başı anmasıyla birlikte Kıvılcımlı ve Devrimin Güncelliği başlıklı bir panelde bir araya geliyor. Kıvılcımlı Enstitüsü Derneği, SODAP, SYKP, TÖP ve Devrimci Parti’nin imzasıyla yapılan panel 9 Ekim’de Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde olacak, mezar başı anması ise 11 Ekim’de Topkapı’da.
Hikmet Kıvılcımlı veya onu takip edenler tarafından kısaca denildiği gibi “Doktor”, ölümünün 50. yılında anılıyor.
11 Ekim 1971’deki ölümünün 50. yıl dönümü aynı zamanda onun Komünist Gençler Birliği üzerinden örgütlü harekete katılışının 100. yılı.
Türkiye’de Marksizm’in öncülerinden, yalnızca sol siyaset tarafından değil genel siyaset çizgisinden de ilgi görmüş ama yine de adı her geçtiğinde teorisinin yeterince kavranamadığı, değerinin yeterince bilinmediği sitemleriyle anılan Kıvılcımlı, ardında bıraktığı dev külliyatla etkisini sürdürmeye devam ediyor.
40 yıl boyunca sürdürdüğü tarih çalışmaları ve Marksizm’e katkı iddiasıyla özgün bir teorisyen olmasının yanı sıra 69 yıllık ömrünün 22 yılını hapishanede geçiren “tescilli bir komünist”.
Temmuz ayından itibaren Kıvılcımlı Enstitüsü ve Karşı Mahalle ortaklığında yapılan etkinlikler dizisinde Doktor’un “eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürütenler için birçok yönüyle ilham verici olan eserleri, mücadelesi ve yaşamı mercek altına” alınıyordu.
Ölümünün 50. yıl dönümü arifesinde ise “Doktorcu”lar mezar başı anmasıyla birlikte Kıvılcımlı ve Devrimin Güncelliği başlıklı bir panelde de bir araya geliyor. Kıvılcımlı Enstitüsü Derneği, Sosyalist Dayanışma Platformu(SODAP), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisİ(SYKP), Toplumsal Özgürlük Partisi(TÖP) ve Devrimci Parti’nin imzasıyla yapılan panel 9 Ekim 2021’de Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde olacak, mezar başı anması ise 11 Ekim’de Topkapı’da.
Panel öncesinde Doktor’un güncelliği ve anma etkinliklerinin ortak yapılması konusunda ne düşündüklerini öğrenmek üzere bu kurumların temsilcilerine bağlanıyoruz:
Kıvılcımlı Enstitüsü Yürütme Kurulu Üyesi Mert Büyükkarabacak: “Kıvılcımlı’nın ölümünün 50. yılında belki de her zamankinden daha güncel olduğunu düşünüyorum. “Yabancı sermayeden medet ummak… Bu suretle Türk burjuvazisi elde keşkül kapı kapı dolaşmaya mecbur kalınca, zaten ‘habl-i sürrevi’ (göbek-bağı) ile organik bir biçimde bağlı olduğu emperyalizme karşı ne kadar güven besleyemez olursa olsun, yabancı kapitalden başka cankurtaran simidi bulamayacağını hissediyordu. İşte bugünkü Türkiye’nin siyasi ekonomisi gelir, bu bakış açısına dayanır.” YOL’un Strateji Konusu başlıklı kitapçığının özellikle Türkiye’de Devrim isimli bölümünden yapılan bu alıntı bugün de Türkiye ekonomisinin sinir uçlarının düğümlendiği yere işaret ediyor. İhtiyat Kuvvet Milliyeyi Şark’ı okuyunca örneğin anlatının canlılığı ve detayların derinliği hala heyecan verici. Kıvılcımlı teorice devrimi her şeyden üşütün tutmamayı oportünizmin bir numaralı belirtisi olarak tespit etmiş. Dolayısıyla sınıf mücadelesine doğrudan ya da dolaylı etkisi olan her konuya eğiliyor ve onları emekçi sınıfların çıkarlarına bağlamaya çalışıyor. Bu yaklaşım muazzam güncel değil mi? Kıvılcımlı’nın eriştiği taktik düşünce geliştirme kapasitesi üzerine çok düşünmemiz lazım. Yine Kıvılcımlı’nın Parti ve Fraksiyon kitapçığında bahsettiği gibi “nesnel neden ve koşullar kapımızı kırıyor” bugün de… İçinden geçilen çoklu krizler ulusal ve küresel ölçekte emekçi sınıfları, kadınları, gençleri, eşit vatandaşlık mücadelesi yürüten tüm ezilen kimlikleri sosyal kurtuluşçu bir tarihsel blok oluşturmaya çalışıyor, bu tarihsel blok ancak Kıvılcımlı hacminde ve kıvraklığında düşünebilen ve eyleyebilen bir kolektif aktör öncülüğünde ortaya çıkabilir. Bu açıdan Kıvılcımlı’nın güncelliği ile devrimin güncelliği iç içe ele alınması gereken iki fırsat penceresi sunuyor bugün bizlere.
