Alevi Kadınlar: “Üzgünüz, kırgınız, şaşkınız ve çok öfkeliyiz!”

Hacı Bektaş Veli Dergahı Vakfı misafirhanesinde dede Celal Abbas Ulusoy tarafından hakaret ve şiddete uğrayan Abdal kadın Songül Susmaz’a Alevi Kadınlar yaptıkları yazılı açıklama ile destek verdi.

YouTube player

Alevi Kadınlar açıklamasında “Erkek egemen sistemde kadınların maruz kaldığı erkek şiddeti her geçen gün tırmanırken bu durumun kutsal olarak gördüğümüz Serçeşme’de, Hacı Bektaş’ın huzurunda yaşanmış olması bizleri oldukça üzmüştür” dedi.

İnançlarında kin, kibir, şiddete yer olmadığını ifade eden Alevi Kadınlar, herkesin Hak katında eşit olduğunu eşiktekinin de döşekteki de olduğunu belirttiler.

Songül Susmaz’a şiddet ve hakarette bulunan Celal Abbas Ulusoy’un yaptıklarının kibir ve egodan kaynaklandığını ve bunun yol düsturuna aykırı olduğunun altını çizdiler.

Alevi Kadınlar “Kendini efendi sayanlar maalesef ki rızasız bir yola girmiştir. Rızasız yola girenler her türlü çiğ sözü söyleyen, edep-erkana uymayanlardır. Kendini efendi sayanlar maalesef ki rızasız bir yola girmiştir. Rızasız yola girenler her türlü çiğ sözü söyleyen, edep-erkana uymayanlardır.” dedi.

Ulusoy’un Abdal kadınlara yaptıklarının Hacı Bektaş Veli felsefesiyle uyuşmadığını belirten Alevi Kadınlar, “Ana kemaletine dayanan bir inançta kadını yok sayan bu anlayışı kabul etmiyoruz. Avrupa Alevi Kadınlar Birliği ve Türkiye de yaşayan Alevi kadınlar olarak Abdal kadınlara yapılan bu zulmü kınıyoruz.” diye söyledi.

Alevi Kadınların açıklamasının tam metni şöyle:

Üzgünüz, Kırgınız, Şaşkınız ve Çok Öfkeliyiz.

‘Onları da bir kadın doğurdu’ diyordu Serçeşme de erkek şiddetine maruz kalan bir kadın.  Oysa ‘Kutsal’ olanla ‘şiddet’ kavramı yan yana getirilemezdi biz kadınlar için. Hele de felsefen ‘incinsen de incitme’ ve ‘’yetmiş iki millete aynı nazarda bak’ deyip, kadın-erkek eşitliğini temel düstur olarak görüyorsa.

İstanbul’da yaşayan Alevi-Bektaşi Abdal Kadınlar, bütün imkanlarını zorlayarak, hatta yoktan var ederek geçtiğimiz hafta Nevşehir’e, Hacı Bektaş’a niyaz olmaya gittiler edep-erkanı anlattıkları çocuklarıyla birlikte. ‘Ama onların yanında beni rezil ettiler kurban olduğumun topraklarında. Ben çocuklarıma inancımı böyle anlatmamıştım, şimdi onlara bunu nasıl açıklayacağım’ diyordu yaşananlardan sonra Songül Susmaz.

Ev sahipliği yapan ve kendine ‘efendimiz’ demeyi emreden şahıs, iki kadının tartışmasını fırsat bilerek kadınlardan birini darp edip, ağıza alınmayacak küfürler ediyor. Kendisini de bir ananın doğurduğunu unutarak ‘sahibi nerede bu kadının, sahibini çağırın’ diyor.  Bununla da kalmayıp polis çağırtarak şikayette bulunuyor. Bu da yetmiyor, misafirhaneden kadın ve çocukları kovup gecenin ayazına bırakıyor. Kadınların itirazı üzerine ‘Cem yapılacak ‘ diyerek bir de odaya kilitliyor. Cem yürütülmediği gibi saatlerce açılmayan kapının ardında mağdur bırakılıyor kadın ve çocuklar. Pişirilen lokmalar ise pay edilemiyor.

Erkek egemen sistemde kadınların maruz kaldığı erkek şiddeti her geçen gün tırmanırken bu durumun kutsal olarak gördüğümüz Serçeşme de, Hacı Bektaş’ın huzurunda yaşanmış olması bizleri oldukça üzmüştür.

Bu saldırı ve şiddet karşısında Dilber’in dediği gibi ‘Bu, bizim ayıbımız değil, onların ayıbı. Beni dışlıyorlarsa Alevi olarak ben onları suçlarım. O da kendini suçlasın, bu benim suçum değil. O utansın, ben utanmam’

Bizim inancımızda kin, kibir, şiddete yer yoktur. Herkes Hak katında eşittir ve eşikte ki de döşekteki de birdir.

Kendini ‘yol evladı’ değil  yolun efendisi olarak gören, kadını birey olarak değil de ‘Nerede bunu sahibi’ diyecek kadar yolumuzdan uzaklaşan, ‘eline, beline ve diline sahip ol’ düsturunu çiğneyip kötü sözü dil olarak bilen, kadına el kaldıran kim olursa olsun önce inancımızdaki kadının yerine bakmalı, sonra kendini Hünkar’ın huzunda dara çekmelidir.

Tüm bunları yapanlar bilmezler mi ki kibir ve ego yol düsturuna aykırıdır. Kendini efendi sayanlar maalesef ki rızasız bir yola girmiştir. Rızasız yola girenler her türlü çiğ sözü söyleyen, edep-erkana uymayanlardır. Pirimiz Hacı Bektaş’ın, Kadıncık Ana’ya ‘eşitim’ demesi boşuna değildir. Ana kemaletine dayanan bir inançta kadını yok sayan bu anlayışı kabul etmiyoruz. Avrupa Alevi Kadınlar Birliği ve Türkiye de yaşayan Alevi kadınlar olarak Abdal kadınlara yapılan bu zulmü kınıyoruz.

Bu yol ateşten gömlek, demirden leblebidir. Ateşten gömleği giyenler, demirden leblebiyi yiyenler beri gelsin.