Bu sene Kıvılcımlı’nın 50. ölüm yıl dönümünde ortaya çıkan birlikte anma iradesi her açıdan çok anlamlı ve moral verici. Bu anlamda da zamanı gelmiş bir fikrin kuvveden fiile geçmesi bize elini uzatmış, bir olanak sağlamış diye düşünebiliriz. “Anarşi yok büyük derleniş” bugünün gerçekliği açısından fazla iddialı bir önerme olabilir ama benzer düşünen, benzer eyleyenlerin bir arada eyleme sahalarını genişletmeleri, devrim ve sosyalizmin değerlerine birlikte sahip çıkması ihtiyaç duyduğumuz güçlü dirilişin moral atmosferini yaratmaya hizmet ediyor. Bu tarz iş birliklerinin geliştiği, güçlendiği ve bir ruh birliğine doğru ilerlediğini hayal etmek bile yüzleri güldürmeye yetiyor.
Sosyalist Dayanışma Platformu Sözcüsü Sevtap Akdağ: “Kıvılcımlı ürettikleriyle, eyledikleriyle, yordamıyla, ısrarıyla, yaratıcılığıyla, adanmışlığıyla dün olduğu gibi bugün de mücadelemize ilham veriyor, ışık tutuyor. Devrimci bir hayat nasıl yaşanır sorusu için de, devrim mücadelesi nasıl yürütülür sorusu için de dönüp dönüp bakmak gereken düşünsel ve pratik bir hazine Kıvılcımlı. 22 yılı aşan tutsaklığında hapishaneleri ‘Kızıl Profesör’ olmak için birer üniversiteye çevirdi, ömrünün son saniyelerine kadar bir istikrar abidesi olarak komünizm saflarında direndi. En zor koşullarda iğne ucu kadar aralıktan bile işçi sınıfının partisini örgütleme ısrarından taviz vermedi. Genç yaşlarda abc’sinden başladığı Marksizm-Leninizm’i cebri âlâsına kadar öğrenme çabası bir ezber etme değildi, onu Türkiye’nin sosyal gerçekliği ile buluşturma, yeniden yoğurma ısrarından da bir gün olsun vazgeçmedi. Gözünü yıldızlara dikmişken, ayaklarını yaşadığı coğrafyanın orijinalitesine sıkıca bastı. Osmanlı tarihinin maddesini, İslam tarihinin maddesini bilimsel titizlikle, tarihsel materyalist yöntemle inceledi. Tarih teziyle barbarlıktan medeniyete geçiş konaklarını bizlere kazandırdı. Egemen sınıfların niteliğini, halk sınıflarının ihtiyacını, Ulusal Sorunun niteliğini ustaca ve erken tarihlerde tespit etti. Burada saymakla bitiremeyeceğimiz büyük külliyatı, yeniden ve yeniden dönüp bakabileceğimiz, her dönem beslenebileceğimiz bir kaynak hepimiz için. Onun dönemin özgün yanlarını yakalama, ezbere tamah etmeme, güç dengelerini, saflaşmaları okuma ve bu kavrayışı somut mücadeleye uygulama yöntemi, bugün 21. yüzyıl sosyalizminin mücadele dinamiklerinin şekilleneceği geçiş döneminde dönüştürücü ipuçlarını yakalamak için en fazla edinmemiz gereken özellikleri arasında yer alıyor.
Direniş ve partide ısrar, düşünce ve taktikte yaratıcılık olarak tanımlayabileceğimiz özellikleri sadece geçmişimizi anlamak için değil günümüzü ve geleceğimizi şekillendirmede de elimizde önemli bir anahtar. Farklı köklerden şekillenen Türkiye devrimci hareketinin bugünün görevlerine talip olurken, geleceği şekillendirme mücadelesini yükseltirken Doktor Hikmet Kıvılcımlı’yı bütün bu özellikleriyle edinmesi gerektiğine inanıyoruz. 50. ölüm yıldönümü anmasını bu kapının aralanmasına vesile yapmak istedik. Kıvılcımlı geleneğinin dallarından olan yapılar olarak önce bizler yan yana geldik ve böyle ortak bir çağrıyı yükselttik. Bu yolu büyütme genişletme iradesiyle birlikte…
Toplumsal Özgürlük Partisi Merkez Kurulu Üyesi Hasan Durkal: “İçinde yaşadığımız siyasal atmosfer, bir Kıvılcımlı arkeolojisini zorunlu kılıyor. Egemen sınıf bloğu içerisinde ciddi bir devlet krizi var. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası açığa çıkan devlet krizini anlamak istiyorsak Kıvılcımlı’yı iyi bilmemiz gerekir. Sermaye sınıfı ile devlet klikleri arasındaki sürtüşmeyi ve aynı anda bağımlılık ilişkisini bilmek için de Kıvılcımlı’nın büyük katkılar yaptığı Türkiye kapitalizminin karakteri olgusuna başvurmak zorundayız. Keza Kürt halkının mücadelesinin dayandığı tarihsel dinamikler de orada yatıyor. Kısacası bugünkü majör birçok çelişkinin analizi için Kıvılcımlı’ya başvurmak zorundayız. Bu da ölümünün 50. yılında Kıvılcımlı’yı, geçmişte yaşamış bir “aziz” mertebesine hapsetmekten çıkarıp onu bugünün çelişkilerinin kaçınılmaz başvuru kaynağı olan bir devrimci kişiliğe kavuşturur.
Ortak anma, Türkiye sosyalist hareketinde çeşitli “mahalleleri” tutan devrimci örgütlerin bahsettiğim bu mirasa birlikte sahip çıkmalarının heyecan verici bir ürünü. Bugün sadece anmaya değil, kapsamlı bir Kıvılcımlı arkeolojisine ihtiyacımız var. Salt akademik bir kaygıyla değil -ki bunun da ayrı bir değeri vardır- Türkiye devriminin yolunu döşeme iradesi olarak görülmeli bu ortak anma. Kendisini ölümünün 50. yılında anıp evlerimize dağılmayacağız. Ortak anmanın bizce mesajı “Bıraktığı teorik mirası işçi sınıfının ve tüm ezilenlerin kurtuluşu için rehber olarak kullanacağız” mesajıdır. Bu son derece kıymetli bir yan yana geliştir.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi MYK Üyesi Şeref Özcan: “Kıvılcımlı hala güncelliğini koruyor ve mücadelemize ilham ve perspektif vermeye devam ediyor. Bunun ideolojik, politik, değersel çok boyutlu nedeni var. Kıvılcımlı Türkiye egemen sınıflarının, devletinin, finans kapitalinin henüz doğuşunu bir komünist olarak görmüş; onun temel özelliklerini oluşum evresinde analiz etmiştir. “Düşman burjuvazinin” bugünkü kompleksleşmiş “asalak ve alaturka faşist” niteliğini çok erken dönemlerde ve sadelikle deşifre etmiş olması Kıvılcımlı’yı çağdaşlarından ve kendisinden sonra gelenlerden ayırt eder. Bu en erken analizler aynı zamanda onun tam olarak anlaşılamamış olmasının da nedenidir. Bu analizlerini doğu toplumlarının orijinalitesi ve oradan tarihsel devrimler boyutuna derinleştirmesi ise özgün bakışını oluşturur. Kıvılcımlı coğrafyamızdaki devletin ve devrimin orijinalliğine de ışık tutar. Doğu toplumlarında devletin rolü ve hükmetme ilişkisi bu perspektifle daha doğru anlaşılabilir. Ya da coğrafyamızın en temel sorunu olan “Kürt sorunu” ve en temel devrimci dinamiklerinden Kürt Özgürlük hareketiyle doğru ilişki konusunda İhtiyat Kuvvet Milliyet Şark kitabı dönemini çok aşan ve çok yönlü bilimsel çalışmalara kaynak oluşturacak perspektifler içerir. Kıvılcımlının güncelliğini korumasına bir örnek olarak da; günümüzün özgürlük mücadelesinin temel öğesi haline gelen kadınları bir “sosyal sınıf” seviyesinde ele alan “kadın sosyal sınıfımız” yaklaşımı gösterilebilir.
16 yaşında bir Kuvayı millîye gerillasıyken de, 71 yaşında kanser acıları çekerken de mücadeleye aynı şiddetle bağlılık duyması, modern sınıf değerleriyle komün değerlerini birbirine sağlamca bağlayan ideolojik anlayışından gelmekteydi. Bu aynı zamanda onun teoride, politikada, pratik örgütsel faaliyette asla “devletleşmeyen”, mücadeleyi her dönemde aynı “öğrenci alçak gönüllülüğü” ile karşılamasının da temel nedenidir. Böylelikle geçirdiği 22 yılda Anadolu’nun ücra hapishanelerini kızıl üniversitelere çevirebilmesinin, “kara toprağın kuru öküzü gibi” pratiğin tam ortasında çalışmasının ve elbette düşüncelerini günümüze ve geleceğe sıçratabilmesinin sırrıdır.
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk: Doktor Hikmet Kıvılcımlı, Marksizm’i hayata uygularken statükoya entegre olmamış, ideolojiyi bir dogma olarak almamış, bu coğrafyanın devriminin politikasını ortaya çıkarmaya çalışmıştır. Mücadele hayatı boyunca çok kez devlet saldırısıyla karşılaşmış, işkenceye karşı direnmiş, tutsak edilmiş ve ebedi bağlılığının mücadeleye olduğunu, komünistlerin tavırlarının ne olması gerektiğini pratiğiyle göstermiştir. Kıvılcımlı, mücadele pratiği ve devrimin ihtiyacına yöneliş ile vefat ettikten 50 yıl sonra dahi yol açmaya devam ediyor.
50. ölüm yıldönümünde gerçekleştirilen programları anma olarak değil devrimci inşanın güncelliği ve devrimin mümkünlüğü çerçevesinde görüyoruz.